Ekminezi, cinler tarafından mı olur?

Tarih: 25.10.2016 - 02:04 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Reenkarnasyon'un kanıtı olarak gösterdikleri ekminezi, uyutulan kişinin veya uyutulan kişilere yalan geçmiş ya da yalan geçmişler telkin veya telkinler eden cin ya da cinlerin yalan bir yönlendirmesi midir?
- Ekmnezi, bilinç coşkusu nedir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Reenkarnasyon iddiasında bulunanların geçmiş yaşam konusunda kanıt diye ortaya koydukları şeylerin çoğu, hipnotize edilmiş kişilerden gelmektedir.

Bu iddia sahiplerine göre, bu yolla geriye gidilerek, hipnoz halindeki kimsenin geçmişteki hayatı bütün ayrıntıları ile tespit edilebilir, hatta, bu insan ihtiyarlatılarak, ilerde başına gelecek olaylar da günü gününe öğrenilebilir!(1)

Bu iddiaların ne derece çürük olduğunu anlamak için hipnotizma hakkında birazcık bilgi sahibi olmak yeterli olacaktır:

"Hipnoz, düşünce ve hayallerin gerçek gibi algılanması işlemidir. Üç faktör; doğuştan gelen ve biyolojik olduğu düşünülen bir yatkınlık, kişilik özellikleri ve motivasyon, hipnoz olabilirliği (hipnozibilite) belirler. İnsanların büyük çoğunluğu bu faktörlere bağlı olarak, en hafiften en derine kadar değişen bir derecede hipnoz olabilirler. En derin hipnoz hali somnanbulizm'dir (hipnoz altında uyur gezerlik)..."(2)

Hipnotik durumlarda bir takım rüyalar oluşturulup, insanlar başka gezegenlerde dahi dolaştırılabilir. Bu rüyalar, olağan rüya halinde olup bitenlerle tamamen benzerlik arzeder. Aralarındaki tek fark, hipnotik durumda, deneğin bilincinin bir başkasının, yani deneycinin bilinci ile iletişim halinde olması ve oradaki ögeleri kendi uzantılarıymış gibi kendine mal edebilmesidir.

Bu nedenle hipnotizmacı deneğe rüyasında kullanacağı verilerden bazılarını verir. Bunlar hayaller, simgeler olabilecekleri gibi, fikirler, reenkarnasyon hipotezleri de olabilir. Denek bunları simgesel hayallere dönüştürmekte gecikmez.

Hipnoz denekleri kayıtsız bir şekilde, deneycilerinin telkinlerine âmâde durumdadırlar. Hipnoz sırasında dikkatin belli bir şeye yoğunlaşması sayesinde hipnoz olan kişi (süje) farklı bir bilinç durumuna girer ve verilen telkinleri aynıyla alabilir duruma gelir.

Hipnoz, kişinin etkiye çok açık olduğu değişikliğe uğramış bir bilinçlilik halidir. Hipnoz altındaki kişi, almayı istediği ya da en azından reddetmediği, temel inançları ile çelişmeyen telkinleri alabilir. Telkin doğrudan ya da dolaylı olarak verilebilir. Kendisini sorgulayan kimsenin en küçük bir iması, cevap almak için yeterlidir. Onu memnun etmek için büyük bir çaba harcar.

Deneyci tarafından verilen telkin, başlangıç noktasını oluşturur ve deneğin hayal gücü devamını getirir. Telkin, süjenin bilinç dışı, daha önce yaşadığı okuduğu ya da seyrettiği şeylerden oluşan birikimine göre şekillenir.

Örneğin, hipnoz altındayken o sırada bir bahçede olduğu telkin edilen süje kendisini gerçekten bir bahçede gibi hisseder ve beş duyu organıyla o bahçeyi algılayabilir, yani bahçeyi zihinde görür (imajinasyon), çiçek kokularını ve kuş seslerini duyabilir. Sadece bahçede olduğu söylenen süjenin zihninde çocukluğunda ya da filmlerde vs. gördüğü birikimlere göre bir bahçe canlanır. Ona, bir hayvan olduğu dahi telkin edilse, o hayvan gibi davranabilir.

