Peygamberimiz neden yirmi beş yaşında evlendi, çirkin olduğu için mi?

Tarih: 02.07.2019 - 20:01 | Güncelleme:

Soru Detayı

- ​Ateistlerin bazı iddialarına göre o dönemde insanlar ergenlik çağına girdiğinde hemen evlendirilirdi, ama peygamberimizin 25 yaşına kadar evlenmediğini, dolayısıyla çirkin olduğunu, fakir ve yalnız zavallı biri olduğunu iddia edenler var.
- Sahi o dönemde 15-16 yaşında evlenen insanlara göre Peygamberimiz niye bu kadar geç evlendi ya da evlenemedi?
- Bahsedildiği gibi yakışıklıysa niye evlenememiştir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu konuyu birkaç noktada açıklamakta fayda vardır:

a) İslam inancına göre, evlilik dahil kâinatta var olan her şey, her olay, daha önce Allah tarafından takdir edilmiştir. Kimin ne zaman, nerede, kaç yaşında, kiminle evleneceği de Allah’ın takdir ve tayiniyle tahakkuk edecektir. İnsan özgür iradesiyle sebeplere elbette müracaat eder. Fakat son söz yine de Allah’a aittir. Bu sebeple, Hz. Muhammed (asm) dahil hiç kimse kendi evlenmesinin yaşını tayin edemez.

Demek ki, ilahi hikmet, ileride peygamber olacak kulu için böyle uygun görmüştür.

b) Bütün tarih kaynakları, siyer ve hadis kaynakları, Hz. Muhammed (asm)’in çocukluğundan beri hem fiziki hem de ahlaki yönden eşsiz bir kimliğe sahip olduğunda müttefiktir. Onun ahlakına ve güzelliğine meftun olmayan yok gibiydi.

Hz. Hatice validemiz, Mekke’de en soylu, en güzel ve en zengin kadınlardan biri olduğu halde, maddi yönden fakir olan Hz. Muhammed (asm)’i diğer birçok talipleri arasından tercih etmiştir. Hatta başka zengin kimseler ona talip olmuşken, kendisi Peygamberimiz (asm)’e talip olmuştur. Bu da gösteriyor ki, Hz. Peygamber (asm) bir evlilik arayışı içinde değildi. Çünkü kendisi, içinde bulunduğu müşrik bir toplumu bu bataklıktan nasıl kurtaracağını düşünüyordu.

En son ve en büyük bir peygamber adayı olarak, Allah onu başka işlerle fazla meşgul etmemiştir.

Sahih hadislerde yer aldığı üzere, daha çok küçük yaşta iken bir gece bir düğün alayına veya halayına katılmak üzere gitmiş, ancak yarı yolda uyku basmış, gözünü açtığında herkes dağılmıştır. Bu olay da onun küçüklüğünden beri, Allah’ın özel himayesinde ve nezaretinde bir hayat sürdüğünün göstergesidir. 

Biraz insaf ve basiretle bakan herkes anlar ki, Allah insanlara gönderdiği peygamberleri toplum içinde utanacak ve tuhaf karşılanacak bir surette yaratmaz. Bu onun hikmetine aykırıdır. Özellikle, en son ve habibullah/Allah’ın en sevgili kulu unvanını almış Hz. Muhammed (asm) gibi bir zatın güzelliğini tartışmak en çirkin ruhlu kimselerin işi olabilir.

c) Hz. Muhammed (asm)’in fiziki yapısını 15 asır sonra hayali tasavvurlarla tasvir etmek cahilane bir hezeyandır. Onun yakışıklı olup olmadığı konusu, akılla değil, onu görenlerin veya yakından tanıyan alimlerin ifadesinden ancak anlaşılabilir.

O halde bu konuda onlara müracaat etmek şarttır.

İşte Hz. Ali’nin şahitliği:

“O, insanların en cömerdi, insanların en geniş kalplisi, insanların en doğru sözlüsü, onların en ahde vefalısı, onların en yumuşak huylusu, insanların en soylusu idi. Onu ilk gören heybetinden korkardı. Onu yakından tanıyan ise ona aşık olurdu. Onu vasfeden kimse: ‘Ne ondan önce, ne de ondan sonra, kendisinin bir benzerini gördüm.’ derdi.” (Tirmizi, Menakıb, 8; Gazali, İhya, II/379)

İşte saygıdeğer eşi Hz. Aişe’nin tespitleri (Arapça bir şiirin tercümesi):

"Gözlerim asla görmedi senden daha güzelini,
 Hiçbir kadın doğurmadı senden daha mükemmelini.
Sen her türlü kusurdan uzak olarak var edilmişsin,
Sanki sen, nasıl istediysen öyle yaratılmışsın."

İmam Busayri’nin şahitliği (Arapça şiirinin tercümesi):

"Hz. Muhammed (asm) güzellik konusunda ortak kabul etmez.
Zira ondaki güzellik cevheri asla bölünmez."

d) Onun en büyük düşmanları olanlardan hiçbirinin Hz. Muhammed (asm)’in güzelliğini tartışma konusu yapmaması, onun eşsiz güzelliğinin ayrı bir kanıtıdır. Zira, eğer öyle bir durum olsaydı, muarızları bu konuyu sözlü ve yazılı olarak velveleye vereceklerdi.

İslam ve Hz. Peygamber (asm) aleyhinde ufak da olsa bir kusur bulma arayışında olan muarızları her zaman çoklukla bulundukları halde, zamanımıza kadar intikal etmiş herhangi bir beşeri kusurunun da şayi olmaması onun kusursuz olduğunun delilidir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun