Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı?

Değerli kardeşimiz,

Kur'anı'ı Anlamak

اَفَلاَ يَتَدَبَّرُونَ الْقُرْاٰنَ اَمْ عَلٰى قُلُوبٍ اَقْفَالُهَا

“Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa bazı kalpler üzerinde kilitler mi var?” (Muhammed, 47/24)

Görmek için bakmak gerekir, anlamak için de yönelmek… Kur’anı anlamaya yönelmeyen birinin onu anlayabilmesi düşünülemez. Ayna ne kadar parlaksa, mukabilindeki eşyayı o kadar net gösterir. Kalp aynasının parlaklığı da Kur’ana muhatap olmada o derece etkilidir. Bu bağlamda şu ayeti hatırlayabiliriz:

وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ وَيُعَلِّمُكُمُ اللّٰهُۜ  “Allah’tan korkun. Allah, size öğretiyor.” (Bakara, 2/282)

Ayette geçen takva, “vikaye” yani korunma kökünden gelir. Takvada esas, ilahi yasaklar olan günahlardan kaçınmaktır, maneviyatımıza zarar veren her türlü halden uzak kalmaktır. Öyle anlaşılıyor ki, ilâhi ilham nurlarına mazhar olmanın yolu “tam bir arınmışlıktan” geçmektedir.

İlgili bir Kur'an ayeti şöyle der:

لاَ يَمَسُّهُٓ اِلاَّ الْمُطَهَّرُونَۜ “Ona (Kur'ana), ancak tertemiz olanlar dokunabilir.” (Vakıa, 56/79)

Ayet, her ne kadar Kur'ana abdestsiz dokunulup dokunulmaması konusunda daha çok gündeme gelse de asıl itibarıyla onun vahiy olduğunu anlatmakta, -haşa- şeytanların ona bir müdahalesi olmadığını beyan etmektedir. Onun mushafına dokunmak için abdestli olmak elbette önemli bir fazilettir. Ama manasına dokunabilmek için de tertemiz olmak gerekir.

Nasıl ki insanın gözü arızalı olduğunda renklere muhatap olamaz, benzeri bir şekilde kalp gözü çalışmıyorsa Kur'anın nurlarına muhatap olamaz.

Kalp gözünün açılmasının yolu;

- Halis bir niyet taşımaktan,
- Kalben dünyayı terk edip, tam bir teveccühle Kur'ana yönelmekten,
- Fikren ve hayalen onun manalarıyla hemhal olmaktan geçer.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet