Cinler yıldızlarda oturuyorsa, diğer yıldızlara nasıl giderler?

Tarih: 23.02.2013 - 05:04 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Kur'an-ı Kerim'de yıldızların cinlere atış taneleri olduğundan bahsediyor.

- Cinler bir yıldızdan diğer yıldıza nasıl giderler? İki yıldız arası ışık hızıyla sekiz yıl almaktadır. Galaksiler ise milyonlarca ışık yılı mesafededir. Fizik kanunlarına göre hiçbir şey ışık hızını geçemez...

- Işık hızıyla giderlerse, bunları yıldızlar nasıl vurur? Işık hızı enerjidir, enerji vurulmaz ki?

- Bir yıldızda olan cin ışık hızıyla gitse bile ancak sekiz yılda gelebilir, diğer yıldızlar ise binlerce ışık hızı uzaklığındadır, bu cinler nasıl kulak hırsızlığı yapabilir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu soruda bazı yanlış unsurlar vardır. Bu yanlışları saymadan, doğru olan bilgileri not edelim:

a. Her insan aklı ve hayaliyle, ışık hızıyla mukayese edilemeyecek kadar bir hızla, hatta bir anda göklere gidebiliyor. Bunun gibi, Allah'ın ışık hızından daha hızlı olan kulları, mahlukları olabilir. Bu açıdan soruda geçen vesevseye itibar etmeyiniz. 

b. Kur’an’da cinlerin bir yıldızdan başka bir yıldıza gideceklerine dair bir ifade söz konusu değildir. Cin Suresinin ilgili ayetlerinin meali şöyledir:

“Biz göğe çıkmak istedik: Bir de ne görelim: orası sert ve kuvvetli bekçiler, şihablar, alevler, (roket gibi mermiler)le dolu!  Önceleri biz göğün bazı yerlerinde oturup dinleme merkezleri edinirdik. Ama şimdi kim dinlemeye kalkışırsa, derhal kendini gözetleyip izleyen bir alevle karşılaşıyor.” (Cin, 72/8-9)

Ayetteki “Önceleri biz göğün bazı yerlerinde oturup...” ifadesinde, belli bir yıldızdan değil, genel olarak gökten söz ediliyor. Arapça’da gök / SEMA kelimesi yukarıda olan her şey için kullanılır. Bu sebeple, cinlerin çıktığı sema, yerküresinin yukarısı olmakla beraber, onun neresi olduğunu tayin edemeyiz. Buna göre, cinlerin vardığı sema, atmosfer tabakası veya daha üstü bir yer de olabilir. 

c. Yukarıdaki ayette geçtiği üzere, cinlere atılan mermilerden, “Şihablar = alevler / alevli cisimler” olarak ifade edilir. Bu mermileri atanlar ise,  “Hares = bekçiler” şeklinde isimlendirilir. Buna göre, söz konusu mermiler,  büyük yıldızlar olması gerekmez, bilakis meteorlar gibi bazı gök cisimleri de olabilir. Oradaki ilgili bekçiler ise, kâinatta cari olan ilahî kanunların hameleleri olan melekler olabilir. Yani, kozmik bir olay olarak gök cisimlerinin/meteorların yağmuruna bir işaret olabilir. Bu kozmik olaylar, Hz. Peygamber (asm)'e vahiy geldiği dönemde çok daha sık tekrarlanmış ve cinlerin de ifade ettiği gibi eski tolerans kalkmış ve artık çok sıkı güvenlik tedbirleri alınmıştır.

“...Artık kim dinlemeye kalkışırsa, derhal kendini gözetleyip izleyen bir alevle karşılaşıyor.” 

d. Bilimsel olarak cinlerin hızı ile ışık hızını karşılaştırma imkânımız yoktur. Ancak, cinlerin ateşten yaratıldığı gerçeğini göz önünde bulundurursak, onların da ışık ile akraba olduklarını söyleyebiliriz. Kaldı ki, ışık hızının daha fazla veya daha yavaş olması, cinlere atılan mermilerin isabet etmelerinde olumsuz bir rolünün olacağını düşünmüyoruz. Özellikle ışık hızının cin hızından daha fazla güçlü olması, onları yerlerinden etmeye daha da elverişli olur.  Bununla beraber, ayetin ifadesinden anlaşılan odur ki; cinlere atılan mermiler onları öldürmeyi değil, oradan uzaklaştırmayı amaçlamaktadır. Yani kozmik bir olayın gerçekleştiği aynı anda cinlerin de kulak hırsızlığı yaptığı zamanla tam örtüşüyor ve Allah’ın iradesi, Kur’an vahyine hiç bir sızıntının olmadığına bir işaret olarak, cinlere böyle bir manzara gösteriliyor. 

e. Cahiliye devrinde kehanet türü bir çok gaybi haber kaynaklarına sahip insanlar, cinlerden istifade ediyorlardı. Hz. Muhammed (asm)'in de böyle bir yoldan bu haberleri alabileceğine ihtimal veren inkârcılar, bu sebeple ona “kâhin, şair, sahir” diyorlardı. İlahî hikmet Kur’an’la ilgili vahyin bu tür cinlerle yakından uzaktan hiç bir ilişkisinin olmadığını belirtmek üzere, bizzat böyle bir uygulama yapmış ve cinlerin ağzıyla böyle bir yolun artık kapandığına vurgu yapılmıştır.

Cinlerin kulak hırsızlığı ışık vasıtasıyla gelen herhangi kozmik bir -hayali- mesaj değildir. Onlar gök denilen bir yerde meleklerin konuşmalarına kulak verirler ve yarım yamalak aldıkları haberleri  dostları, sahipleri olan kâhin ve benzerlerine getiriyorlardı. Kur’’an indirilmeye başlar başlamaz Allah onların bu yollarını kapattı. 

Risale- i Nur Külliyatı'nda bu konu,

“Cinn ve şeytanın casusları, semavat haberlerine kulak hırsızlığı yapıp, gaybî haberleri getirerek, kâhinler ve maddiyyunlar ve bazı ispirtizmacılar gibi gaibden haber verenlere haber vermelerini, nüzul-ü vahyin bidayetinde vahye bir şübhe getirmemek için onların o daimî casusluğu, o zaman daha ziyade şahablarla recm ve men'edildiğine dair,..” (bk. Lem'alar, s. 280)

ifadeleriyle tahlil edilmiştir. Daha geniş bilgi için söz konusu yere bakabilirsiniz.

İlave bilgi için tıklayınız:

"Biz göğe dokunduk, onu kuvvetli bekçiler ve alevlerle dolu bulduk, doğrusu biz göğün bazı yerlerinde dinlemek için otururduk” (Cin, 8-9) ayetlerinde geçen alevler ve oturulacak yerlerden maksat nedir?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun