Naz makamında olanlar, Allah'ın bazı emirlerini terk mi ediyorlar?
Değerli kardeşimiz,
Muhibbiyet makamı, Allah'ı sevme makamıdır. Bu makamda olan bir mümin, Allah'ın sevgisini kaybetmemek ve artırmak için daima niyaz makamında olması lazım. Bu gibi insanlar, ibadet, zikir, tefekkür, dua etme durumundadırlar. Bu gibi insanlar Allah'tan isterler, ama ısrarcı değillerdir. Allah'ın hikmetine ve rahmetine daima itimat içerisindedirler.
Mahbubiyet makamı ise, Allah'ın sevdiği kişilerin makamı anlamındadır. Bu makama çıktığını bazı alametlerle anlayanlar olmuştur. İşte bu makam "Niyaz" makamı değil, "Naz" makamıdır. Bu makama gelen bir veli, Allah'tan ister, istekleri yerine gelmediği vakit hikmet aramadan sorgular. Çünkü, Onlar bilirler ki, Allah birini sevdi mi artık bırakmaz ve düşürmez.
Muhibbiyet makamından mahbubiyet makamına hem iniş vardır, hem de çıkış vardır. Çünkü, Allah'ı sevme makamından hem Allah'ı sevme ve hem de Allah tarafından sevildiğini bilme makamına çıkmak vardır.
Fakat mahbubiyet makamına çıkan bir veli, şayet daha önceki niyaz makamını muhafaza edemezse, o zaman naz makamına düşüş vardır.
Abdulkadir-i Geylani Hazretleri, Gavsiyet ve Kutbiyyet makamlarını da Allah'ın izniyle kazandığından dolayı, Ferdiyet makamını da hakkıyla ifa etmiştir. Yani kendi zamanında ki tüm manevi makam ve feyizler onun eliyle dağıtılmıştır.
Cenab-ı Hakk'ın bir insanı sevdiğini ihsas etmesi, yani bir insanın mahbubiyet makamına çıkması elbette bir terakkidir; bir yükseliştir. Artık bu insan, sadece Allah'ı seviyor değil, Allah'ın da kendisini sevdiği makama çıkmıştır. Bu makam elbette muhibbiyet makamından daha üstündür. Çünkü, muhibbiyette sadece kulun Allah'ı sevdiği bilinir. Ama mahbubiyet makamında hem insanın hem de Allah'ın birbirlerini sevdiği aşikardır. Fakat bu terakki, insanı niyaz makamı olan acz ve zaafını anlama makamından çıkarmaması gerekir.
Şayet mahbubiyet makamına çıkan bir veli, niyaz makamında kalabilse, o zaman terakkisi çok daha mükemmel olur. Ama niyaz makamını muhafaza edemeyip naz makamına girse, o zaman niyaz makamının üst mertebesinden düşmüş olur. Bu açıdan bir Müslüman hangi manevi makamda olursa olsun, makamı arttıkça Allah'ın emir ve yasaklarına, teşvik ve sakındırmalarına uymadaki titizliği de artar. Hatta başkalarının yapmasının dinen bir sakıncası olmayan şeyleri bile yapmaktan haya ederler.
Öyleyse naz makamında olan bir veli de hiç bir emri terk edemez.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Ben yıllardır Rabbimle konuşuyorum diyen kim?
- Bir insan Allah'a sitem edebilir mi?
- Naz ve niyaz makamlarının mahiyetleri nedir?
- Hz. Muhammed sonsuz kulluk makamına ulaştı mı yoksa hâlâ büyümeye devam mı etmektedir?
- Allah’ın velisi var mı yok mu?
- Peygamber Efendimizin ruhuna Yasin okumayı adamak caiz midir? Peygamber Efendimizin okunan Yasinlere, salavatlara ihtiyacı var mıdır?
- GAVS, GAVSU'L-ÂZAM
- Tasavvufta en son mertebe hangisidir?
- Allah canlıları neden bir sebebe bağlı olarak yaratmış?
- NİYÂBET