Hz. Muaviye’nin dişi deve hikayesi / kıssası gerçek mi?

Tarih: 24.11.2016 - 01:31 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Hz Ali (r.anh) taraftarı Kufeli Arap ile Hz Muaviye (r.anh) taraftarı Şamlı Arap arasında geçen dişi deve hikayesini/kıssasını bile sapkınca anlatarak haşa ve kella koskocaman ashabı/sahabe-i kiram'dan biri ve aynı zamanda Resulullah (s.a.v.) Efendimiz'in kayınbiraderi ve vahiy kâtibi olan Hz. Muaviye (r.anh) için sözde her dediğini zorla yaptıran güçlü ve zalim diktatör damgasını vurmuşlardır.
- Bu dişi deve kıssasının doğrusunu sünni kaynaklardan açıklayabilir misiniz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Soruya birkaç vecihle cevap verilebilir:

1. Böyle bir hikâye, hadis kitaplarında ve muteber İslam tarihi kaynaklarında yer almamaktadır.

2. Bu uydurma hikâyeye göre Kufeli bir Hz. Ali taraftarı Şam'a gelmiş, Şamlı biri "Bu senin bindiğin dişi deve bana aittir." diye deveye sahip çıkmıştır. Halbuki deve dişi değil erkek olduğu halde "Deve benimdir." diye iddiaya eden Şamlı onun dişi olduğunu söylüyormuş. Durum Hz. Muaviye'ye intikal edince o da Kufeli'ye "Görülüyor ki, deve dişi değil erkektir ve senindir." demiş. Ardından da ona demiş ki: "Devenin durumu budur ama, sen Kûfe'ye git ve Ali'ye şöyle söyle: 'Muaviye'nin yanında erkek deve ile dişi deveyi birbirinden ayıramayan ve ona bağlı on binlerce adam var.'" 

3. Hikâye uydurma olunca, ona kaynaklardan hareketle bir izah getirilmesi de söz konusu olmaz.

Bu hikâyenin durumu, sahabeler ve Hz. Ali hakkında uydurulan hadislere ve olaylara benzer. Hakkında en çok hadis ve olay uydurulan sahabelerden biri de Hz. Ali'dir. Hadisçilere müracaat edilse bu husus iyice anlaşılır.

4. Hz. Ali ile ilgili uydurma başka hikâyelere de rastlanır:

- Mesela bunlardan birisi Hz. Ali'nin Afganistan'a geldiği ve orada vefat ettiğidir. Hatta buna göre Hz. Ali, Afganistan'da ölmüş ve Mezar-ı Şerif'te defnedilmiştir. Şu an orada mezarı, türbesi  de vardır ve ziyaret edilmektedir. 

- Mesela bu tür hikâyeler, destanlarda ve cenknâmelerde yer alır. Cenknâmeler göre; Hz. Ali bir kılıç darbesiyle onlarca adamı öldürebilir.

Yine efsane ve destanlara ve Saltukname'ye göre; 

- Hz. Ali Türkistan'ın fatihi ve orada İslam'ın yayıcısıdır. O Türk Alplerinin piridir. Kırgız destanlarında bir Kırgız kahramanıdır: Altmış batman zırh taşır, bir oturuşta beş koyun yer ve taslarca kımız içer. Boz kısraklar kurban eder.

Hz. Ali'nin de yer aldığı Bedir savaşında 92 Türk Alpi Bedir'e yardıma gelmiş ve sahabelerle birlikte kâfirlere karşı savaşmıştır. Hz. Peygamber onlara Türkçe olarak "savaşın" emri vermiş, Hz. Ali'nin onlarla ilgilenmesini söylemiş, hem onları kendisine hediye etmesini istemiştir. (Geniş bilgi bk. Seyfeddin Erşahin, "SCCB'de İslamî İnancın Korunmasında Hz. Ali Kültürünün Rolü", Hayatı, Kişiliği ve Düşünceleriyle Hz. Ali, Bursa Müftülüğü, Bursa, 2004, s. 262- 264; Sarıcık, Murat, Ehl-i Beyt'i Sevmek, Nesil Yayınları, İstanbul 20010, s. 75)

Bu tür uydurma olaylar, Ebu Müslim, Battal Gazi ve Hz. Ali Destanı gibi eserlerde yer alır.

- Yine Hz. Ali ile ilgili olan "Kan Kalesi, Berber Kalesi ve Mağribde Ejderha ile Savaş" hikâyeleri uydurma olaylardır.

5. Bu tür uydurma hikâyelerin teşekkülünde, Hz. Ali sevgisi ve onun nizalı olduğu ve düşmanı kabul edilen tarafa, kişilere ve varlıklara düşmanlık önemli bir sebeptir.

6. Diğer yandan hikâye demek, olan ve olması mümkün olan olayları anlatmak veya yazıya dökmektir. Yani olmadığı halde olması mümkün olan hikâyeler ve romanlar, tiyatrolar ve filim senaryoları da uydurulabilmektedir. Bunların örnekleri çoktur.

Hem her mümkün olan şey vaki değildir. Bu sebeple sahabeler, Hz. Ali veya Hz. Muaviye ile ilgili anlatılan ve aktarılan her şey hakikat değildir. Hz. Muaviye ilgili dişi deve hikâyesi de bunlardan biridir.

7. Hz. Muaviye ile ilgili olan dişi deve hikâyesi, uydurma olmakla birlikte, iyi de uydurulmamıştır:

- Mesela, bu hikâyede Kûfe'den devesiyle Şam'a gelen kişinin kimliği belli değildir. Oysa bu hadise sahih / gerçek olsaydı ve adamın başından gerçekten geçseydi, büyük ihtimalle kimliği belli olur, kitaplarda hüviyeti açıklanır, sonra Hz. Ali ile buluşup Hz. Muaviye'nin dediklerini ona aktarıp aktarmadığı ve Hz. Ali'nin bu haber karşısında söyledikleri de söz konusu olurdu. 

- Hem binlerce, on bin veya daha fazla Hz. Muaviye taraftarı Şamlının, erkek deve ile dişi deveyi birbirinden ayırt edememesi gülünecek bir iddiadır, hiç makul ve inandırıcı değildir. Her şeyden önce; her insan erkek veya dişidir, erkeğin ve dişinin ne olduğunu kendisinden hareketle bilir, buna kıyasla dişilik veya erkeklik organı taşıyan canlıların erkek veya dişi olduğunu da bilir. Bu ince araştırmalar da gerektirmez. 

Erkek veya dişi devede, erkeklik veya dişilik organı açıkça görülür ve ortadadır. Deve bir sinek veya böcek kadar küçük değildir ki, büyüteçle bakılamadığı için bu konuda anlaşmazlık çıksın.

- Bir erkek deveyi dişi diye iddia etmek, olsa olsa yersiz inattan, gururdan veya hakkı kabul etmeme kibrinden olabilir. Bu da iddia edenin aleyhinedir.

 - Diğer taraftan Hz. Muaviye'nin bu tür ahmak ve akılsız adamlarla; Hz. Ali'nin karşısına çıkması ve onun ordusuna karşı savaşıp galip olması nasıl düşünülebilir? 

Savaş hakikatte akılla, uyanık, iyi talimli askerle düşmandan üstünlükle ve iyi strateji ile kazanılır. Ahmaklar ve deliler, akıllılara karşı savaşamazlar ve savaşsalar da galip olamazlar. 

Oysa Sıffin savaşında yaman bir harp hilesi ile Hz. Muaviye tarafı, aleyhlerine dönen savaşı durdurmuş, Hz. Ali ordusunda ihtilaf çıkartmış, Şamlıların yenilmesini önlemiş, işi hakemlere havaleye sebep olmuş ve Emevi hilafetinin önünü açmıştır. 

8. Yaptığımız araştırmaya göre; Hz. Muaviye ve dişi deve hikâyesi, farklı sitelerde belki yüzden fazla sitede yer almaktadır. Gördük ki, hiçbiri bu hikâyenin kaynağından söz etmediği ve bu hususa kafa yormadığı gibi, hikâyenin inandırıcılığı ve makuliyeti üzerinde de durmamaktadır.

- Hikâye gerçekse kaynağı nedir?
- Hangi muteber hadis veya tarih kaynağında yer alır?

Durum bu ise de insanlar genelde hikâyeleri sever ve sorgulamadan anlatır ve aktarırlar.

9. Bu nevi veya başka türlü hikâyelere, akıl ve izanla ve araştırarak bakmak, sorgulamak, o konunun uzmanlarından yardım alarak hakikat ve uydurma oluşlarına karar vermek gerekir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun