Enam suresi 104. ayette geçen "Ben başınızda bekçi değilim." ifadesi ne anlama gelmektedir?
"Rabbinizden size gerçekleri gösteren deliller geldi. Artık kim gözünü açar hakkı idrak ederse kendi yararına, kim de (hakkın karşısında) körlük ederse kendi zararınadır. Ben başınızda bekçi değilim." ﴾Enam, 6/104﴿
- Sorum şu ki son kısmı anlayamadım. Yani muhafız koruyan gözeten demek değil midir? Allah da kullarını korur ve gözetmez mi?
Değerli kardeşimiz,
"Rabbinizden size gerçekleri gösteren deliller geldi. Artık kim gözünü açar hakkı idrak ederse kendi yararına, kim de (hakkın karşısında) körlük ederse kendi zararınadır. Ben başınızda bekçi değilim." ﴾Enam, 6/104﴿
Besâir kelimesi “kalbin nuru, kalpte hâsıl olan bilgi ve idrak” anlamına gelen basîretin çoğuludur. Beden gözüyle algılamaya basar, akıl ve zihin melekeleriyle algılamaya da basîret denir. Âyette, Allah tarafından geldiği bildirilen “basîretler”den maksat, hakka davet eden, kurtuluş yolunu gösteren âyetler ve özellikle yukarıda geçen tevhid akîdesinin ispatına dair âyetler ile –Râzî’ye göre– Cenâb-ı Hakk’ın insan fıtratına bahşettiği, küfrü terkedip imana yönelme istidadı yani bilgi ve düşünme melekesidir (XIII, 134).
Buna göre Hz. Peygamber (asm)’in hakka davetini doğru bir şekilde kavrayan, bununla ilgili delilleri akıl ve düşünme yeteneğini isabetle kullanarak değerlendiren ve bu sayede hidayeti bulan kimse kendine iyilik etmiş; gurur ve kibre kapılarak bunun aksine davranan da kendine kötülük etmiş olur.
Âyetin son kısmı, Hz. Peygamber (asm)’in, bu şekilde basîretsizliği yüzünden helâke doğru gidenleri koruma ve engelleme imkânının bulunmadığını bildirmektedir.
Bunun bizzat Hz. Peygamber (asm)’in ağzından ifade edilmesi, müfessirlerin çoğunluğuna göre, âyetin başında veya bu son cümlesinden önce Resûlullah’a hitaben “de ki” şeklinde bir zımnî emrin bulunduğunu gösterir.
Elmalılı Hamdi Yazır bu görüşü isabetsiz bularak meâlinde “bekçi” anlamı verilen hafîz kelimesine Allah’ı ifade edecek şekilde mâna verirken (bk. III, 2020), tasavvufî hatta bir ölçüde vahdet-i vücûdcu bir yaklaşımı tercih eden Süleyman Ateş’e göre bazı âyetlerde görülen bu durum “vahyin Hz. Muhammed’in iç benliği ile ilişkisi”nden ileri gelmektedir ve aynı durum, mutasavvıfların “Hak sıfatıyla mevsûf insan” tanımıyla izah edilebilir (bk. III, 216).
(bk. Diyanet Tefsiri, Kuran Yolu, ilgili ayetin tefsiri)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Allah Teala zatı ile mi görür basir sıfatıyla mı görür?
- HAKÎM
- HİLÂFET
- Sahibi Yahudi olan bir iş yerinde çalışmak caiz mi?
- CÜZ'İ İRÂDE
- CÜZ`İ İRÂDE
- MESULİYET
- Din, cihad ve zorlama: İslam barış dini midir?
- Allah ile perdesiz görüşen ilk kişinin, Abdullah b. Amr b. Haram olduğu doğru mudur?
- Kur'an-ı Kerim'de sadece Peygamberimiz Hz. Muhammed ile ilgili olan ayetler hangileridir?