Nur, Allah'ın hicabı ve tesettürü mü?

Tarih: 06.12.2022 - 08:44 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Duydum ki, Hz. Muhammed (s.a.v.), Allah'ın hicabı nurdur, o örtüyü kaldırırsa bütün mahlûkat yanacak ve yok olacaktır, demiştir.
- Bu konuda doğru bilgiye sahip miyim?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İlgili hadis şöyledir:

“Allah’ın hicabı nurdur. Eğer onu açsaydı, yüzünün (Zat-ı akdesinin cemal ve celal) tecellileri, ihata ettiği bütün mahluklarını yakardı.” (Müslim, İman, 293)

Allah’ın hicapları maddi bir perde değil, mahiyetini bilmediğimiz azamet ve kibriyayı manen örten hicaplardır.

Kâinat kitabındaki hangi esere baksak, Allah’ın o eserde tecelli eden ilim ve hikmetini, kudret ve kemalini hayretle seyrederiz.

Her gün seyrettiğimiz çiçeklerle bile aramızda nice perdeler var. Biz sadece ilk perdeye bakıyor, onların şekline, rengine hayran oluyoruz. Hâlbuki bir botanik âlimi için o çiçeğin her bir hususiyeti ayrı bir perdedir.

Bütün bunlar bizi şu hakikatin kapısına götürür:

“Cenab-ı Hak yetmiş bin perde arkasındadır.”

Yine Risale-i Nur Külliyatı'ndan “Miraç Risalesi”nde, yetmiş bin perdenin, “berzah-ı esma ve tecelli-i sıfat ve ef’al ve tabakat-ı mevcudat” olduğu ifade edilir. Bir başka bahiste ise, Cenâb-ı Hakk’ın “huzur-u kibriyasına perdesiz girmek istenilse, zulmanî ve nuranî, yani maddî ve ekvanî ve esmaî ve sıfatî yetmiş binler hicabdan geçmek.” (bk. Sözler, On Altıncı Söz) gerektiğine dikkat çekilir.

“Maddî ve ekvanî” denilen zulmanî perdeler şu gördüğümüz madde âlemidir; bunlar bir önceki vecizede “tabakat-ı mevcudat” şeklinde ifade edilmişlerdir.

Nuranî perdeler için “esmaî ve sıfatî” denilmiştir. Bu perdeler, ilahi isimlerin ve sıfatların farklı mertebelerdeki tecellileridir ve yine bir önceki vecizede “berzah-ı esma ve tecelli-i sıfat ve ef’al” olarak kaydedilmiştir.

Demek ki, Allah’ın zat-ı akdesine yetmiş binden fazla hicap vardır. Bu hicaplardan bir kısmı maddi, ekvanî / ontolojik perdelerdir. Kâinattaki bütün varlıklar bir yandan Allah’ın isim ve sıfatlarının tecellisi penceresinden onun varlığı ve birliğine şahitlik yaparken, bir yandan da Zat- ı Akdesinin gizlenmesine birer zulmani perde oluyorlar. Keza, Allah’ın isim ve sıfatları, harika tecellileri ile Allah’ın varlığı ve birliğine delalet ettikleri halde, Zat-ı Akdesin gizli kalmasına birer nurani perde olmuştur.

Bu kâinat kitabı gibi Kuran-ı Kerim de perde perde manalarla sarılı, iç içe nice sırlar ve hikmetlerle dolu. Bir perde seyr edilmeden ikincisine geçilemiyor. O ilahi fermanın kaynağı olan kelam sıfatına gerçek manada muhatap olmak için, beşerin önünde sayılamayacak kadar perdeler var.

Sahabeleri, müçtehitleri, mücedditleri, bütün evliya ve asfıyayı ve nihayet tüm müminleri aynı Kuran'ın terbiye ettiği düşünülürse, o ilahi kelam ile aramızda yetmiş bin perde olduğu açıkça görülür.

Bütün bitkiler aynı Güneş'e yüzlerini dönerler, ama her biri kendi kabiliyetine göre ondan istifade eder ve feyiz alırlar. Bir bahçedeki her ağaç aynı toprağa dikilmiş, aynı su ile sulanmıştır; ama, her birinin başında ayrı meyveler boy göstermiştir.

Görme, işitme, kudretli olma, hakim olma, malik olma gibi birçok sıfat insanla Allah arasında müşterektir. Fakat “Allah’ın bir benzeri yoktur.” mealindeki ayet gereğince, insani hiçbir vasıf ilahi bir vasfa tıpatıp benzemez. İşte insanların perdeleri, hicapları, örtüleri de böyle tasavvur edilmelidir.

İlave bilgi için tıklayınız:

Cenâb-ı Hakk'ın, yetmiş bin perde arkasında olması, ne demektir ...

"Yetmiş bin perde gerisinde" ne demek?

Cenâb-ı Hakk'ın, yetmiş bin perde arkasında olması, ne demektir ...

Hz. Musa'nın Allah'ın rü'yetini talep etmesi, rüyetullahın mümkün ...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun