Kur'an’da Baal için kullanılan sözün kökeni nedir?

Tarih: 02.10.2016 - 09:39 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Kuran’da Baal için kullanılan sözün kökeni hakkında bilgi verir misiniz?
- Baal’ın efendi, koca, seyid kimi manaları vardır ve bağ tanrısıdır. Kuran’da Ba’al : “Siz Ba'le mi tapıyorsunuz? Ve Yaratıcıların en güzelini terk mi ediyorsunuz?” (Saffat, 125)
- Bu ayette geçen tanrı Ba’le kelimesi “ba ayn lam” köklerinden geliyor. Aynı kökten gelen ve Kuran’da geçen diğer kelime “baal” kelimesinin İbranice anlamındakine benzer şekilde “koca” anlamına geliyor. “koca” anlamındaki kelimelerin geçtiği ayetler: (Bakara -228, Nisa -128, Hud -72 ve Nur -31)
- Bu şekilde bir benzerlik nasıl anlaşılabilir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Ba’l kelimesi, Yemenliler tarafından Rabb manasında kullanıldığı gibi, ayette işaret edildiği üzere, bir putun ismi olarak da kullanılmıştır.

Ba’lebekke şehrinin ismi de buradan gelmektedir.

Ayrıca ibadet ettikleri bir kadın için de kullanılmıştır.

Cenab-ı Hakk’ın sem’ basar gibi sıfatları ve bu sıfatlardan türemiş isimler insanlar için kullanıldığı gibi ba’l kelimesi de böyledir. Bu sıfatlar insanlarda sınırlı, Cenab-ı Hakk’ta ise sınırsızdır.

Benzer durum Rab kelimesi için de geçerlidir.

Cenab-ı Hak için Rabbü’l-alemin dendiği gibi, ev reisine rabbü’l-beyt veya evin hanımefendisine rabbetü’l-beyt denir.

Keza, Arapça’da “Bu evin sahibi kim?" manasında  من بعل هذه الدار  ifadesi de kullanılır. (bk. Maverdi, İbnu’l-Cevzi, Razi tefsirleri)

Bu kısa bilgiden sonra, konunun detayına gelince:

Ba’l, başta Kenânîler olmak üzere eski Yakındoğu topluluklarının çoğunda Tanrı’ya verilen addır.

Sâmî dillerde ortak olan ve “sahip, efendi” manasına gelen bu kelime Arapça ve Habeşçe’de baâl, ba‘l, Ken‘ân dilinde ve İbrânîce’de baal, Ârâmîce ve Süryanîce’de beēl şeklinde telaffuz edilir.

Arapça’da ba‘l kelimesi üstünlük ifade eder. Bu manası sebebiyle kadına göre daha güçlü olan kocaya, çevreye hâkim durumda olan yüksek tepeye, herhangi bir şeyin maliki ve sahibi olan kişiye ba‘l denilmiştir. (Hasan el-Mustafavî, et-Tahkīk fî kelimâti’l-Kurâni’l-Kerîm, “ba’l” md.)

Kur’an-ı Kerim’de bu kelime hem “koca” manasında (Nisâ, 4/128; Hûd, 11/72; çoğul şekli buûle olarak el-Bakara, 2/228; en-Nûr, 24/31), hem de Hz. İlyâs’ın kavminin taptığı bir ilâhın adı olarak (Sâffât, 37/125) geçmektedir.

Kur'an-ı Kerim’de Hz. İlyas ve onun kavmi hakkında bilgi yoktur. Ancak Kuran’da adı geçen İlyas’ın Kitâb-ı Mukaddes’teki Peygamber İlya olması kuvvetle muhtemeldir. Zira her ikisi de Ba‘l’in bırakılmasını ve gerçek Tanrı’ya dönülmesini istemektedir.

Ba‘l adında bir tanrıya tapınma inancının geniş bir tarih ve coğrafyaya yayılmasına ve Sâmî dillerde bu kelimenin “Tanrı” manasına gelmesine bakarak şöyle düşünülebilir:

Ba‘l aslında yüce yaratıcının rab vasfını ifade ediyordu. Beşerin müşahhasa olan temayülü yüzünden, bazı insanlar Allah’ın ba‘l vasfının tecellisiyle ilgili olan yaratma, verimli kılma, kemale erdirme gibi cemal sıfatları üzerinde fazlaca durarak, -haşa- O’nu rüzgar, yağmur ve bereket veren tabiat tanrısı şeklinde tasavvur ettiler ve sonra da boğa ile temsil ederek putlaştırdılar.

Böyle durumlarda Allah’ın peygamberleri insanları bu batıl inançtan vazgeçmeye çağırdılar.

Nitekim Kur'an’da Hz. İlyas’ın Ba‘l’e tapanları irşad ve ikaz ederken,

“Sakınmaz mısınız? En güzel yaratanı, sizin de geçmiş atalarınızın da rabbi olan Allah’ı bırakıp Ba‘l’e mi taparsınız?” (Sâffat, 37/124-126)

dediği belirtilmektedir.

Demek ki, Allah'ın ezeli ve ebedi olan sıfatlarıyla, onun bu sıfatlarnı mecazi olarak kullanan mahlukat arasında asla bir benzerlik olamaz. Zaten insanda ve bütün varlıklarda olan özellikleri yaratan Allah'tır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun