İlk insandan beri değişime uğradık mı?

Tarih: 03.03.2016 - 00:38 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Birçok konuda 20'lik dişler gibi birçok hususun evrime delil olarak sunulduğuna şahit oluyoruz ve bütün kitaplarda neredeyse sürekli bir evrimsel süreçten bahsediyorlar.
- Bu insanların maksatları neler ve bu konulardaki hakikatler nelerdir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Burada esas verilmek istenen, bir yaratıcının devreden çıkarılarak her şeyin tabiat ve tesadüfün eseri olduğunu zihinlerde yerleştirmektir. Bunun için evrimi bu dinsizlik ideolojilerine alet yapıyorlar. Bu konuda da evrimi farklı manalarda kullanarak kavram kargaşasını meydana getiriyorlar. Neticede evrimden kimin neyi kastettiği anlaşılmaz hale geliyor. Ondan sonra doğrunun yanında yanlış fikirlerini de veriyorlar.

Önce evrimden neyin anlaşılması gerektiğini kısaca verelim.

Evrimi nasıl anlamalıyız?

Evrim kelimesi; başkalaşma, farklılaşma, kademeli olarak gelişme ve değişme ve ilerleme gibi aralarında değişik farklar bulunan pek çok kelime, tâbir ve deyim yerine kullanılmaktadır.

Evrimin yerine kullanılan tâbirler: 

Tekâmül, istihale, tatavvur, tahavvül, tebdil, tebeddül, tağyir, tegayyür, terakki, sudur, zuhur, tecdid, ontojeni, filojeni ve evolüsyondur.

Tekamül:

Şayet  “EVRİM” terimiyle “TEKÂMÜL” manası, yani kademeli değişim ifade ediliyorsa, bu manadaki evrim, teori değil, bir kanundur. Meselâ bir elma çekirdeğinin; filiz, fidan ve meyveli ağaç hâline gelişi kademeli değişimin bir ifadesidir. Aynı şekilde; bir insan embriyosunun; zigottan itibaren gelişerek, çok hücreli embriyo, bebek, çocuk, genç ve yetişkin insan safhaları da kademeli gelişmenin bir başka örneğidir. Bu manada bütün canlılar her an değişme, başkalaşma ve farklılaşma kanunlarına tâbidirler. 

Tahavvülat:

Şayet evrim teriminden TAHAVVÜLAT, yani hal değiştirme kastediliyorsa, o da teori değil bir kanundur. Elementlerin hal değiştirmesi, TAHAVVÜLAT-I ZERRAT olarak ifade edilir.

Kısaca ifade edersek, atom ve moleküllerin, bir halden bir başka hale geçerek, yani hal değiştirerek canlıların bünyesinde yer almaları, bir takım biyoloji ve fizik kanunları çerçevesinde olmaktadır. Dolayısıyla elementlerin bu şekilde hal değiştirmesi, teori değil kanundur.

İnsan yaklaşık yüz trilyon hücreden meydana gelmiştir. Her bir hücrede bir saniyede üç bin değişik reaksiyon olmaktadır. Bir saniye sonraki insan, madde cihetiyle bir saniye önceki insan değildir. Bünyesinde pek çok element değişim ve başkalaşıma uğramıştır. Bütün canlı varlıklar her an değişim içerisindedir. Bu ve benzeri bütün değişim ve başkalaşımlar EVRİM olarak ifade ediliyor. Bu manadaki bütün değişim ve başkalaşımlar teori değil bir kanundur.

Evrim tartışmasının altında yatan nedir?

Burada, bir yaratıcının kabulü veya reddi vardır. Meselâ elinizde bir gözlük var. Bunun hangi maddelerden yapıldığını, ne iş gördüğünü en ince ayrıntılarına kadar inceliyorsunuz. Böyle bir durumda herkes gözlüğün bir ustanın eseri olduğunda hemfikirdir.

Gözlük yerine canlıların gözü dikkate alınınca, o da en ince yapısına kadar inceleniyor, ne işe yaradığı ve nasıl çalıştığı ortaya konulmaya çalışılıyor. Buraya kadar evrimcilerle yaratılışçılar arasında problem yoktur. Bu gözün ustasının kim olduğuna sıra gelince, tartışma başlıyor. Yaratılışı savunanlar, eldeki gözlüğün; ilim, irade ve kudret sahibi bir ustanın eseri olduğu gibi, ondan daha mükemmel olan bu gözün de ilim, irade ve kudret sahibi bir ustanın eseri olduğunu kabul ederler.  

Ateist evrimciler ise, gözlüğün ustasını kabul ettikleri halde, gözün tesadüfen ortaya çıktığını ve bir ustasının bulunmadığını belirtiyorlar ve böyle bir iddianın bilimsel bir yaklaşım tarzı olduğunu ileri sürüyorlar. Maddeyi ilahlaştıran pozitivist inanç savunucuları, böylece evrim teorisini, bilimsel platformundan çıkararak ideolojilerine âlet ediyorlar.

Sonuç olarak;

Evrim teorisi, bilimsel platformundan çıkarılarak “Ulûhiyet” fikrini yıkmaya ve inkâr etmeye, kâinattaki etkili tek gücün “tesadüf, şuursuz sebepler ve tabiat” olduğunu ispat etmeye çalışan kasıtlı ve art niyetli davranışlara alet edilmektedir.

Özellikle insanın geçmişi hususunda dinî kaynakların detaylı bilgiler vermesi, evrim teorilerinin de insanın evveliyatını maymun veya daha aşağı yapılı bir hayvana bağlamaları, tenkit ve itirazları bu konu üzerinde yoğunlaştırmıştır.

Evrimin tasarlanmamış bulunduğunu ve insanın da tesadüf eseri ortaya çıktığını savunan doktrin, deneye değil, ateizmi prensip edinen materyalist felsefeye dayanmaktadır.

Evrimin alternatifi görüşlere izin verilmeyişi ve evrim için ileri sürülen delillerin kritiğinin yapılmayışı, materyalist düşünceye bağlı pozitivist felsefe hâkimiyetinin devamını sağlamak içindir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun