İmam Şazili / Şazeli ve El-Kulub'ud-Daria adlı eser hakkında bilgi verir misiniz?
Değerli kardeşimiz,
İmam Şâzilî (Şazelî denmesi galat-ı meşhurdur) Hazretleri tasavvuf ve tarîkatlar tarihinde ismi en çok zikredilenlerden birisidir; mürşid-i kâmildir. Değişik dillerde hayatını anlatan, sözlerini ve menkıbelerini nakleden yüzlerce çalışma yapılmış ve eser meydana getirilmiştir. Bu kaynaklardan edinilen bilgilere göre, İmam Şâzilî 593/1196 tarihinde dünyayı teşrif etmiş ve 63 yıl çok bereketli bir ömür sürmüştür. Atmış üç yıllık bu bereketli ömrünü Hac seferleri ve seyahatleri hariç, Mağrib, Tunus ve Mısır topraklarında geçirmiştir. Namı daha ziyade Tunus yakınlarındaki Şâzile beldesinde iştihar ettiğinden dolayı da “Şazilî” unvanıyla meşhur olmuştur. Nesli itibariyle bir Peygamber (asm) evladıdır. Yümün ve berekete vesile olacağı ümidiyle bu Allah dostunun şeceresini burada zikretmek isteriz:
Ebu’l-Hasan Ali eş-Şâzilî b. Abdullah b. Abdülcebbâr b. Temîm b. Hürmüz b. Hâtim b. Kusay b. Yusuf b. Yûşa’ b. Verd b. Ebî Battal Ali b. Ahmed b. Muhammed b. Îsâ b. İdrîs b. Ömer b. İdrîs (el-mübâya’ lehû bi- bilâdi’l-Mağrib) İbn Abdullah b. el-Hasan el-Müsennâ b. el-Hasan b. Ali İbn Ebî Tâlib ve İbn Fâtımete binti’r-Rasûl (sallallahü aleyhi vesellem).
Ebu’l-Hasan Şâzilî’nin hilyesi hakkında bilgi veren kaynaklar, onun uzuz boylu, zayıf, ince yüzlü ve hafif esmer tenli bir fiziğe sahip olduğunu belirtmişlerdir. Yine aynı kaynaklar tarafından nakledildiğine göre İmam Şâzilî, tatlı dilli, çok güzel ve fasîh bir konuşmaya sahip idi. Konuşurken kendisini dinleyenler ona hayran kalırlardı.
Erken yaşlardan itibaren tasavvufî bir arayış içine giren İmam Şâzilî Hazretleri çok kıymetli hocalardan dersler almış ve bu dersler neticesinde dînî ilimlerde uzman hale gelmiştir. Aynı zamanda çok güçlü bir ediptir. Hem şer’î hem de fennî ilimlerde münazara yapabilecek bir derinlik ve enginliğe ulaştıktan sonra tarîkat yoluna sülûk etmiş ve işte tam bu dönemde daha çok dağ başlarındaki mağaralarda münzevî bir hayat yaşayan ve ona hayatının en büyük dersini veren kıymetli hocası Ebû Muhammed Abdüsselâm b. Meşîş (İbn-i Beşîş diye meşhur olmuştur) karşısına çıkmıştır. Daha doğru bir ifade ile İmam Şâzilî Hazretleri arayışları neticesinde gidip o büyük zâtı bulmuştur.
Hazreti İmam’ın kendisinin anlattığına göre, İbn Meşîş’e intisâb etmek için onun yaşadığı yerdeki dağın eteğine gelerek önce oradan çıkan kaynak suyu ile gusül abdesti alır. Sonra tövbe ve istiğfarda bulunur. İnsanlar arasında değer ölçüsü kabul edilen ilim ve amel gibi maddî manevî rütbelerin hepsini kendisi için yük sayarak kalbinden atar. Böylece kendi engin mülahazalarına göre cismen ve ruhen temizlenmiş olur. Arkasından dağa tırmanmaya başlar. Tırmanırken Şeyh Absüsselâm b. Meşîş tarafından karşılanır. Sonra ona intisap eder ve dağ başındaki mağarada şeyhinin yanında kalarak seyr u sülûka başlar. Bu sırada yaklaşık olarak yirmi altı yaş civarında bulunmaktadır.
İbn Meşîş, sağlam Kitap ve Sünnet bilgisiyle onu doyurup, velâyet ve kerâmet feyzinden sirâyet ettirerek tasavvufî yönden yetişmesini sağlamıştır. Şeyhinin yanından ayrıldıktan sonra da irşada başlamıştır. İmam Şâzilî’nin irşad faaliyetlerinin ana unsurlarını umuma açık yaptığı vaazlar, müderrislik hizmetleri (talebe yetiştirmesi) ve hususî tasavvuf ve tarikat dersleri teşkil etmiştir.
Ebu’l-Hasan Şâzilî’nin tasavvufî şahsiyetini ortaya koyan unsurlardan birisi, onun dua ve zikir konusundaki hassasiyetidir. Çünkü İmam Şâzilî çok dua eder, gecenin ilerleyen vakitlerine kadar evrâd ve ezkâr ile meşgul olurdu. Vefat ettiği gece bile bu âdetini terk etmemişti. Evet, onun tasavvufî hayâtında dua ve zikrin önemi büyüktür. Günün değişik vakitleri için tahsîs edilmiş duaları vardı. Evrâd, ezkâr ve dualarının büyük bir bölümünü kendisi tertîb etmiştir. Özel durumlar için tertîp edilmiş müstakil dua ve zikirleri de mevcuttur. Kaynaklarda, Şâzilî’nin hizb adı altında veya başka unvan ile ismi belli otuz dokuz, ismi konmamış da elliden fazla duası vardır. Hepsinin toplamı yüz civarındadır. El-Kulûbü’d-Dâria’da bunların pek çoğu yer almıştır.
Ebu’l-Hasan Şâzilî, sadece kendi tertîb ettiği hizipleri okumakla yetinmemiş, aynı zamanda kendisinden önce yaşamış sûfîlerden, ashâbdan ve Peygamber Efendimiz (asm)’den nakledilen dualara da büyük önem vermiştir. İmam Şâzilî’nin bu şekilde okuduğu duâlardan başlıcaları Cevşen-i Kebîr, Hazreti Ali (radiyallahü anh)’ın duaları ve İmam Gazzâlî’nin hizibleridir.
İmam Şâzilî Hazretlerinin en önemli hizbi Hizbü’l-Kebîr’dir. Hazreti Şâzilî’nin sağlığında sadece “hizb” diye bilinen bu duası onun en önemli hizbi olduğu için daha sonraları “el-Hizbü’l-Kebîr” diye anılır olmuş ve öylece şöhret bulmuştur. El-Hizbü’l-kebîr, Hazreti Şâzilî’nin, “Kim bizim hizbimizi okursa, bize olan lütuflar ona da olur.” dediği hizbidir. Ayrıca İmam Şâzilî Hazretleri bu hizbinin önemini anlatmak için, “Allah ve Rasûlünün izni olmadan ondan bir harf bile yazılmadı. Bunda yazdıklarımın hepsini Allah ve Rasûlüne arzederek yazdım.” buyurmuştur. El-Hizbü’l-Kebîr, bazılarına göre sabah namazından sonra, bazılarına göre ise ikindi namazından sonra dünya kelam ve meşgalesinden hâlî olarak okunan/okunması gereken bir virddir.
İmam Şâzilî’nin tertîb ettiği Hizbü’l-Kebîr’in terkîbinde daha çok Kur’ân-ı Kerîm’den seçilmiş âyetler kullanılmıştır. Âyetler arasındaki irtibat, sünnetten seçilmiş hadis ve duaların yanı sıra, Şâzilî’nin kendisine ait dua cümleleriyle sağlanmıştır. Bu tesbitler bize, Hizbü’l-kebîr’in câmî bir özelliğe sâhip olduğunu göstermektedir. Bu sebeple Hizbü’l-Kebîr’in birçok şerhi yapılmıştır.
Ebu’l-Hasan Şâzilî’nin hizblerinden birisi de “Hizbü’l-Hamd”dır. Bu hizbe “Hizbü’n-Nûr” da denilmiştir. Umumiyetle yatsı namazından sonra okunagelmiş bir virddir. Murâd edilen her türlü maddî ve manevî iyiliklerden faydalanmak ve ma’rifeti celb etmek niyetiyle okunur.
Özetle ifade edecek olursak, kâmil bir mürşid olan Ebu’l-Hasan Şâzilî, bedenen insanların arasından ayrılmış olsa bile hizmetleri ve ma’neviyâtıyla ölümsüzleşmiştir. Fânî ömrünü bâkileştirip dünyadaki hizmetlerini âhiret yurduna taşıyanlardan olmuştur. Daha sonraları bu büyük zâtın etrafında hâlelenen insanların Allah’a ulaşma yol ve sistemleri diyebileceğimiz Şâziliyye Tarîkatı da belli başlı büyük bir kaç tarîkat içerisinde yer almıştır. Şâziliyye’nin usûlü, tarihçesi ve kolları ile ilgili dünyanın değişik yerlerinde hazırlanan kaynaklara göre Afrika başta, Anadolu da dahil olmak üzere çok geniş bir alana yayılan tarîkatın daha sonraki dönemlerde yüze yakın kolu oluşmuştur. Bu kollar vasıtasıyla ve tabîî Allah’ın izni ve inayetiyle belki milyonlarca insanın hidayetine ve marifetinin ziyadeleşmesine vesile olunmuştur.
(Mustafa Yılmaz. Geniş bilgi için bk. Dr. Mustafa Sâlim Güven, Ebul’l-Hasan Şâzilî ve Şâziliyye).
El-Kulûbü’d-Dâriâ (Yanık Kalbler)
Mecmûatü’l-Ahzâb, son devrin Osmanlı âlimlerinden A. Ziyâeddin Gümüşhanevî Hazretleri tarafından derlenmiş üç ciltlik bir dua mecmûasıdır. 1813 tarihinde Gümüşhane’nin Emirler köyünde doğmuş olan A. Ziyâeddin Hazretleri, devrin meşhur âlimlerinden ders alarak dersiâmlığa kadar yükselmiştir.
Zâhirî ilimlerin yanında bâtınî ilimlerden de icâzet almıştır. Kendisi bilhassa hadis ve tasavvuf ilimlerine vukufu ile temâyüz etmiştir. 1393 Harbi’ne (Osmanlı-Rus Savaşı) de iştirak ederek erlerin ve subayların mâneviyat ve cesaretlerini kuvvetlendirmiştir. Mısır’da üç seneyi aşkın ikamet ederek Nâsıriyye ve Câmiü’l-Ezher medreselerinde kendi hadis kitabını (Râmüzü’l-Ehâdis) okutmuş ve pek çok kimseye icazet vermiştir.
Gümüşhânevî Hazretleri, kendi döneminde İstanbul’da Nakşiliğin Hâlidiyye kolunun yegâne mercii ve pîri idi. 1893 senesinde ömrünü tamamlayarak Allah’a yürümüştür. Türbesi Süleymaniye Câmii haziresinde bulunmaktadır. Allah, onun feyzinden mahrum etmesin.
Gümüşhanevî Hazretleri, Mecmûatü’l-Ahzab’da, İslâm büyüklerinden pek çoğunun dualarını, münacatlarını, evrad ve ezkârlarını toplamıştır. Bu mübarek mecmuada ve bilhassa el-Kulûbü’d-Dâria’da Hz. Ali’nin (ra) evradları, Gavs-ı Azam Abdülkadir Geylanî’nin (ks) hizip ve münacatları, Muhyiddin-i İbn-i Arabî’nin (ks) evradları, İmam-ı Gazali’nin (ks) duaları, İmam-ı Şâzelî’nin hizib ve duaları, Ahmed el-Bedevî’nin (ks) vird ve duaları, Şah-ı Nakşibendî’nin (ks) Evrad-ı Kudsiye’si, Şeyh Ahmed er-Rufâî Hazretleri’nin (ks) vird ve Hizb-i İhlası, Abdulgani en-Nablusî’nin virdi ve salavât-ı şerifesi, Cafer-i Sadık Hazretleri’nin duaları, İmam-ı Nevevî’nin hizipleri, Maruf el-Kerhî’nin vird ve duaları, İbrahim İbn Edhem’in dua ve münacatı, Hasan el-Basrî Hazretleri’nin Haftalık İstiğfar Hizbi, Hz. Üsame’nin (ra) Haftalık Virdi, Üveys el-Karanî’nin virdi ve münâcâtı, Enes İbn Mâlik’in virdi, İmam Şâfii’nin Virdü’l-İstiğâse’si, Fahreddin Râzi’nin Haftalık Virdi, Râbiatü’l-Adeviyye’nin Münacât-ı Seheriyye’si, Bâyezîd el-Bestamî’nin es-Salâtü’l-Vasfiye’si, Hacı Bayram Veli’nin duası, haftalık vird ve hizibleri, Efendimiz’e (sas) salât ve selamlar, Esma-i Hüsnâ ve İsm-i Azam duaları, peygamberlerin, sahabelerin ve bazı büyük zâtların duaları ve daha başka dualar da mevcuttur.
Mecmûatü’l-Ahzâb takriben iki bin sayfalık bir eserdir ve Gümüşhanevî Hazretleri, eserini talebeleriyle beraber dikkat ve itina ile hazırlamıştır. Bediüzzaman Hazretleri takriben üç Kur’an-ı Kerim büyüklüğündeki bu mübarek eseri her on beş günde bir hatmetmiştir.
İspanyolca, Fransızca, Almanca, İngilizce ve Arapça olarak beş dil bilen Fransa ve Fas’ta iki doktora yapmış Prof. Dr. Taha Abdurrahman Hoca, Risale-i Nurları okuyup inceledikten sonra çok hayran kalıp İhsan Kasım Bey’e, “Bu fikirlerin arkasında mutlaka bir evrad olması lâzım… Evrad, çok özet görünür… Ancak her bir kelimeye kodlanmış birçok mana vardır.” deyince de İhsan Kasım Bey ona, “Üstad Hazretleri, on beş günde üç ciltlik Mecmûatü’l-Ahzab’ı okuyordu…” diye cevap vermiştir.
Çok yönleriyle Üstad Bediüzzaman’a benzeyen ve otuz beş kilo ağırlığı ile beden insanı olmaktan çok ruh insanı olan Gümüşhanevî Hazretleri’nin bu bereketli “Mecmûatü’l-Ahzâb” isimli üç ciltlik dua külliyatından, bazı tekrarlar çıkarılarak özet hale getirilmiş ve “El-Kulûbü’d-Dâria” ismi verilmiştir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Hizbü'l-Bahr duası kime aittir?
- Miraçta Hz. Musa ile İmam Gazali’nin ruhaniyetlerinin görüştükleri doğru mudur?
- Selefiler hakkında bilgi verir misiniz?
- Doğuda bir Müslümanın ayağına diken batsa, batıdaki hissetmeli mi?
- Gençleri terörden kurtarmak için maneviyatlarını güçlendirmeliyiz
- Cinler ve şeytanlar insanlara zarar verebilir mi?
- Müçtehitlerin tabakaları nelerdir?
- Eş`ariyye Mezhebi:
- Hizbü’t-Tahrir hakkında bilgi verir misiniz?
- Ehli Sünnet ekolun görüşleri mutlak doğru görüşler mi?