Kuran’a önce inanmayıp sonradan inananları nasıl algılamalıyız?

Tarih: 10.09.2021 - 20:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Nahl 104’te Allah’ın ayetlerine inanmayanları Allah’ın doğru yola iletmeyeceğinden bahsediliyor. Buna göre Kuran’a önce inanmayıp sonradan inananları nasıl algılamalıyız.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İlgili ayetin meali şöyledir:

Allah'ın ayetlerine iman etmeyenleri, muhakkak ki Allah hidayete erdirmez ve onlara can yakıcı bir azap vardır." (Nahl, 16/104)

Soruda geçen konuyla ilgili su açıklamalar yapılabilir:

a) Öncelikle ifade edelim ki, bir ayeti yorumlarken, diğer ayetleri de beraber dikkate almak gerekir. Örneğin, bir ayette Allah, “...Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin...” (Kehf, 18/29) buyurur. Şu halde iman etmeyi isteyen kuldur, bu imanı onda yaratan ise Allah’tır.

Buna göre, “Allah’ın ayetlerine iman etmeyenleri Allah hidayete erdirmez.” mealindeki ifadeyi, “Allah’ın ayetlerine iman etmek iradesini göstermeyenleri Allah hidayete erdirmez, şeklinde anlamak mümkündür.

b) İnat ve kibirlerinden dolayı hak olduğunu bildikleri halde, Allah’ın ayetlerine iman etmeyenleri Allah hidayete erdirmez. Bunların kibir ve inatları kalplerinin mühürlenmesine sebep olmuştur.

c) Ayette yer alan kimselerin “iman etmeyeceklerini bildiğinden ötürü” Allah onlar için bu ifadeyi kullanmış, böylece üzülmemesi için elçisine teselli vermiştir. (krş. Maverdi, ilgili ayetin tefsiri)

d) Ayette zikredilen inkarcılar -açıkça isimleriyle belirtilmemiş olmakla beraber- inkardaki tavırları ve akıbetlerinin görülmesiyle kimlikleri ortaya çıkacak şekilde özetle işaretlenmişlerdir.

Mesela, Ebu Süfyan ve Ebu Cehil ikisi de Hz. Peygambere (asm) ve İslam dinine düşmanlık gösteriyorlardı. Ancak Ebu Süfyan kendi dini olan müşrikliği savunuyor ve taraftarlarını mudafaa ediyordu. Buna Mukabil, Ebu Cehil, inkar etmekle kalmamış aynı zamanda Hz. Peygambere (asm) eziyet vermeye devam etmiştir. Allah onların bu farklı tutumlarından ötürü, -daha uzun bir süre küfürde kalmasına rağmen- Ebu Süfyan’ı hidayete erdirmiş ve üstelik Resulullah’ın (asm) kayın pederi yapmıştır. Ebu Cehil’e ise hidayet vermemiş ve küfür üzerinde ölmüştür.

Keza, Velid b. Muğire ve Ömer b. Hattab ikisi de inkarcılıkta aşırı idiler ve kâfirlere öncülük ediyorlardı. Ancak, Velid inkarcılıkla beraber, Kur'an’a küfür ediyor, onun doğru olmadığını, insan sözü olduğunu ispat etmeye çalışıyordu. Ömer ise, inkar etmek ve insanları şiddet kullanarak İslam’a girmelerini engellemekle beraber, Kur'an’a iftira etmiyor, onun bir insan sözü olduğunu göstermeye çalışmıyordu.

Bu farklı iki tavırdan dolayı, Allah Velid’e hidayet vermemiş, faka Hz. Ömer’i hidayete erdirmiş, üstelik Resulullah’ın (asm) kayın pederi yapmıştır. “...Allah yalancı ve küfürde çok ileri gidenleri hidayete erdirmez.” (Zümer, 39/3) mealindeki ayette bu gerçeğe işaret edilmiştir.

Hidayeti hak etmeyenlerde iki özellik aranmıştır: Birincisi, yalancılık; ikincisi, şiddetli küfür.

Bu iki vasfın bir araya gelmesi, kişinin doğruyu, güzelliği kabul eden istidat ve kabiliyeti gibi donanımlarının bozulduğuna işarettir. Bunu bilen Allah, onların hidayete erdirilemeyeceğini ilan etmiştir. Ta ki herkes özellikle bu iki haslette uzak dursun diye. (krş. İbn Aşur, ilgili ayetin tefsiri)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun