"Hem evrime, hem de yaratılışa inanıyorum." denilebilir mi? Hz. Âdem devrindeki insanların fiziksel farklılığı, evrime delil olabilir mi?

Tarih: 22.05.2012 - 11:21 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Ben evrim teorisine inanmasam da bazı insanlar "hem evrime hem de Allah'a inanıyorum" diyorlar. "Evrimi de Allah yarattı." diyorlar, bu doğru olabilir mi?
- Hz. Âdem devrindeki insanların bedensel yapıları bugünkü insanlardan farklı değil miydi?
-O devirdeki insanların dişleri daha keskin, kasları daha iri, kolları öne eğik (evrimcilerin dediği gibi ilk insan) olamaz mı? Eğer öyle idiyse, bu evrime delil olabilir mi?
- O devirdeki insanlarla bizim devrimiz insanları arasında fark yok muydu (hem zihinsel hem de beden yapıları bakımından)?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Cevap 1:

Önce evrimden neyin kastedildiğinin iyi anlaşılması gerekir. Çünkü evrim çok değişik manalarda kullanılıyor

Evrim kelimesi; başkalaşma, farklılaşma, kademeli olarak gelişme ve değişme ve ilerleme gibi aralarında değişik farklar bulunan pek çok kelime, tâbir ve deyim yerine kullanılmaktadır. 

Evrim yerine kullanılan tâbir ve kelimelerden bazıları şunlardır: Tekâmül, istihale, tatavvur, tahavvül, tebdil, tebeddül, tağyir, tegayyür, terakki, sudur, zuhur, techid, ontojeni, filojeni ve evolüsyondur. Bu tâbirlerin her birisinin ifade ettiği mana, diğerlerinden farklıdır. Burada sadece tekâmül ile tahavvülün manalarını vereceğiz.

Tekâmül

Tekâmül, kemale erme, mükemmel hale gelme manasında kullanılır.

Şayet “Evrim” terimiyle “Tekâmül” manası, yani ferdin embriyodan itibaren olgun hale gelinceye kadarki kademeli değişimi ifade ediliyorsa, bu manadaki evrim, teori değil, bir kanundur. 

Meselâ bir elma çekirdeğinin; filiz, fidan ve meyveli ağaç hâline gelişi kademeli değişimin bir ifadesidir. 

Aynı şekilde; bir insan embriyosunun; zigottan itibaren gelişerek, çok hücreli embriyo, bebek, çocuk, genç ve yetişkin insan safhaları da kademeli gelişmenin bir başka örneğidir. 

Bu manada bütün canlılar her an değişme, başkalaşma ve farklılaşma kanunlarına tâbidirler.

Tahavvül

Tahavvül, hal değiştirme, bir halden bir başka hale geçme manasında kullanılmaktadır.

Şayet evrim teriminden tahavvül, yani hal değiştirme kastediliyorsa, o da teori değil bir kanundur. Elementlerin hal değiştirmesi, tahavvülat-ı zerrat olarak ifade edilir.

Kısaca ifade edersek, atom ve moleküllerin, bir halden bir başka hale geçerek, yani hal değiştirerek canlıların bünyesinde yer almaları, bir takım biyoloji ve fizik kanunları çerçevesinde olmaktadır. Dolayısıyla elementlerin bu şekilde hal değiştirmesi, teori değil kanundur. Mesela, hidrojen yanıcı, oksijen yakıcıdır. İkisi birleşince su meydana gelir ve artık bu elementlerin hali değişmiştir.

İnsan yaklaşık yüz trilyon hücreden meydana gelmiştir. Her bir hücrede bir saniyede üç bin değişik reaksiyon olmaktadır. Bir saniye sonraki insan, madde cihetiyle bir saniye önceki insan değildir. Bünyesinde pek çok element değişim ve başkalaşıma uğramıştır. 

Bütün canlı varlıklar her an değişim içerisindedir. Bu ve benzeri bütün değişim ve başkalaşımlar "evrim" olarak ifade ediliyor. Bu manadaki bütün değişim ve başkalaşımlar teori değil birer kanundur. 