Hipnotizmayla, uydurma bir ateş edilme gecesine götürülen bir kişinin belleğine, bu olayda ateş seslerini duyduğu anısı yerleştirilebilmektedir.

Bir deneyde, 13 yaşında bir kız uyutularak, bir koluna iğne batırıldığı halde bunu hissetmemiş, fakat diğer kolu telkinle fevkalade hassas bir duruma getirildiğinden, yalnızca iğne ucuyla dokunulmasına rağmen, müthiş bir acı duymuştur.

Başka bir deneyde ise, sağlam bir adam telkinle kötürüm hale sokulmuştur. Ayakları tutmayan bu adam, ancak tekrar uyutulup, yapılan ikinci bir telkinden sonra kendine gelebilmiş ve tekrar yürüyebilmiştir.

Denek uyandığında, normal bilincinde söylediklerinden hiçbir hatıra bulunmaz.

Bu örneklerde olduğu gibi, hipnoz altındaki süjeye "geçmiş hayatına döndüğü" ya da "doğumdan öncesine gittiğinin söylenmesi" de reenkarnasyon telkinidir ve zaten bu beklenti ile hipnoz olan ya da en azından buna karşı gelmeyen süje, bilinç dışının, fantezilerinin ya da hipnozla daha da güçlenen hayal dünyasının yardımıyla bu doğrultuda bazı şeyler yaşamakta olduğunu hisseder ve bu yaşantıyı beş duyu organıyla gerçekmişçesine algılayabilir.

Yapılan araştırmalar, yüksek oranda hipnotize edilebilen kişilerin büyük oranda uydurmaya eğilimli olduklarını göstermiştir. Bu yüzden, mahkemelerde hipnotizma yoluyla elde edilen kanıtlar geçerli kabul edilmez.

İşte sonuçta reenkarnasyoncuların kuramlarının lehine olarak getirebilecekleri ve hakikatte hiçbir bilimsel değeri olmayan tek deneysel kanıtın (preuveexperimentale) yani sözde geçmiş yaşamlarının temaşasının mahiyeti bundan ibarettir.(3)

Hipnotik durum normal olarak hareketsiz kalan bütün hatıra türlerinin hareketlenmesini kolaylaştırır. Bunlar, okunmuş olan kitapların, seyredilmiş filimlerin veya dinlenilen radyo ve TV programlarının unutulmuş hatıralarını kapsayabilir.(4)

Nitekim, bu şekilde uyutulan bir kadın, kendisini XIV. asırda Hindistan'da yaşamış Sumandini adlı bir kadın sanmış, deneyi yapan, daha sonraları şehrin eski bir deposunda tozlar içinde, L'Histoire de L'İnde isimli bir kitapta, süjenin uykusunda söylediği vakaların mühim bir kısmına rastlamıştır.(5)

Bu tür hatırlamalar, özlemi çekilen bir hayatın veya okunup etkisinde kalınan, hayran olunan bir şahsiyetle özdeşleşmenin bir sonucu da olabilir.

Venn, Hipnoz deneylerinden yola çıkılarak yayımlanmış çok sayıdaki kitap ve deneylere ilişkin şu eleştirilerde bulunur:

1. Çoğunlukla bu yazarlar, profesyonel dergilerde hiçbir yazı yayınlamamışlardır. Eğer böyle yapmış olsalardı, kendi fikirlerini eleştiriye tabi tutmuş olacak ve bunun sonucunda bulguları gözden geçirilecek ve olaylardan bazıları çürütülecekti.

2. Çok defa bu yazarlar hipnozdaki çağdaş teori ve araştırmalardan habersiz görünüyorlar. Gözledikleri fenomenlerin açıklamalarında, telkin edebilmeler, kişilik çözülmesi, role bürünme, çekincenliğin kaybolması, hipnotizörü mutlu etme isteği göz ardı edilmiştir.

3. Birçok yazar, bu regresyonların dramatizasyonundan etkilenmiş ve tarihsel gerçeği yeterli bir şekilde araştırmaksızın, bunları doğru sözler diye kabul etmişlerdir.

4. Geçmiş yaşam kimliğini teyit etmek üzere, bir girişimin yapıldığı olayların çoğunda, sadece, bir veya iki pozitif bilgi verilmiş ve hiç bir negatif bilgi verilmemiştir. Bu yazarlar Stevenson örneğini takip etmemişlerdir. Bilindiği üzere Stevenson, hem pozitif hem de negatif veriyi sunmuştur. Eğer sadece pozitif bulgular sunulursa, her olay inandırıcı görünebilir.

5. Bu eserlerde istatistikî ve mantıkî hatalar vardır.

6. Olayların çoğu, süjelere nisbeten yapay bir ilişkiye dayanır. Örneğin, Œambach, celselerini grup çalışması şeklinde gerçekleştirmiş, olayların sadece 11'inde açık tutarsızlık kanıtı göstermiştir. Daha kapsamlı görüşmeler yapsa, belki de daha çok tutarsızlıklar bulabilirdi.

7. Bu yazarların, celseleri esnasında kullandıkları üslup, daha önce var olmayan geçmiş yaşam fantezilerini kolaylıkla teşvik ediyordu. Bunun güzel bir örneği, Bernstein'in (1956) Bridey Murphy'yle gerçekleştirdiği celsedir.

Araştırmacı süjesini bir yaşına kadar geriye götürüp, ona şöyle diyor:

"Daha da geriye gidebilirsiniz. Zihinde geriye gitmeye devam etmeni istiyorum. Şaşırtıcı, acayip görünmesine rağmen, hafızanda başka görüntülerin de olduğunu göreceksin. Hafızanda çok uzaktaki yerlerden diğer görüntüler de var... Birazdan seninle tekrar konuşacağım. Zihnin başka bir görüntü yakalayana kadar giderken ve kendini başka bir görüntünün içinde, değişik bir yerde, değişik bir zamanda bulduğunda ve ben seninle yeniden konuştuğumda, sen de bana onu anlatacaksın."

Bu kandırmacaya tepki olarak eğer bir süje, geçmiş yaşam hikâyesi geliştirmişse, bunda şaşılacak bir durum yoktur. Dethlefsen, Œambach ve diğerleri tarafından verilen talimatlar aynı şekilde yönlendiricidir. Dethlefsen süjelerini embriyo aşamasına kadar geriye götürüp, şöyle demiştir: "Lütfen daha geriye gidelim. Daha kesin olarak görüntüleyip tarif edeceğin bir olayla karşılaşana kadar geri gidelim!"

Günümüzde daha az emredici bir yaklaşım, reenkarnasyon hipotezini ispatlamaya yardımcı olamaz. Bu yazarlar tarafından kamu vicdanı o kadar kirletilmiştir ki, belki de ABD ve Avrupa'da sadece birkaç dokunulmamış süje kalmıştır.

8. Negatif veriler keşfedilmiş, yayınlanmış ve daha sonra da göz ardı edilmiştir. Montgomery 1968'de genç bir kadının olayında bir sürü negatif yönleri ortaya koymuştur.

Bu genç kadın, hipnoz altında, XIX. yüzyıldaki Sacremento Toplantısındaki metni yazanlardan biri olduğunu iddia etmiştir. Araştırma, bu adamın varlığı konusunda bir kanıt bulamamıştır. Toplantı onun kaydını içermiyordu. Hipnozda verilen isimlerin hiçbirinin izine rastlanmamıştı. İş yerlerinin yeri bulunmuyordu. Gömme merasimi kaydı yoktu.

Buna rağmen Montgomery bu olayı, reenkarnasyon hipotezini destekler bir şekilde sunmuştur. Sebebi de, görünüşte bu hipnotik tecrübelerin canlı ve yoğun olmasıdır. Eğer daha çok araştırılabilse, olayların çoğunun anlamsız olduğu anlaşılabilirdi...

Sonuç olarak Venn, tamamen araştırılmış tek bir olayın, binlerce süje ile yapay irtibata dayanan araştırmalardan daha sonuca götürücü olduğunu söylemektedir.(6)

Sözde geçmiş yaşamlarına götürülen insanların, o anki kişilikleriyle asıl kişilikleri arasında, psikolojik huylar bakımından sadece %23'lük bir benzerlik bulunmuştur.

Burada bir soru çıkmaktadır: Eğer öteki benlik önemli derecede farklıysa, o zaman hangi anlamda ölümden sonra yaşamış olmaktayız?(7)

Yine hipnoz edilen bir grup insanın, birbirleriyle uyum içinde olan hikâyeler anlatmaları, benzer şehirlerden ve binalardan bahsetmeleri, bazı araştırmacıları bu tür olayların Carl Jung'un öne sürdüğü kollektif bilinç doğrultusunda açıklama yapmaya yöneltmiştir.

Jung, bütün zihinsel görüntülerin kollektif bir havuzda toplandığını, bizim derin bir iç düzeyde buna zihinlerimizi daldırıp, resimlerimizi ve sembollerimizi buradan çıkardığımızı iddia etmiştir...(8)

Çok kişililik, kehânet, genetik bellek'de bu konular hakkında çözüm önerisi olarak sunulmuştur.(9)

Hipnoz halinde olan bir insana cin musallat olması ve uyutulan insanın cin vasıtasıyla konuşturulması da muhtemel görülmektedir.(10)

Bunu normal bir uykudaki kimsenin şeytanî rüyalar görmesine benzetebiliriz.

Reenkarnasyon taraftarları normal rüyalarda da insanların geçmiş yaşamlarına ait şeyler gördüklerini iddia etmekte ve bu konuda da çeşitli hikâyeler anlatmaktadırlar.(11)

Dipnotlar:

1. bk. Onbulak, s. 341 (LesViesSuccesives'den naklen); Randles-Hough, s. 304; Venn,  s. 272. Venn'in belirttiğine göre, Baker, 1982'de, 53 öğrenci üzerinde yaptığı bir araştırmada, hipnoz yoluyla öğrencilerin yüzde doksanı hem geçmiş hem de gelecek yaşamlara götürülmüştür (a.y).
2. İlhan Yargıç, "Reenkarnasyon Safsatası ve Hipnozun Gerçeği", yayımlanmamış makale, s. 1. Hipnozun dört safhası olduğu söylenmektedir: 1. Hipnoza giriş safhası olan ve süjenin gevşemesinin sağlandığı kendiliğinden tahayyül (charme) safhası, 2. Süjenin kaskatı kesildiği, donma (katalepsi) safhası, 3. Yukarda belirttiğimiz derin uyku safhası, 4. Ruh ve beden ilişkisinin çok zayıf olduğu ve hipnozda arzu edilmeyen bir safha olan lethargie safhasıdır (bkz. Adnan Bülent Baloğlu, Reenkarnasyoncunun İç Dünyası ve Bir Değerlendirme, Türkiye Günlüğü, sayı, 42, 1996, s. 83.
3. Guénon, Ruhçu Yanılgı (L'Erreur Spirite), çev. L. Fevzi Topaçoğlu, İz Yayıncılık, İstanbul, 1996, s. 222-233; Randles-Hough, Öteki Dünya (The Afterlife) çev. Mehmet Harmancı, Say yay., İstanbul, 1995, s. 304 vd; Stevenson, "Reenkarnasyon: Alan Araştırmaları ve Teorik Konular", s. 59; "Tekrar Doğuş Türünden Vakalara İlişkin Bazı Sorular", s. 126 vd.;Venn, s. 271 vd; Onbulak, 187 vd., Yargıç, a.g.m., s. 1; Baloğlu, s. 83; Giovanni Scognamillo-Arif Arslan, Doğu ve Batı Kaynaklarına Göre Ruhçuluk ve Reenkarnasyon, Karizma, yay. İstanbul, 1999, s.170 vd.; Arif Arslan, İman Esasları Açısından Reenkarnasyon, Adese yay., İstanbul, 1997, s. 160 vd.;
4. Stevenson, a.g.m., s. 59
5. bk. Onbulak, s. 342
6. a.g.m., s. 276-280.
7. Randles-Hough, s. 289.
8. Randles-Hough, s. 290.
9. Tafsilat için bk. Randles-Hough, s. 308-310.
10. Ahmed Hulusi, Din-Bilim Işığında Ruh İnsan Cin (Spirtizmin içyüzü), Yüksel Matbaası, tsz. s. 167 vd.
11. Örnek için bk. TD, I, 223 vd.; Detaylı bilgi ve kaynaklar için bk.  Veysel Güllüce, Kur’an Işığında Reenkarnasyon.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 5.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun