Hz. Ebu Bekir: "Cehennemde vücudum büyüsün tâ ehli imana yer kalmasın." demiştir. Bu söz doğru mudur; nasıl anlamalıyız?

Tarih: 28.02.2007 - 10:12 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu söz Hz. Ebu Bekir (ra)'e isnad edilmektedir. Hz. Ebu Bekir (ra):

"Cehennemde vücudum büyüsün tâ ehli imana yer kalmasın." (bk. Şemseddin Sivasi, Cihar-ı Yar-ı Güzin, s. 25)

Bu sözü teyid eden, yani Hazreti Ebu Bekir (ra)'in sıddıkiyetinin azami sadakat örneği olan sözünün hakikatini teyid eden bazı hadisi şerifler vardır:

"Ümmetime karşı en merhametli Ebu Bekirdir."

"Eğer Ebu Bekir'in imanı alemlerin imanıyla müvazene edilse yine de Ebu Bekir'in imanı racih gelecektir." (bk. el Fethur-Rabbani, Şerhu Müsnedi Ahmed, 1/52, Müsnedi Ahmed 3/186,281, Müsnedi Ebu Davud - Tayalisi hadis no: 2096)

Bu sözde -haşa- isyan değil, aksine imanın verdiği kemalat vardır. Nitekim birçok İslam büyüğünün bu anlamda sözleri vardır. Bediüzzaman Hazretleri de, "Milletimin imanını selamette görürsem cehennem alevlerinde yanmaya razıyım." (Tarihçe-i Hayat, s. 630) demesi bunu tasdik eden bir husustur.

Tabii bu konuda seleften, ehl-i velayet olan bazı kimselerin benzer ifadeler kullandıkları da vardır. Ancak, mesele itikadi veya fıkhi bir boyutu olmadığı için kaynaklarda fazla revaç bulmamış olabilir.

İmam Gazali şu hususa dikkat çeker: “Şayet bir insanda istiğrak tarzında Allah sevgisi söz konusu olmuşsa, artık o kimse başka hiç bir nimetin lezzetine iltifat etmez.” (İhya, 4/297)

Ebu Süleyman ed-Daranî şöyle demiştir: “Allah bütün insanları cennete koysa, yalnızca beni cehennem koysa, ben buna rıza gösteririm.” (İhya, 4/337)

Yine Arif billah olan bir zat şunları söylemiştir: “Allah beni bir köprü yapsa, bütün insanları üstümden geçirip cennete koysa ve sadece beni cehenneme soksa, ‘Madem Allah böyle uygun görmüştür, ben de onun hükmüne boyun eğerim’ der ve bu kararına rıza gösteririm.” (İhya, a.g.y)

Gazali’ye göre Allah’ın muhabbetini hakkıyla kalbine yerleştiren ve bu sevda ile mest olan kimsenin acılardan elem duymaması mümkündür. Bizim gibi zayıf insanların bunu bilmemesi Evliya mertebesine çıkmış kimselerde de olmayacağı anlamına gelmez.” (İhya, 4/349)

Allah’ın sevgisinde zirveye ulaşmış bir kimsenin Allah’ın kullarına gösterdiği sevgi ve şefkat da Allah namına olur. O sevgiyi daha da pekiştirir. Bu sebeple, Hz. Ebu Bekir’in sözüne kaynak bulunsun, bulunmasın, Allah’ın samimi dostlarının böyle bir fedakârlık yapmaları mümkündür.

İslam alimleri bütün insanlara bir anne şefkatiyle yaklaşmışlardır. Nasıl ki bir anne evladının ateşe atılmasını istemez, onun yerine kendini atar, evladını ateşten kurtarmak için tereddüt etmeden kendisini ateşe atar. İşte İslam alimleri de insanlığın selameti için kendilerinin ateşe atılmasını dilemişlerdir. Zaten onları o seviyeye çıkaran da bu ruhtur.

Bu büyük zatlar gibi aynı manayı, aynı hassasiyeti ruhunda taşımayan bizler gibi insanlar Hz. Ebu Bekir-i Sıddık (ra)'ın fedakârlığını anlayamayabilir. Özellikle Bediüzzaman Hazretlerinin konuyla ilgili her tarafı ihlas ve samimiyet fışkıran ve aynı zamanda işin fıkhî boyutuna da izah getiren aşağıdaki sözlerini gören kimsenin, bu tür fedakârlıkları inkâr etmemesi gerekir diye düşünüyoruz. İşte ilgili sözleri:

“Büyük Cihad'ın ve Sebilürreşad'ın neşrettiği gibi ben ilân etmişim ki; dine, imana hizmeti ve Risale-i Nur'u değil dünya siyasetine, belki kemalât-ı maneviye ve makamat-ı âliyeye âlet edemediğim gibi, herkesin hoş gördüğü saadet-i uhreviye ve Cehennem'den kurtulmaya vesile etmemek ve yalnız emr-i İlahî ve rıza-yı İlahîden başka hiçbir şeye âlet etmemek, bu zamanda Nur'un hakikî kuvveti olan sırr-ı ihlas-ı hakikîyi muhafaza etmeye beni mecbur etmiş ki: Sıddık-ı Ekber'in (ra) dediği olan

"Mü'minler Cehennem'e gitmemek için Allah'tan isterim, benim vücudum Cehennem'de büyüsün ki, onların yerine azab çeksin."

diye söylediği kudsî fedakârlığının bir zerresini ben de kendime kazandırmak için, iman ile Cehennem'den birkaç adamın kurtulmaları için Cehennem'e girmeyi kabul ederim demişim. Zâten ibadet, Cennet'e girmek ve Cehennem'den kurtulmak için kılınmaz; bozulur. Belki rıza-yı İlahî ve emr-i Rabbanî için yapılır." (Emirdağ Lahikası-II, s.152)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun