Meleklerin konuşmalarını, cinlerin duyup kâhinlere haber verdiklerine dair ayet ve hadis var mıdır?
- Yıldızların buna engel oldukları doğru mudur?
Değerli kardeşimiz,
Cin sûresinde şöyle buyurulmaktadır:
"Doğrusu biz göğü yokladık; onu sert bekçiler ve kayan ateşlerle (ışınlarla) doldurulmuş bulduk. Doğrusu biz, göğün dinleyebileceğimiz bir yerinde otururduk; ama şimdi kim dinleyecek olsa, kendisini gözleyen bir ateş (ışın) buluyor." (Cin, 72/8-9)
Göğü yoklamak, ne var ne yok diye araştırmak istemek, sınamak anlamlarında mecaz bir ifadedir.
Cinler, gökleri dinlemek, haber almak için bazı mevkilerde oturur, bazı yerlerde durup etrafı gözetler, gizli gök haberleri alır, onlarla halkı şaşırtırdı. Fakat şimdi "her kim dinlemek isterse, onu göz altında bulundurup gözleyen, yakmaya hazır bulunan bir ateş parçası, parlak bir alev bulunuyor."
Elmalılı, Hz. Peygamber (s.a.v)'i göklere, getirdiği âyet ve mucizeleri de alev toplarına benzeterek bu âyetleri tevil etmekte, Kurân-ı Kerîm karşısında insan ve cin şeytanlarının ödlerinin koptuğunu, dillerinin tutulduğunu ve artık eskisi gibi gayptan dem vuramayacaklarını anladıklarını söylemektedir.(Elmalılı Tefsir, VIII/5404)
Tefsirlerde anlatıldığına göre, cinler öteden beri göklerde dolaşır, oradaki melek vb. varlıkların konuşmalarını dinlerler, aldıkları bilgilere kendilerinden de yorumlar katarak onlarla irtibat kuran kâhinlere anlatırlardı(bk. Şevkânî, V/352-353). 9. âyetin "Halbuki biz (daha önce, göğü) dinlemek için onun oturulabilecek yerlerinde otururduk." mealindeki kısmı da buna işaret eder. Ancak Hz. Peygamber gönderildikten ve Kur'an indirilmeye başlandıktan sonra, cinlerin gökleri dinlemesine izin verilmediği anlaşılmaktadır. Nitekim 8. âyette verilen bilgiye göre cinler, gökleri araştırıp yokladıklarını, ancak göklerin güçlü bekçiler tarafından korunmuş ve alev toplarıyla donatılmış olduğunu gördüklerini ifade etmişlerdir. 9. âyetin son cümlesine göre de cinler, gök ehline kulak misafiri olup gizlice onlardan bilgi kapmaya çalışanlara gözetleme yerlerinden alev topları atılarak gökleri dinlemelerinin engellendiğini söylemişlerdir (Diyanet Tefsiri, Kur’an Yolu, V/400).
Sûrenin nüzul sebebini anlatan İbn Abbas da önceden cinlerin, Allah'ın meleklere evrenin yönetimiyle ilgili olarak gönderdiği vahyi dinlediklerini, ancak Hz. Peygamber'in gönderilmesiyle birlikte onların gökleri dinlemelerinin yasaklandığını, bunun nedenini araştırırlarken Nahle denilen yerde Hz. Peygamber (s.a.v.)'le karşılaştıklarını ve böylece göklerden haber almalarını engelleyen şeyin ne olduğunu anladıklarını haber vermektedir (Buhârî, Tefsir, 72; ayrıca bk. Hicr 15/17-18; Sâffât 37/7-10; Mülk 67/5).
Diğer bir gerekçe de İbn Abbas'tan şöyle dediğine dair gelen rivayettir:
Peygamber (sav), ashabından bir grup ile birlikte oturmakta iken bir yıldız kaydı. Bunun üzerine şöyle sordu:
"Cahiliye döneminde iken bu gibi hâller hakkında ne diyordunuz?" Onlar:
"Bizler, ya büyük bir kimsenin öldüğünü ya da büyük bir kimsenin doğduğunu kabul ediyorduk." Bunun üzerine Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Bu yıldızlar, ne bir kimsenin ölümü ne bir kimsenin dünyaya gelmesi dolayısıyla atılmaz. Fakat şanı yüce Rabbimiz semada bir emri hükme bağladığı takdirde Arşın taşıyıcıları, tesbih ederler. Daha sonra her semada bulunanlar tesbih ederler. Nihayet bu tesbih bu gördüğünüz semaya kadar ulaşır. Semada bulunanlar-Arşın taşıyıcılarına: 'Rabbiniz ne buyurdu?', diye sorarak haber almak isterler. Onlar da onlara neyi buyurduğunu haber verirler. Her bir sema ehli -haber şu gördüğünüz semanıza ulaşıncaya kadar- diğerine haber verin. Cinler, bunu kapmaya çalışırken hemen onlara atış yapılır. İşte onların buradan getirdikleri haberler doğrudur, fakat ona bir şeyler ilave ediyorlar." (Müslim, IV, 1750; İbn Hibbân, Sakih, XIII, 499; Tirmızi, V, 362; Müsned, I, 218).
Cinlerin, kâhinlere bilgi vermesine sed çekilmesinin hikmetini Bediüzzaman Hazretleri şöyle açıklıyor:
"İşte madem Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm vahiy ile dünyaya çıktı; elbette yarım yamalak ve yalanlar ile karışık, kâhinlerin ve gaibden haber verenlerin ve cinlerin ihbaratına sed çekmek lâzımdır ki, vahye bir şüphe îras etmesinler ve vahye benzemesin. Evet, bi'setten evvel kâhinlik çoktu. Kur'an nâzil olduktan sonra onlara hâtime çekti. Hattâ çok kâhinler îmana geldiler. Çünki daha cinler taifesinden olan muhbirlerini bulamadılar. Demek Kur'an hâtime çekmişti. (bk. Mektubat, On Dokuzuncu Mektup, s.191)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- "Biz göğe dokunduk, onu kuvvetli bekçiler ve alevlerle dolu bulduk, doğrusu biz göğün bazı yerlerinde dinlemek için otururduk.” (Cin, 72/8-9) Burada geçen alevler ve oturulacak yerlerden maksat nedir?
- "… göğü yıldızlarla bezedik… ayetini açıklar mısınız?
- "Kulak hırsızlığı yapan cinlerin taşlanması" ne demektir?
- Bazı ayetlerde "Kulak hırsızlığı yapan cinlerin taşlanması" hadiselerinden bahsedilmektedir. Bunu nasıl anlamalıyız?
- Cinler yıldızlarda oturuyorsa, diğer yıldızlara nasıl giderler?
- Hz. Osman’ın Rukiyye ile evleneceğini kim bildi?
- Cinlerin gökten haber aldıkları doğru mu?
- Falcılar bazen nasıl bilebiliyor?
- Bazı insanların gelecekle ilgili haber vermelerini nasıl değerlendirmek gerekir?
- Nazara karşı kurşun döktürmek ve fal bakmak / baktırmak caiz midir?