Endosimbiyoz teorisi evrime delil mi?

Tarih: 31.12.2018 - 20:06 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Bu teorinin doğruluk payı var mıdır?
- Bu teoriye yapılan itirazlar nelerdir? Bilimsel yöntemlerle açıklar mısınız?
- Bu konu ile ilgili tartışmalar varmış bu tartışmalar nelerdir?
- Mitokontrinin yapısı buna delil midir?
- Bakteri ile ilgili genlerle mitokontri genleri aynı diyorlar doğru mu?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İlk canlı hücrenin nasıl meydana geldiğini açıklamaya çalışan pek çok teori vardır. Bu konudaki çalışmaları Milattan önceki yıllara kadar götürmek mümkündür.

1700’lü yıllardan itibaren mikroskobun keşfiyle birlikte, ilk canlı hücrenin meydana gelişi konusunda farklı görüş ve düşünceler gündeme gelmiştir. Bu teorilerin ortak noktası; canlı hücreler iki gruba ayırmış olmalarıdır.

İlkel kabul edilen birinci grup, tek hücreli canlılarda hücrenin genetik yapısı, bir çekirdek içerisinde değildir. Bunlara prokaryot hücreler veya organizmalar denir.

Diğer grup ise, genetik materyali bir çekirdek içerisinde olan hücrelerdir. Bunlara da ökaryot hücreler adı verilir.

İşte bu endosimbiyoz teorisi; ökaryot hücre organellerinden mitokondri ve plastitlerin kökeni ile ilgilenir. Bu teori söz konusu organellerin ökaryot hücrelerle birlikte yaşamaya başlayan prokaryot canlılardan köken aldığını ileri sürer. Burada mitokondrilerin, proteobakterilerden, kloroplastların ise siyanobakterilerden geliştiği kabul edilir.

Bu soruyu soran kardeşimiz, şayet biyolog değilse -ki biyolog olmadığı anlaşılıyor- bu konular kendi içerisinde ilmi konulardır. Bu mesleğin dışında olanların böyle konulara girmesi, onları sıkıntıya sokar. Çünkü bu saha başlı başına bir ilim dalıdır. Bazı temel bilgileri almadan ve anlamadan meselelerin anlaşılması mümkün değildir.

Kaldı ki konuda sadece bir temel bilgi verme değil, bir yapının veya organın nasıl meydana gelmiş olabileceği ile ilgili birtakım varsayımlardır. Bu işin içinde olanların yüz yıllardır ileriye sürdükleri birtakım hipotez ve teoriler de o işin içinde olanları tatmin etmemektedir. Bu tartışmalar kıyamete kadar da böyle devam edecektir.

Bir düşünce veya görüşün yanlış ya da noksan olduğunu ileri sürmek için o konunun uzmanı olmak gerekir.

Zannediyoruz buradaki mesele, ilk canlı hücrenin tesadüfen meydana geldiği ve evrim geçirerek günümüzdeki şeklini aldığı görüşün, doğru olmadığını ortaya koymaktır. Bunun için böyle konuların derinliğine girmeye hiç gerek yoktur.

Kâinatta hiçbir şey başıboş ve tesadüfün ya da tabiatın eseri değildir. Her bir varlık, -ister canlı olsun ister cansız olsun- sonsuz bir ilim, irade ve kudret sahibi Allah’ın eseridir.

Bunu anlamak için ilk hücrenin nasıl meydana geldiğini tartışmaya gerek yoktur. Çünkü her hücre ve canlı ölmekte, onun nesli yeniden tek hücreden yaratılmaktadır.

Mesela, yukarıda sözü edilen gerek mitokondri ve gerekse kloroplastlar devamlı değildir. Bir mısır yaprağındaki kloroplast ve mitokondri mevsim sonunda o bitkinin ölmesiyle ortadan kalkıyor. Onun nesli tohumuyla devam ediyor. Tohumda bu özellikler şifre halinde bulunmaktadır. Tek hücreden o bitki yaratılırken o şifreyi çözecek ve gerek mitokondriyi ve gerekse kloroplastı meydana getirecek olan yine o bitkinin neslini ilk defa yaratan olacaktır. 

Mitokondriler insan hücresinde de mevcuttur. Her bir insan tek hücreli zigottan yaratılmaktadır. O zigottun başlangıcında bu organeller yoktur. Ancak genetik yapısında şifre halinde bulunur.

Ateistler bir yaratıcıyı kabul etmedikleri için, canlılarda organların zamanla farklılaşmasıyla bu günkü yapıların kazanıldığını iddia etmektedirler. Ancak, bu organlar o canlının ölmesiyle gidiyor. Şifre halindeki her hangi bir organı Allah’tan başka kim çözüp yeniden halk edecektir.

Onların bu konudaki iddialarının hiçbir ilmi delili ve tutarlılığı yoktur. Onların misali şuna benzer:

Bir kimse düşünün. Bu zat bir odada bulunan kanepelerin kim tarafından yapıldığını açıklayacak. Ancak, ilim, irade ve kudret sahibi bir kişi tarafından yapıldığını kabul etmiyor. Sadece sebeplerle ve tesadüfle bunu açıklamak istiyor. Ne diyecektir? Kumaşın evrimleşerek bir şekilde teşekkül ettiğini, tahta iskeletin parçalarının ağaçların bir şekilde evrim geçirerek kanepe şeklini aldığını, zamanla bu tahtaların üzerine evrim geçirmiş örtülerin yerleştiğini v.s. şeklinde açıklamalarda bulunacaktır.

İşte onların bir canlı hücrenin ve içerisindeki organellerin nasıl teşekkül ettiği hakkındaki görüşleri, bu koltukçunun görüşünden farklı değildir.

Bir başka misal; yirmi katlı 80 dairelik bir apartmanla ilgili bir proje çizilmiş. Bu apartmanın mevcut projeye göre yapılması isteniyor. Ancak bir şart var. O da bu proje ilim, irade ve kudret sahibi insan tarafından yapılmayacak. Sebeplerle, tabiatla ve evrimle nasıl yapılabileceği açıklanacak. Haydi açıklayın bakalım. Açıklayamazsınız. İlimsiz, iradesiz ve kudretsiz o proje hayata geçirtilemez.

İşte bütün canlılar her an tek hücreden yaratılmakta ve o tek hücre içerisinde hangi canlıya ait ise onun genetik özellikleri tohum veya yumurtalardaki hücrelerde şifrelenmiş durumdadır. Onun açılımını da Allah’tan başkası yapıp yaratamaz.

Bir tavuk yumurtasından civcivin, bir karpuz çekirdeğinden karpuzun, bir elma çekirdeğinden bir elma ağacının, tek hücreli bir insan zigotundan bir insanın meydana gelişini ne evrimle ve ne de devrimle açıklamanız mümkün değildir.

Ancak bütün bunları sonsuz ilim, irade ve kudret sahibi bir Allah’a vermekle ve O’nun eseri olmakla açıklayabilirsiniz.

Netice olarak, ateist evrimcilerin işi, balığı kavağa çıkarmak gibi bir şeydir.

Onların görüşlerini ciddiye alarak kafa karıştırmaya hiç gerek yoktur. Çünkü onların yaptığı, insanların fikrini dağıtmaktır. Allah’ın varlığını gözlerden gizlemektir. Bunun için her türlü ilmi olmayan yollara başvuruyorlar. İşin garibi o görüşlerini ispatlanmış bilimsel bilgi gibi lanse ediyorlar.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun