İbrahim 4 ile müfessirlerin Rum 27 hakkındaki görüşü çelişmiyor mu?
- İbrahim suresi 4. ayet ile müfessirlerin Rum suresi 27. ayet hakkındaki görüşü çelişmiyor mu?
- Bir hocama “ehven” ifadesinin “çok kolay” anlamına gelip gelmediğini sormuştum. Bu anlama geldiğini, lakin bu anlamda pek kullanılmadığını ve bu anlam için kullanılmasının pek de uygun olmadığını söylemişti.
- Buna göre Kuran’ın halkın diliyle indiği belirtilen İbrahim 4 ile Razi ve Şevkani’nin Rum 27 hakkındaki görüşü çelişmiyor mu?
Değerli kardeşimiz,
Hayır, ilgili açıklamaların ayet ile bir çelişkisi yoktur.
İbrahim suresi 4. ayette, her peygambere kendi diliyle vahyin geldiği açıklanmaktadır. Hikmetin gereği de budur.
Rum suresi 27. ayette ise, yeniden dirilişin daha kolay olduğu açıklanmaktadır. Zira Kur'an, insanların anlaması için indirilmiştir. Şu halde onların anlayacakları şekilde örnekler ve misaller verilmesi hikmetin gereğidir.
Her iki ayetin sonunda “Hakim” isminin geçmesi de bunu gösterir.
Demek ki, bir çelişki olmadığı gibi nice hikmetlerle doludur.
İlgili ayetler ve mealleri şöyledir:
İbrahim, 14/4:
وَمَٓا اَرْسَلْنَا مِنْ رَسُولٍ اِلَّا بِلِسَانِ قَوْمِه۪ لِيُبَيِّنَ لَهُمْۜ فَيُضِلُّ اللّٰهُ مَن ْيَشَٓاءُ وَيَهْد۪ي مَنْ يَشَٓاءُۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ
Biz her peygamberi, ancak kendi kavminin diliyle gönderdik ki, onlara (Allah'ın emirlerini) iyice açıklasın. Allah, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Rum, 30/27:
وَهُوَ الَّذ۪ي يَبْدَؤُا الْخَلْقَ ثُمَّ يُع۪يدُهُ وَهُوَ اَهْوَنُ عَلَيْهِۜ وَلَهُ الْمَثَلُ الْاَعْلٰى فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۚ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ۟
O, başlangıçta yaratmayı yapan, sonra onu tekrarlayacak olandır. Bu, O'na göre (ilk yaratmadan) daha kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce ve eşsiz sıfatlar O'nundur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Allah için zorluk ya da kolaylık söz konusu değildir. Buradaki ifade, insan mantığına göre bir şeyi yoktan ortaya çıkarmanın, onu tekrarlamaktan daha zor oluşunu yansıtmaktadır.
Bu ayet ifade ediyor ki, size göre ikinci defa yapmak ilk defa yapmaktan daha kolaydır. Çünkü bir şeyi ilk defa yapan zorlanır, tekrar yapınca kolay gelir. Yani bu ifade insanların kısa akıllarının anlaması içindir. Çünkü Cenab-ı Hak için ilk defa yapmak da ikinci defa yapmak da icat etmek de yok etmek de birdir. O'nun eşi, benzeri yoktur.
Dolayısıyla, "Bu O'na daha kolaydır." ifadesi bir darb-ı mesel gibidir...
Nitekim bu ayetin devamı olan وَلَهُ الْمَثَلُ الْاَعْلٰى فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۚ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ۟ ifadesi de bu kanaati desteklemektedir.
Müfessir Razî, bir şeyi ikinci kez yapmanın insanlara nispetle daha kolay olduğunu şu misalle izah eder:
Çeşitli taşları yontup onları yan yana dizen bir kimse, herhangi bir şey onları dağıttığında şöyle der: Benim için bu defa onları yan yana dizmek daha da kolaydır. Çünkü taşlar yontulmuştur. Onlardaki bir tek alamet yan yana yerleştirilmeleri için yeterlidir.
İşte, "Bu O'na daha kolaydır.", "Bu Allah için kolaydır." (Ankebût, 29/19) ayetleri, yeniden diriliş hakkında, böyle bir manayı ifade etmektedir.
Cenab-ı Hak, yeniden yaratılışı akıllarına sığdıramayan insanlara kendisinin mahlukat gibi olmadığını, başka varlıklarla kıyaslanılmaması gerektiğini ima ederek şöyle diyor:
"İlk yaratmada yorulduk mu!? Bilakis onlar yeniden yaratma hakkında bir bocalama içindeler." (Kaf, 50/15)
Yani, "ilk defa yaratmaktan aciz mi kaldık ki, ikinci yaratılış olan yeniden diriltmeden de aciz kalalım!?"
Başka ayetlerde de semavat ve arzın yaratılmasından bahsettikten sonra bir defasında, "bize hiçbir yorgunluk dokunmadı" (Kâf, 50/38), bir defasında da, "onları yaratmakla yorulmadı" (Ahkaf, 46/33) buyurarak başkaları gibi olmadığını, kudretine hiç bir halel ve noksanlığın ârız olmadığını ifade etmiş, bir şeyi yaratmak için sadece “kün” yani “ol” demesi yeterli olan, semavat ve arzı altı günde yaratan bir Zata, insanları tekrar iade etmenin de ağır gelmeyeceğini bildirmiştir.
Görüldüğü gibi bütün bu ayetlerde insanları yeniden yaratmanın Allah için çok kolay olduğu en güzel misallerle izah edilmiştir.
Aşağıda Razi ve Şevkani’nin bu ayete dair açıklamaları sunulmuş olup, bu açıklamalarla, İbrahim suresinin 4. ayeti hakkında herhangi bir çelişki olmadığı açıktır.
Razi:
فقال تعالى: { وَهُوَ ٱلَّذِى يَبْدَأُ ٱلْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ وَهُوَ أَهْوَنُ عَلَيْهِ } أي في نظركم الإعادة أهون من الإبداء لأن من يفعل فعلاً أولاً يصعب عليه، ثم إذا فعل بعد ذلك مثله يكون أهون، وقيل المراد هو هين عليه كما قيل في قول القائل الله أكبر أي كبير، وقيل المراد هو أهون عليه أي الإعادة أهون على الخالق من الإبداء لأن في البدء يكون علقة ثم مضغة ثم لحماً ثم عظماً ثم يخلق بشراً ثم يخرج طفلاً يترعرع إلى غير ذلك فيصعب عليه ذلك كله، وأما في الإعادة فيخرج بشراً سوياً بكن فيكون أهون عليه، والوجه الأول أصح وعليه نتكلم فنقول هو أهون يحتمل أن يكون ذلك لأن في البدء خلق الأجزاء وتأليفها والإعادة تأليف ولا شك أن الأمر الواحد أهون من أمرين ولا يلزم من هذا أن يكون غيره فيه صعوبة، ولنبين هذا فنقول الهين هو ما لا يتعب فيه الفاعل، والأهون ما لا يتعب فيه الفاعل بالطريق الأولى، فإذا قال قائل إن الرجل القوي لا يتعب من نقل شعيرة من موضع إلى موضع وسلم السامع له ذلك، فإذا قال فكونه لا يتعب من نقل خردلة يكون ذلك كلاماً معقولاً مبقي على حقيقته. ثم قال تعالى: { وَلَهُ ٱلْمَثَلُ ٱلأَعْلَىٰ فِى ٱلسَّمَـٰوَاتِ وَٱلأَرْضَ وَهُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلْحَكِيمُ } أي قولنا هو أهون عليه يفهم منه أمران أحدهما: هو ما يكون في الآخر تعب كما يقال إن نقل الخفيف أهون من نقل الثقيل والآخر: هو ما ذكرنا من الأولوية من غير لزوم تعب في الآخر فقوله: { وَلَهُ ٱلْمَثَلُ ٱلأَعْلَىٰ } إشارة إلى أن كونه أهون بالمعنى الثاني لا يفهم منه الأول وههنا فائدة ذكرها صاحب «الكشاف» وهي أن الله تعالى قال في موضع آخر:{ هُوَ عَلَىَّ هَيّنٌ } [مريم: 21] وقال ههنا: { وهُوَ أَهْوَنُ عَلَيْهِ } فقدم هناك كلمة على وأخرها هنا، وذلك لأن المعنى الذي قال هناك إنه هين هو خلق الولد من العجوز وأنه صعب على غيره وليس بهين إلا عليه فقال: { هُوَ عَلَىَّ هَيّنٌ } يعني لا على غيري، وأما ههنا المعنى الذي ذكر أنه أهون هو الإعادة والإعادة على كل مبدىء أهون فقال: وهو أهون عليه لا على سبيل الحصر، فالتقديم هناك كان للحصر، وقوله تعالى: { وَلَهُ ٱلْمَثَلُ ٱلأَعْلَىٰ فِى ٱلسَّمَـٰوَاتِ وَٱلأَرْضَ } على الوجه الأول وهو قولنا أهون عليه بالنسبة إليكم له معنى وعلى الوجه الذي ذكرناه له معنى أما على الوجه الأول فلما قال: { وَلَهُ ٱلْمَثَلُ ٱلأَعْلَىٰ } وكان ذلك مثلاً مضروباً لمن في الأرض من الناس فيفيد ذلك أن له المثل الأعلى من أمثلة الناس وهم أهل الأرض ولا يفيد أن له المثل الأعلى من أمثلة الملائكة فقال: { وَلَهُ ٱلْمَثَلُ ٱلأَعْلَىٰ فِى ٱلسَّمَـٰوَاتِ وَٱلأَرْضَ } يعني هذا مثل مضروب لكم { وَلَهُ ٱلْمَثَلُ ٱلأَعْلَىٰ } من هذا المثل ومن كل مثل يضرب في السموات، وأما على الوجه الثاني فمعناه أن له المثل الأعلى أي فعله وإن شبهه بفعلكم ومثله به، لكن ذاته ليس كمثله شيء فله المثل الأعلى وهو منقول عن ابن عباس رضي الله تعالى عنهما
وقيل المثل الأعلى أي الصفة العليا وهي لا إله إلا الله، وقوله تعالى: { وَهُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلْحَكِيمُ } أي كامل القدرة على الممكنات، شامل العلم بجميع الموجودات، فيعلم الأجزاء في الأمكنة ويقدر على جمعها وتأليفها
Şevkânî:
وأخرج ابن جرير وابن المنذر وابن أبي حاتم عن ابن عباس في قوله { وَهُوَ أَهْوَنُ عَلَيْهِ } قال أيسر. وأخرج ابن الأنباري عنه أيضاً في قوله { وَهُوَ أَهْوَنُ عَلَيْهِ } قال الإعادة أهون على المخلوق، لأنه يقول له يوم القيامة كن فيكون، وابتدأ الخلقة من نطفة، ثم من علقة، ثم من مضغة. وأخرج ابن جرير وابن المنذر وابن أبي حاتم عنه أيضاً في قوله { وَلَهُ ٱلْمَثَلُ ٱلأَعْلَىٰ } يقول ليس كمثله شيء
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Peçenin farz olma ihtimali çok kuvvetli değil mi?
- Zemahşeri, kadınların yüzlerini örtmesi konusunda ne diyor?
- Bazı ayetler, neden yanlış anlaşılacak şekilde buyrulmuş?
- Allah'ın kendisinden başkasının bilemediği haddi (sınırı) var mıdır?
- "Allah'ın emirlerine uymadığınız zaman, Allah size en kötü insanları, zalimleri musallat eder." diye bir hadis var mıdır?
- ولله المثل اﻷعلى (En yüce örnek Allah içindir.) ayeti ne demektir?
- Kabir başında Kur'an okumayla ilgili hadis var mı?
- "Alimlerin mürekkebi şehitlerin kanından değerlidir." rivayeti sahih midir?
- Süfyaniler Türkler ile savaşır, sözü hadis midir?
- Deccale uyacakların çoğunluğu kadınlardır, şeklindeki hadisin tercüme ve izahını yapar mısınız?