Kur'anın benzerinin getirilememesini anlayamıyorum; The True Furqan kitabı benzer değil midir?

Tarih: 02.08.2014 - 00:45 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Kuranı Kerimin benzerinin getirilememesini anlıyamıyorum? Bu konuyla ilgili yazılarınızda bazen ihlas suresinin tefsirini yaparak "işte bunun gibi kuranın benzeri getirilemiyor" yazılarınızdan bunu anladım, fakat anlayamadığım nokta "The True Furqan" adlı kitabın yazarları Kurana meydan okumuştu bilirsiniz.The True Furqan adlı kitapta gramer hataları olduğunu biliyoruz fakat bütün ayetlerimi bu şekilde?
- Ayrıca hiçbir hata olmadan manası düşündürücü ihlas,kevser sureleri kadar kısa bir sure gibi bu güne kadar gelmiş gelmiş insanların bir benzerinin getirememesini anlıyamıyorum.Yada aklımda yazıldı fakat "siz müslümanlar kabul etmemek için bahane üretiyorsunuz"şeklinde vesveseler oluyor. Yardımcı olur musunuz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu kitabın önemli bir kısmını gözden geçirme imkanını bulduk. Bu düzmece kitap Kur’an’dan başka her şeye benzemektedir. 

Asıl bizi şaşırtan husus: Onlarca açıdan mucize olduğu ortada olan Kur’an’ın “Allah tarafından korunacağı, onun hiçbir benzerinin olamayacağı”na dair Allah’ın açık beyanlarına karşı yine de bir araştırma ihtiyacını duyduğumuz halde, böyle bir iki Hristiyan delisinin “Arapça” olması dışında hiçbir surette Kur’an’la alakası olmayan bir kitap hakkında âdeta tereddütsüz doğruluğuna kanmış gibi şüpheye düşmektir. 

Bu kitabı baştan sona tetkik etmek için vaktimiz yoktur. Vaktimizin böyle saçma sapan bir düzmeceyle geçirilecek kadar değersiz olmadığına inanıyoruz. Zaten şimdiye kadar İslam aleminde ve diğer dünyada kimsenin bunu kale almaması da bu “Kur’an’a benzer” uydurmasının büyük bir yalan olduğunun göstergesidir.

Sorularla İslamiyet sitemizde de Kur'anın mucizeliğine dair yazılarımız olduğu için, oradaki bilgileri tekrar etmemize gerek yoktur. 

Bu kitap besmele yerine teslis akidesini vurgulayan şu şeytani ifadeyle başlar:  

“ بسم الاب الكلمة الروح الاله الواحد الاوحد ، مثلث التوحيد ...موحد التليث ما تعدد”

(Baba, kelime-İsa ve Ruhu’l-kudüstan meydana gelen bir ilahın adıyla... Tevhidi / birliği üçleyen ve üçlemeyi birleyen bir anlayışla...)

Bu şeytani ayetle başlayan bu kitabın Hristiyanların bir manevi buhranlarının bir son çırpınış yansıması olduğunda şüphe yoktur. Aslında bu Kur’an’a bir benzer yapmaktan çok, teslis akidesine onay çıkarmaya yönelik ümitsiz bir çabanın ürünüdür.

Bir yandan insan olarak “Furkanu’l-hak” adlı eserleriyle Kur’an’ın bir benzerini ortaya koyduklarını lanse ederken, diğer taraftan bu kitabın Allah tarafından indirilen bir vahiy olduğunu söylemek suretiyle ikili oynayan saçma sapan bir komedi ortaya koymuşlardır. Örneğin: “Suretu’t-tuhr” adlı surede şu şeytani ayete yer vermişlerdir:

 وما كان النجس والطمث والمحيض والغائط والتيمم والنكاح والهجر والضرب والطلاق 
إلا كومة ركس لفظها الشيطان بلسانكم وما كانت من وحينا وما أنزلنا بها من سلطان
 

[Özetle: kadınlara aybaşı hallerinde ilişkiye girilmez hükmü, tuvalete çıktıktan sonra abdest almak, su olmadığı zaman teyemmüm etmek, meşru nikah kıymak, başkaldırdığı takdirde kadından uzak durmak, istisnai hallerde dövme ruhsatı, boşamak gibi hükümler şeytanın size (ey Müslümanlar!) telkinlerinden başkası değildir. Bunlar asla bizim vahiy ettiğimiz şeyler değildir.]

Demek ki “Bu kitap Allah’ın bir vahyidir.” diyorlar. 

İşte Kur’an bunlara lanet okuyor:

“Uydurduğu bir yalanı Allah’a isnad edenden daha zalim kim olabilir? Onlar Rabblerinin huzuruna getirilecek ve şahitler de: ‘İşte Rabbleri hakkında yalan uyduranlar! İyi biliniz ki Allah’ın lâneti zalimlerin üzerinedir.’ diyeceklerdir.” (Hud, 11/18)

Bu kitabın asıl yazarı ismini açıkça yazmaktan çekinmiştir. Mustear bir isim olarak “es-Safi el-Mehdi” unvanını kullanmıştır. Ancak insanların kuvvetli tahminlerine göre bu adam “Dr. Enis Şores” adında Arap asıllı bir Yahudi veya Hristiyandır.

Başka söze ne hacet. Kitabın adı olan “el-Furkanu’l-hak” terkibi bile yanlıştır. Bilindiği üzere “el-Furkan” kelimesi Kur’an’da bir niteleme yapılmadan Kur’an’ın bir ismi olarak “el-Furkan” şeklinde zikredilmiştir (bk. Furkan suresi: 1). Manası: Hak ile batılı/doğru ile yanlışı birbirinden ayıran demektir. Oysa şu şarlatanların kullandığı “el-Furkanu’l-hak” terkibi, “hak olan furkan” anlamına gelir. Bu durumda “hak ile batılı birbirinden ayırıp ortaya koyan Furkan” hem hak hem hem de batıl bir ölçü olabilir. İşte yalancının mumu bazen ikindiye kadar bile yanmaz... Vaktimiz olsa içinde yüzlerce yanlışı gösterebiliriz; fakat değmez...

Şunu bütün ilmi enerjimizle diyebiliriz ki, bu kitabın ne belagat / beyan, bedi, maani açısından, ne sarf-nahiv bakımından, ne gaybi haberler yönünden, ne ilmi meseleleri ortaya koyma açısından, ne de ferdi-içtimai prensipler bakımından Kur’an’a benzer bir tarafı vardır. Daha doğrusu bunlardan hiçbiri yoktur. Tek şey var, o da Hz. İsa’nın ilah olduğu, İncil’in tahrif edilmediği hususunu açıklayan yeni bir vahiy(!) kitabı... Tabii ki bay Enis Şores de yepyeni bir peygamber( !).

Allah’ın laneti yalancıların üzerine olsun!..
Zalimler için yaşasın cehennem!..

İlave bilgi için tıklayınız:

True Furqan (El-Furkânu'l-Hak) hakkında bilgi?..

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun