Kur'an'da, Ümeyye'nin şiirlerine benzer ifadelerin olması nasıl açıklanabilir?
Cahiliye döneminde Ümeyye b. Ebi Salt'ın bir şiirinde şöyle demiş:
"Orada, cennette içinde göğüsleri tomurcuklanmış, güneş yüzü görmemiş, huriler vardır. O huriler altın, gümüş ve kıymetli incilerden bilezikler takarlar. Yine orada, ne boş söz, ne günah işleme, ne yergi, ne de herhangi bir şeyden gafil olma vardır.”
- Bazıları bunun Kur'an ayetleriyle benzer olduğunu söylüyor. Nebe Suresi 33. ayette de aynı kelime huriler için geçiyor. Bu kadar benzerlik olabilir mi?
- Peygamberin Ümeyye'den kopyaladığını iddia ediyorlar; cevap verebilir misiniz?
Değerli kardeşimiz,
Hurilerin tasviri eskiden beri semavi dinlerde söz konusu edile gelmiştir. Ümeyye b. Ebi Salt, Hz. İbrahim'e gönderilen Hanif dinine bağlı olanlarla beraber yaşamış, Yahudi ve Hristiyanlarla görüşmüş, onlardan bir çok bilgiler yanında ahiret ve cennet hayatıyla ilgili pek çok şey öğrenmişti.
Buna göre, Kur'an'da ve hadislerde görülen bazı bilgilerin, daha önceden de var olması, bunların hepsinin kaynağının vahiy olduğunun delilidir. Çünkü, Hicaz bölgesinde bulunan Hanifliğin ve dünyaya yayılan Yahudiliğin ve Hristiyanlığın aslı da vahiydir. Elbette bunlardan geriye kalan bazı hak bilgiler de olacaktır. Bu hak bilgilerden bazılarının Kur'an ve hadislerde de bulunması gayet normaldir.
Bu durum, Hz. Peygamber (asm)'in onlardan etkilendiğini değil, hepsinin kaynağının vahiy olduğunu gösterir. Çünkü Allah, ilk insan ve ilk Peygamber Hz. Âdem (as) başta olmak üzere, insanlığıa yüzbinlerce peygamber göndermiştir.
Şimdi binlerce ayet içerisinde birkaç ayetin veya kelimenin veya ifadenin daha önceki kitaplarda veya semavi dinlerden ders almış bazı şahıslarda da bulunması, Kur’an’ın o kaynaklardan alıntı olduğuna delil olabilir mi?
İlginçtir, Kur’an’ın Allah kelamı olduğunu gösteren binlerce delil olduğu halde, ona karşı şüpheden kurtulamayan bazı kimseler, başka bir kaynakta veya şahısta gördüklerinden asla şüphe etmiyorlar. Bu durum, gerçekten üzerinde durulması gereken bir psikolojik saplantıdır.
Ümeyye b. Ebi Salt’ın hayatı, aslında onun kalbinde Hz. Peygambere iman ettiğini, ancak hasedinden ötürü bu imanı seslendirmediğini göstermektedir.
Nitekim kendisi Ehl-i kitaptan, son defa olmak üzere bir peygamberin geleceğini ve geliş zamanının pek yaklaştığını öğrenmişti.
Kendisi dini duyguları kuvvetli, edebi yönüyle yüksek ve ince duygulu bir kişiydi. Bu sebeple, gelecek peygamberin kendisi olabileceği düşüncesi zihnine yerleşti ve günden güne bu düşünce kuvvet buldu. Artık vahyin geleceği günleri beklemeye başladı. Ne var ki ilahi takdir onu peygamber yapmadı.
Hatta kendisi ile Ebu Süfyan arasında şöyle bir konuşma geçtiği nakledilir:
Ebu Süfyan, arkadaşı Ümeyye'ye, Haşimoğullarından Muhammed b. Abdullah'ın peygamberliğini iddia ettiğini söylemişti. Ümeyye:
- Ben, en son gelecek olan peygamberin sıfatını, kitablarda yazılı buldum ve sanırım ki, o bizim ülkemizde gönderilecektir, der ve ilave eder: O gerçekten Peygamberdir. Ona tabi ol, dedi.
- Peki seni ona tabi olmaktan alıkoyan nedir?
- Sakif kabilesi kadınları, “Ümeyye gitti, Abdimenaf oğullarından bir gence tabi oldu...” derler diye utanıyorum. (bk. Halebî, İnsânu´l-uyûn, 1/301; M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık, 1/291-296)
Bir gün görüştüğü Ehl-i kitap bir din adamından, gelecek olan peygamberin, Arap olmakla birlikte, Harem halkından (Abdi Menaf oğullarından) olacağını öğrendiği zaman, başından kaynar su dökülmüş gibi oldu. Günlerce konuşmadı, keder içinde kaldı.
Sonra Efendimize peygamberliğin gelişini duyunca, haset duyguları içinde kendini yiyip bitirir oldu. Çocuklarıyla birlikte Yemen taraflarına gitti. Oraya yerleşti. Bedir harbinin henüz bittiği günlerde, bir yolculuktan dönüyordu. Bedir'de, müşriklerin ölülerinin gömüldüğü Kalib'in (çukurun) yanında durdu. Dayısının oğlu Utbe b. Rebia'nın ve diğerlerinin oraya gömüldüğünü öğrendiğinde “Eğer Muhammed hak peygamber olsaydı, akrabasını öldürmezdi.” dedi. Çok geçmeden de öldü.
Peygamber Efendimiz (asm)'in, onun hakkında, “Ümeyye'nin şiirleri iman etti, fakat kalbi iman etmedi.” anlamında bir hadisi rivayet edilir. (bk. Münavî, Feyzu'l-Kadîr, I, 57-59)
İlave bilgi için tıklayınız:
- İslam'dan önce, Cahiliye döneminde Arapların Allah inancı nasıldı?
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Kuran hiçbir zaman deri üzerine yazılmadı mı?
- Ahzab 33. ayet, evinizde vakarlı olarak oturun demek midir?
- İbn Ebu Davud Kuran’da hata olduğunu söylüyor mu?
- Kocası ölen kadın doğum yaparsa, hemen evlenebilir mi?
- Yemame savaşında şehit olan hafızlar nedeniyle, bazı ayetlerin yok olduğu iddiası doğru mudur?
- Rumların üç ila dokuz yıl arasında İranlılara galip gelecekleri konusunu açıklar mısınız?
- Übeyy b. Ka'b'ın neshedilen ayetleri kabul etmemesi, Kur'an'ın eksik olduğunu mu göstermektedir?
- Semud kavmine ait olduğu söylenen yapıların, Nebatilerin olduğu iddiasına ne dersiniz?
- Hz. Peygamber kadınlara perde arkasından mı ders verirdi?
- Meleklerin Hz. İbrahim'e gelmesiyle ilgili ayetlerde bir çelişki mi var?