Bütün bu değişiklikler Allah’ın sonsuz ilim, irade ve kudretiyle olmaktadır. Zaten bunun, akıl ve mantık çerçevesinde başka türlü izahı da mümkün değildir. 

Burada esas tartışmaya sebep olan, evrimin evolüsyon manasında kullanımıdır.

Evolüsyon manasında kullanılan evrimde, bir yaratıcı devreden çıkarılır ve bütün canlıların silsile halinde ve birbirinden tesadüfen meydana geldiği ileri sürülür. Böyle bir iddianın hiçbir bilimsel değeri yoktur ve tamamen ateist ideolojiye bağlı pozitivist felsefenin ürünüdür.

Kâinatta hiçbir şey kararında değildir. Her an değişmektedir. Bütün bu değişiklikler, farklılaşma ve başkalaşımlar Allah’ın eseridir. 

Gerek insanın ve gerekse diğer canlıların yaratılışıyla ilgili olarak, bilimin, ya da felsefenin ortaya koyduğu değer hükümleri, yapılan araştırma ve yorumlara bağlı olarak zaman içerisinde değişmektedir. Biz bütün bu değer hükümlerine bilgi adını veriyoruz. 

Bu bilgilerin bir kısmı, ya da tamamı, Kur’an’ın yaratılış hakkındaki bildirdikleriyle bire bir örtüşebilir de, örtüşmeyebilir de. Bilimin ortaya koyduğu değer hükümleri hakkında bilgi sahibi oluruz. Yani, onlardan, kendi imkân ve kapasitemize göre, bizi ilgilendirenleri bir dereceye kadar biliriz. Fakat Allah’ın bildirdiklerine inanırız.

Yaratılış konusunda bir meseleyi, teorilerin veya bilimsel çalışmaların ortaya koyduğu şekilde bilmek, insanı sadece malûmattar, yani bilgi sahibi yapar. İnanmak ise, tamamen ayrı konudur. 

Siz Hıristiyan dinini bilmekle Hıristiyan olmadığınız gibi, evrim hakkında bir takım felsefî düşünce ve görüşleri bilmeniz, sizi dinden çıkarmaz. Ancak, o bilgilerin doğru olduğuna inanırsanız, o zaman o bilgilerin Kur’an’ın bildirdikleriyle çatışmaması gerekir.

Cevap 2:

Geçmişteki insanların kas ve vücut yapılarında irilik, zindelik ve canlılığın bulunduğu, ömürlerinin de şimdikilere göre daha uzun olduğu anlaşılıyor. Ama bu durum onları insan yapısının dışına çıkarmaz. İlk insan Hz. Âdem aynı zamanda ilk peygamberdir ve her yönüyle günümüz insanına benzemektedir. Onun genetik yapısında günümüzdeki bütün renk ve ırk karakterleri bulunduğu gibi, şimdi her bir ferdin genetik yapısı, onun genetik yapısının bir kombinasyonundan ibarettir.

Evolüsyon manasında, yani insanın daha aşağı yapılı canlılardan tesadüfen meydana geldiği felsefî görüşünü savunan evrimcilerin evrim görüşüyle bunun bir ilgisi yoktur. 

Ancak, Allah’ın sonsuz ilim, irade ve kudretiyle insanda şimdi her an görülen değişiklik ve farklılaşma manasında evrim teori değil bir kanundur. 

Böyle bir değişiklik için Hz. Âdem’e kadar gitmeye gerek yoktur. Bir saniyede insanın her bir hücresinde üç bin değişik reaksiyon meydana geldiği hesabına göre, insanda ortalama yüz trilyon hücrenin varlığı dikkate alınırsa, bir saniyede insanda meydana gelen değişikliğin büyüklüğü anlaşılır. Bu değişikliğe evrim derseniz, bu da teori değil, Allah’ın sonsuz ilim, irade ve kudretiyle teşekkül eden bir kanundur.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun