İnsanlardan bir şey istemeyin, hadisi sahih midir?
İnsanlardan bir şey istemeyin, velev ki bir misvakı bir defa kullanmak için de olsa. [Bezzar]
- Hadis sahih midir?
- Bu hadisi nasıl anlamak gerekir?
- Ve bir şeyi hangi durumlarda istemeliyiz?
Değerli kardeşimiz,
Soruda geçen hadis, Bezzar, el-Bahru’z-Zehhar, II, 106’da geçmektedir.
Ancak aynı lafızla olmasa da bu manada hadisler kaynaklarda mevcuttur. (bk. Müslim, Zekat, 108; Ebu Davud, Zekat, 27)
Hadis alimleri bu hadislerin sahih olduğunu ifade etmişlerdir.
Hadisler, dilenmek anlamına gelebilecek şeylerden uzak kalmaya teşvik etmekte ve kanaati tavsiye etmektedir. (bk. Nevevi, Şerhu Müslim, VII, 132)
Peygamber Efendimiz (asm), bize dünyada yaşamanın, hem dünya hem de âhirette mutlu ve başarılı olmanın yolunu öğretmiştir. Ona göre işin başı iyi kul, iyi mümin olmak, olaylar karşısında nasıl davranacağını, bir müşkülle karşılaşınca kime el açacağını, kimden yardım dileyeceğini bilmektir.
Bir defasında sevgili yeğeni Abdullah İbni Abbas'a bu konuda öğüt verirken:
"Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyurmuştur (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)
Demek ki önüne varıp "Bana da ver!" diye el açacağımız tek kapı Mevlâmız'ın kapısıdır. O bize sayısız nimetler vermekle beraber her zaman lutfunu dilememizi tavsiye buyurmuş (Nisa, 4/32) ve dilek kapısının her an açık olduğunu haber vermiştir.
Peygamberimiz (asm) de Allah'tan lutfunu niyaz etmek konusundaki âyet-i kerîmeyi tefsir ederken bize bir sır vermiş ve şöyle buyurmuştur:
"Size bahşetmesini Allah'tan dileyiniz. Çünkü Allah kendisinden bir şey dilenmesinden hoşnut olur." (Tirmizî, Daavât 115)
Yüce Rabbimiz kendisine el açılmasından hoşnut olduğuna göre bu fırsatı ganimet bilip her zaman O'na ihtiyacımızı arz etmeli, lutfuna muhtaç olduğumuzu belirtmeli ve kesinlikle O'na karşı bir istiğnâ havasına girmemelidir.
Bize hayatın kurallarını öğreten Peygamberimiz (asm), her şeyi Allah'tan istemeyi, mecbur kalmadıkça insanlardan bir şey istememeyi öğretti.
Bir gün bazı sahâbîleriyle oturuyordu. Onlardan kısa bir süre önce biat almıştı, ama o gün bu biata yeni bir madde eklemek istedi. Ashabına dönerek:
“Allah'ın elçisine biat etmeyecek misiniz?” diye sordu. Onlar da:
“Ey Allah'ın Resûlü biz sana biat ettik ya!” dediler. Resûlullah biraz sonra aynı soruyu tekrar sorunca, yeniden biat etmek üzere hemen ellerini uzatıverdiler. Efendimiz bu sahâbîlere Allah'a itaat etmek ve namaz kılmak gibi birkaç tavsiyeden sonra “Kimseden bir şey istememek üzere biat etmelerini" istedi. Onlar da Allah’ın elçisine bu şartla biat ettiler ve verdikleri söze öylesine bağlı kaldılar ki, görenlerin anlattığına göre, binitleri üzerindeyken kamçıları yere düşse onu kimseden istemez, yere inip kendileri alırdı. (Müslim, Zekât 108)
İnsanlardan bir şey istemek; bir nevi yüz suyu dökmek, onlar yanında bir tür değer ve sevgi kaybına uğramaktır. Peygamber Efendimiz levha yapılıp her gün okunması gereken hadislerinden birinde bu duruma şöyle işaret buyurmuştur:
“Dünya ve dünyalıklardan yüz çevir ki, Allah seni sevsin; halkın elinde olandan yüz çevir ki, insanlar seni sevsin.” (İbni Mâce, Zühd 1)
Demek oluyor ki, insanlar kendilerinden bir şey isteyenleri fazla sevmez, onlara değer vermezler.
Burada kul ile Allah arasındaki o muazzam fark açıkça görülmektedir. Allah, bizim her şeyi kendisinden istememizi arzu ediyor, üstelik bundan hoşnut oluyor. Kul ise, kendinden bir şey istenmesini arzu etmediği gibi, isteyene de sıcak bakmıyor. Bunun en önemli sebebi şudur:
Allah, her isteyene muradını vermenin hazinesinden bir şey eksiltmeyeceğini biliyor, kul ise verirsem servetim azalır diye korkuyor. Şu halde biz, malın ve servetin vermekle tükeneceğini zanneden kuldan değil, vermenin hazinesinden bir şey eksiltmeyeceğinden emin olan Allah'tan istemeliyiz.
Her şeyin sahibi Allah bir hadîs-i kudsîde şöyle buyurmaktadır:
“Kullarım! Gelmişiniz, geleceğiniz, insanınız, cinleriniz bir yerde toplanıp benden istekte bulunacak olsanız, ben de her birinize istediğinizi ayrı ayrı versem, bu benim mülkümden iğne denize girdiğinde denizden ne eksiltirse işte ondan fazla bir şey eksiltmez." (Müslim, Birr 55)
Günde en az kırk defa okuduğumuz Fâtiha suresi'ndeki “Yalnız sana kulluk ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.” ayeti, Peygamber Efendimiz (asm)'in bu tavsiyesinin esasını teşkil etmekte ve yardımın kuldan değil, sadece ve sadece Allah'tan isteneceğini göstermektedir.
Peygamber Efendimiz (asm) de konuşmalarına “Elhamdülillâh” diye başlar, hemen ardından “Biz Allah'dan yardım dileriz (neste'înühu)” derdi. (Müslim, Cuma 46) Her işte Allah'tan yardım dilenmesi gerektiğini belirtirdi...
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- İmam Şafii, ehl-i hadis midir yoksa ehl-i rey midir?
- Hz. Ömer'in Müslüman olmasına vesile olan Peygamberimizin okuduğu sure hangisidir?
- 20 kişinin tecavüzüne uğrayan birinin suçu ne?
- Zebaniler siyah nurdan mı yaratılmıştır?
- Kafir, münafık ve müşrik arasında ne fark vardır?
- Mutezilenin, İslam düşüncesine katkıları, zararları nelerdir?
- İmam Şafi’ye göre ismi azam hangisidir?
- Mahşerde cehennemin getirilmesi nasıl olacaktır?
- Lut kavminin helak olmasının on sebebine, bir tane de ümmetim ekleyecek şeklinde hadis var mıdır?
- İmam Şafii, denizden babam çıksa yerim, demiş midir?