Erkek arkadaşım beni terk etti, zor durumdayım?

Tarih: 18.10.2023 - 09:22 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Sorabileceğim kimsem, istişare edebileceğim hiçbir arkadaşım yok. Tek başıma yaşıyorum.
- Erkek arkadaşım 2 yıllık bir ilişkiden sonra, beni artık sevmediğini söyleyerek terk etti. Evlilik vaadiyle birlikteliğimiz olmuştu, ailesiyle tanıştım ve ailemle tanıştı.
- Öyle söyleyince bunu şu an kaldıramayacağımı söyledim, bana destek olmak için ara sıra arıyor vs. Bunun üzerine ev sahibim beni evden çıkarıyor.
- İnanın çok zor durumdayım. Dini her boyutuyla sürekli araştırıyorum, zikir çekiyorum, ağlayarak dualar ediyorum. Bazen öyle ileri gidiyorum ki aslı astarı olmayan duaları okumaya yelteniyorum.
- Dinen bu konuda nasıl bir yol izlemeliyim?
- Bir de bu mevzudan sonra namaza başladım, Allaha yöneldim ve kendimi psikolojik olarak daha iyi hissediyorum ama sanki sırf bunun için namaz kılıyormuşum ve günaha giriyormuşum gibi geliyor.
- Ne yapacağım ne olur bana yardım edin, düşüncelerim beni inanılmaz yıpratıyor. İntiharı düşündüğüm zamanlar oluyor ailemi düşündüğüm için vazgeçiyorum ama tek yaşadığım için kendimden çok korkuyorum.
​- Psikolojik ilaç kullanamam, çünkü hekim olacağım inşallah.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Öncelikle ifade edelim ki, ergen bir kadının erkek arkadaşı olmaz, ergen bir erkeğin de kız arkadaşı olmaz; bu durum ancak ve sadece nikâh ile olur, başka türlü olmaz. Bu nedenle günah olan bir durumdan kurtulduğunuz için şükredin ve önceki günahlarınıza da tövbe edin.

Allah (cc) sonsuz bir ilim ve kudret sahibi olup dünya hayatında meydana gelen her olayı bir plan ve kader doğrultusunda, hayır ve hikmetle yaratmıştır.

Ancak bizler sınırlı bilgi ve anlayışımız ile olayların sadece görünen kısmını görür, anlar ve ona göre yorum yaparız. Kimi zaman hayır ve güzellik olan bir olayı olumsuz, kötülük ile dolu olan bir olayı ise olumlu ve hayırlı olarak nitelendiririz. 

Hâlbuki olayların bizim bilmediğimiz nice hikmetleri vardır. Bunu ancak Allah (cc) bilir.

Bize düşen isyan etmeden, “Vardır bunda da bir hayır!..” diyerek Allah'a teslim olmak, tevekkül edip, sabretmektir. Eğer yaşananlar bize ağır gelirse, Allah’tan dayanma gücü istemektir. Yüce Yaratıcı Bakara süresinde bu gerçeği şöyle dile getirir:

“… Hakkınızda hayırlı olduğu hâlde bir şeyden hoşlanmamış olabilirsiniz. Sizin için kötü olduğu hâlde bir şeyden hoşlanmış da olabilirsiniz. Yalnız Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara, 2/216)

Bu ayet-i kerimede açıkça neyin hakkımızda hayırlı neyin hayırsız olacağını bilemeyeceğimiz bildiriliyor. 

Bu durumda insana düşen şey başına gelenlere tevekkül edip, ondaki hayra odaklanmaktır.

Mesela, erkek arkadaşınızın sizi yarı yolda bırakması elbette üzücü bir durumdur. Ancak sizi bu şekilde terk eden bir insan, ileride kim bilir size ne kadar büyük vefasızlıklar yapacaktı. Böylesi ayran gönüllü ve merhamet ve vicdanı zayıf, sadece kendi keyfini düşünen bir erkekle, evlenseydiniz belki de ileride çok daha büyük acılar yaşayacaktınız. En az zararla kurtulduğunuz için şükredin.

Bunların yanında şöyle de düşünebilirsiniz:

 Olan oldu, geçmişi geri getirip düzeltemezsiniz. Erkek arkadaşınız bu saatten sonra büyü ile veya başka yollarla size dönse bile, ilişkiniz asla eskisi gibi olmayacak. Çünkü sizin güveninizi kaybetti, vefasızlık etti, vicdansızlık etti. Bunları bir daha yapmayacağından emin olamayacağınız için eskisi gibi mutlu bir ilişkiniz olmayacaktır. Ayrıca sonuçta yine günün birinde sizi yarı yolda bırakacaktır.

Bu durumda geçmişi düşünüp isyan etmek, illa geri getirmek yerine, geçmişten ders alıp, ileriki hayatınıza odaklanmanız sizin için daha hayırlıdır. Çünkü musibetler, sıkıntılar aynı zamanda ders almak ve hayatı daha da mükemmel yaşamak içindir. Emin olun, bu olay, sizi gelecek sıkıntılara karşı daha da güçlü kılacağı gibi, daha deneyimli ve dikkatli yapacaktır.

Bunun yanında şöyle de düşünebilirsiniz:

Burada sizi bu kadar üzen gerçekten nedir? Görünürde sizinle evlenmek için söz veren birisinin sizi terk etmesidir. Ancak psikodinamik açıdan bakıldığında size acı veren, o kişinin davranışı değil, belki de terk edilme duygunuzun tetiklenmesidir. Veya sevilme ihtiyacınızın kesilmesidir. Eğer böyle ise, siz kişiyi değil, ondaki ihtiyaçlarınızın bitmesinden rahatsızsınız. Bu durumla yüzleşmeye çalışın.

Belki de sizi rahatsız eden şey, bu olayla ilgili kendinizi aşırı derecede suçlamanızdır. Aynı zamanda beğenilmeye, sevilmeye layık olmadığınızı, güzel ve yeterli olmadığınızı düşünmenizdir. Çünkü terk edilen kadınların ilk aklına gelen şey, kusuru kendilerinde görüp kurban pozisyonuna girmeleridir. Kurban pozisyonuna giren bir insan, geçmişin çamurundan çıkamayacağı gibi, ruh hâlini de bozup depresyona girebilir. 

Burada kendiniz suçlamaktan vazgeçin. Çünkü merhametli, vicdanlı hiçbir erkek, evlenmek vadiyle birlikte olduğu bir hanımı yüzüstü bırakmaz. Bırakıyorsa sorun, kusur, hanımda değil, onun o erkeğin) karakterindedir, kişiliğindedir.

Dolayısıyla kusuru ona verirseniz, hem kurban pozisyonundan çıkarsınız hem de özgüveninizi kaybetmezsiniz. Kendinize kızmak yerine, onun hâline acıyın ve onu Allah’a havale edin.

Zihnen ister istemez bu olayla ilgileniyorsunuz ve ondan çıkamadığınız için de kendinizi huzursuz ediyorsunuz. Bundan kurtulmak için de zihninizi dağıtacak bir meşgale bulmanız faydalı olacaktır. Yeni bir hobi olacağı gibi, eğitiminizle ilgili ileri hedefler koyup onlara odaklanmak da olabilir. Vakıf ve cemaatlerle görüşüp orada gönüllü insanlarla birlikte çalışmanız da sizi içinden çıkmaktan zorlandığınız düşüncelerden kurtarabilir.

Ağır sıkıntılı ve sorunlu dönemlerde Allah’a sığınmak, namaza başlamak asla günah değil, doğal ve insani bir yönelimdir. Çünkü musibetler ve sıkıntıların bir nedeni de Allah’ın sevdiği kuluna aczini ve fakrını hatırlatıp, ona yakınlaşması, günahlardan kurtulup, hakiki görevlerini hatırlamasıdır. Sizde de yaşanan budur. 

Dolayısıyla şeytanın içinize atmaya çalıştığı vesveseye aldırış etmeden şükür içinde ibadetlerinize devam edin. Çünkü belki dünya hayatınızda yaşadığınız fâni mutluluğu kaybettiniz, ama bunun mukabilinde ebedi hayatınızı kazanma yolunda Rabbimizin size büyük bir hidayeti nasip olmuş.

Böylesi zor günler, aslında bir anlamda dua ibadetinin de vaktidir. Onun için sık sık dua etmeye devam edin. Unutmayın her şeye kadir olan Yüce Yaratıcı dualara mutlaka cevap verecektir.

Ancak duanın kabul olması demek, istediğiniz şeyin verilmesi değildir, sizin için en hayırlısı olanın verilmesidir. Bunun için bir şeyin olmasını ısrarla istemek yerine, hakkınızda en hayırlısı ne ise onu nasip etmesini isteyin.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun