Theta Healing mensuplarının yaptıkları caiz mi?

Theta Healing mensuplarının yaptıkları caiz mi?
Tarih: 09.04.2021 - 20:01 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Theta Healing mensupları, kendilerini ruhsal güçleriyle şahlandırabileceklerini düşünmektedirler. Birkaç senedir Almanya’da gözlemleyebildiğimiz üzere, cami-cemaatte tanınmış örnek ablalarımız bunun eğitimini almış ve seans vermektedirler. Hatta bunu, yüce Dinimiz İslam ile harmanlayıp, yeni yetişen genç kardeşlerimize sunmaktadırlar. Böylelikle, dinini bu kişiliklerden öğrenmeyi uman yeni neslin zihni bulandırılmakta ve doğruca şirk tuzağına düşürülmektedirler. Artık bununla da kalmadı, 2020`den beri eğitimler Türkiye’de de hızla yayılmaya başlamış durumda.
- Bu konu ile ilgili sizden yardım istiyoruz. Bunun durdurulması adına bir çalışma yapabilir misiniz?
- Konuyla ilgili bir makale hazırlayabilir misiniz?ekteyiz.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Öncelikle dini hassasiyetiniz ve İslamiyet’i sırat-ı müstakimde yaşama gayretiniz için sizi tebrike ederiz; Cenab-ı Hak sizi ve tüm gençlerimizi asrın fitnesinden ve her türlü sapkınlıktan muhafaza eylesin.

a) İslam’a göre her zenginlik ve her sevgi meşru değildir. İnsanın irade ve kararlarını etkileyecek olan böyle bir tekniğin kötüye kullanılmayacağının bir garantisi yoktur.

b) İslam’a göre insanlar, akıl, irade ve bilinçleri ile yapıp ettikleriyle kulluklarını gerçekleştirirler; sevap ve günah böyle kazanılır.

Yapılan değiştirme iyiye ve doğruya dönük bile olsa bu, kulluk imtihanında kopya vermeye benzer. Bu eylem, bida ehlinden Cebriyye mezhebinin teknik uygulanışını hatırlatıyor.

c) İslamî ibadetler, ona uygun fert ve cemiyet hayatı, bilinç altının -var ise- olumsuz etkilerine hem direnmek hem de onları, Yaratıcı’nın muradı yönünde değiştirmek için yeterlidir.

Çağımızın başarıyı, kazanmayı, hazzı ve bireysellik adına bencilliği esas alan Batı kökenli maddeci hayat felsefesi; insanları maneviyattan uzaklaştırdığı için, ruhlarını aç bırakmış ve mutsuz etmiştir. Buna insanın doğuştan günahkar, çıkarcı ve menfaatçi olduğu şeklindeki batıl dini inançlar da eklenince Batı insanı karamsarlık ve ümitsizliğin girdabına girmiştir.

Ayrıca şehir hayatının stresli yapısı, ağır iş yükü, sosyal ilişkileri bitirme noktasına getiren sosyal ağlar ve medya geleneksel insan ilişkilerini sarsmış ve batı insanını bunalımın eşiğine getirmiştir.

Bu bunalımdan kurtulmak için çırpınan insanların bir kısmının Batı'nın maddeci felsefesine zıt olarak gördükleri Doğu mistisizmine yöneldikleri görünmektedir. Budizm ve Taoizm gibi batıl inanç akımlarından doğan meditasyon, bu insanların en çok rağbet ettiği felsefe oldu. Ruhun dinginliğini ve iç huzurunu esas aldıklarını öne süren bu akımlar böylece Batı’da güç kazanmaya başladı.

Görünürde meditasyon, “kişinin iç huzuru, sükûnete ermesi ve zihnini denetlemesine yardım eden bir teknik” olarak adlandırılmaktadır. Ancak gelinen nokta bize açıkça göstermektedir ki, aslında dinin yozlaşması ve hayatın dışına itilmesinden doğan boşluğu doldurmak için yaygınlaştırılan bir inanç sistemi haline geldiler.

Batı toplumunda geniş bir takipçisi bulunan bu akımların kabul görmesinin en önemli nedenlerinden birini, bu çerçevede Bediüzzaman Hazretleri şöyle analiz eder:

"İnsan fıtraten mükerrem olduğundan hakkı arıyor. Bazen batıl eline gelir, hak zannederek koynunda saklar. Hakikati kazarken, ihtiyarsız dalalet başına düşer, hakikat zannederek kafasına giydiriyor." (Mesnevi Nuriye, Nokta)

Theta Healing de bu anlamda ortaya çıkan inanç, felsefe ve terapi akımlarından biridir. Farkı, Budist meditasyonun tekniklerinin yanında Hristiyanlık inancı, hipnoz teknikleri, dua, terapi, beyin dalgalarını kullanması ve fiziksel, ruhsal ve psikolojik sağaltmayı hedefine koymasıdır.

Dolayısıyla Theta Healing her dinden ve her görüşten kişinin kendisinden bir şeyler bulabileceği bir felsefedir. 

Theta Healing felsefesine ve uygulamasına yüzeysel bir bakış açısıyla baktığımızda, yaratıcıya inanmayı şart koşması, kişinin manevi huzuru kazanmak için yaratıcıdan yardım istemesi, Allah ile bir olması, O’nu düşünmesi, sıkıntılarında dua ve iltica ile O’na yönelmesi gibi İslam dinin özünde yer alan ibadetler ile örtüştüğü gözükmektedir.

Bunun yanında yine yaradan, yaratma, yaratanın yardımı, ruhi şifa, dua gibi İslami kavramları da sıkça kullanması, İslam dini ile örtüşüyor algısını vermektedir.

Ancak aslını incelediğimizde ise, İslam dininin Allah inancı, Yaratan ile kul ilişkisi, dua anlayışı başta olmak üzere temel inanç değerlerine tümüyle aykırı olduğu görülecektir. Anlaşıldığı kadarıyla, Budist misyonerler İslamı tahrip etmek için bu saydığımız zahirde örtüşüyor gibi gözüken noktaları kullanarak Müslüman gençlerin ayağını kaydırmaya çalışıyorlar.

1) “Din değil, meditasyon tekniğidir.” deniliyor, ama din gibi uygulanıyor

Theta Healing felsefesinde yapılanların din olmadığı, bir meditasyon tekniği olduğu vurgulanır. Böylece dindar insanların çekinmeden, karşı koymadan, savunmaya geçmeden bu felsefeyi benimsenmesine çalışılmaktadır. Oysaki Theta Healing, uygulamada bir emir gibi yerine getirilen ritüeller, kendine özgü inanç sistemi, inanç kavramları olan sosyo-psikolojik açıdan bir dini inanç biçimidir. Yapılanlar bir ibadet havasında ve onun yerine geçecek şekilde gerçekleşir.

2) “Yaratıcı” kavramı altında batıl ilahlar ile Yüce Yaratıcımızı -haşa- eşit görür

Theta Healing, görünüşte “teknik bir gereklilik” (!) olarak “Var Olan Her Şeyin Yaratıcısı’na” inanmayı esas tutuyor. Bu düşünce ilk bakışta İslam inancıyla örtüşüyor, hatta inançlı insanların hoşuna gidiyor. Ancak “her şeyin yaratıcısı” ile kastettiği şeyin “Tanrı, Buda, Şiva, Tanrıça, İsa, Yehova ve Allah” olduğunu söylemesi, aslında zihni batıl ilahların -haşa- bir yaratıcı olduğu fikrine alıştırmaya yönelik bir söylem olduğu anlaşılıyor. Bunların tümüne de sınırsız bir güç vermesi, “her şeyi yaratmaya muktedir” olduklarını söylemesi de aynı amaca yöneliktir.

Aslında yakından incelendiğinde, çizilen tanrı imajının biraz Buda, biraz da tahrif edilmiş Hristiyanlıktaki İsa algısıyla örtüştüğü görülmektedir.

Kısaca bunların hepsinin de aynı olduğunu, ama isimlerinin farklı olduğunu söylemesi sair dinlerden Budizm’e geçişi kolaylaştıran hipnotik bir telkin yöntemidir. Yoğun bir biçimde bu felsefeyle uğraşanların inançlarını sarsması ve hatta kaymaları mümkündür. Nitekim İslam adına konuşan ve yazan bazı kişilerden benzer kaymaların olduğuna şahit olmaktayız.

3)  Meditasyonel Süreç sonunda insanın Tanrının bir parçası haline geldiğini iddia ediyor

Bir taraftan “yaradanın yardımıyla” diyor, diğer taraftan da meditasyonel bir süreç sonunda “İnsanın Tanr’nın bir parçası” haline geldiğini iddia ederek, insanı yarı tanrı konumuna getiriyor. Örneğin,

“Aynı zamanda yaratıcı, Allah, evren güç aracılığıyla evrende var olan herhangi bir bilgi, öngörü ve yaratıcılığı kendinize yükleyebilir, fiziksel, duygusal ve ruhsal anlamda kendimizi iyileştirebiliriz.” (bk. s. 127)

Yine insanı doğrudan yaratıcı ile konuşturması, ondan doğrudan emir aldığını öne sürmesi de aynı amaca yöneliktir. Tahrif edilmiş Hristiyanlıktan etkilendiği anlaşılan bir inançla, insan ile tanrıyı birleştirerek, tanrının gücünün insana geçeceği gibi batıl bir inanç telkin edilir ki, bu insanı doğrudan küfre götürecek bir yoldur.  

Oysaki İslam dininde, kişi, kim olursa olsun, Allah ile irtibatında kuldur. Ve hiçbir şekilde kulluk konumundan ve görevlerinden azat değildir. Bu mana içindir ki Allah’ın yeryüzündeki elçisi, Habibullah sıfatına mazhar olan Peygamberimizi tanımlarken onu önce Allah’ın kulu, sonra da resulü sıfatıyla yad ederiz.

4) Theta Healing meditasyon tekniğini uygulayanlara ilahi güç ve kudret atfediyor

Burada her insanın, az önce açıkladığımız bir yaratıcı inancı içinde Tanrının bir parçası gördüğü insanın, Theta Healing ritüellerini uyguladığı sürece kendisinin ve “müşterilerinin” her türlü fiziksel, ruhsal ve psikolojik hastalığını iyileştirebileceği görüşünü ileri sürer. Burada aynı zamanda insan -haşa- “yaratma” gücü verir. Örneğin “Saniyenin her 16 milyar birinde çeşitli hücrelerimizi ışıkla yaratabilmemiz ve yeniden yaratabilmemiz için sadece DNA’mızın yeniden programlanması gerekiyor.” (bk. s. 336)

Bir başka örnek “Test sonucuna göre, lenfatik kanserin veya teşhis edilemeyen bir sarkomun femurumdaki (uyluk kemiği) hücreleri öldürdüğünü belirlediler. Bunun gerçeğe daha yakın olduğunu biliyordum ve cıva zehirlenmesinin buna neden olduğuna inanıyordum. Nasıl mı? Yukarı çıkmış ve Tanrı’ya (ya da Yaradan’a) sormuş ve cıvadan zehirlendiğim mesajını almıştım.” (89)

Theta Healing felsefesinin insanlara en cazip gelen tarafı işte burasıdır. Tıp ilminin çare olmadığı her türlü hastalığa, kör, kötürüm, kanser, verem vb ne varsa her şeyi, -güya- kişiye beyin dalgaları ile girmiş olduğu meditasyon sürecinden sağaltabilir.

Ayrıca “düşünce gücü” ile insan istediğini yapabilir, hayatını değiştirebilir, adeta "ol" deyince “her şeyi oldurabilir", gibi bir görüş telkin edilmektedir. Örneğin;

“Bazen sadece, bir şeylerden bahsetmek bile onların hayatınızda olmasını sağlayacaktır, konuştuğunuz şeyleri olma ihtimali %30-40 civarındadır. Gözünüzde canlandırma ise bu ihtimali %50’ye çıkarır. Ancak Teta duruma bir şeyin olma ihtimalini inanılmaz arttırır. Teta durumunda olursanız istediğiniz şeyin gerçekleşme olasılığı yaklaşık %80-90 olur.” (s. 336)

Oysaki kainatta "Sünnetullah" denilen bir hakikat var. Her şey sebepler altında, Allah’ın izni ve yardımıyla gerçekleşir. Hiç kimse, peygamberler dahil, istediklerini yapamazlar. Bu mana içindir ki, peygamberler, göstermiş oldukları mucizelerin kendilerinin bir iradesi ile değil tamamen Yaratanın iradesi ile gerçekleştiğini vurgulamışlardır. Kendilerinden yardım isteyenlere “Rabbim izin verirse...” diye dua etmişlerdir.

Bu çerçevede Hz Yakup (as) şöyle der: “Bizim halimiz şimşekler gibidir; bazen görünür, bazen saklanır. Bazı vakit olur ki, en yüksek mevkide oturup her tarafı görüyoruz gibi oluruz. Bazı vakitte de ayağımızın üstünü göremiyoruz.” Yani burada demek istiyor ki peygamberlerin mucize göstermesi ilahi yardıma bakar, ilahi yardım gelirse güçleniriz gelmezse biz de sizin gibi aciz bir beşeriz.

Yine aynı şekilde Peygamberimiz Hz. Muhammet (asm) çok istemesine rağmen Amcası Ebu Talip imana gelmemiştir. Çünkü şifa veren de hidayet veren de sadece Allah’tır.

5) “Odaklanmış Dua” kavramı ile duanın anlamını sadece istemeye indirgemektedir.

Theda Healing felsefesinin insanları en fazla etkileyen ve yanlış yönlendiren öğretilerinden birisi de dua kavramına yüklediği anlamlardır. Tüm hak dinlerde, Allah ile kul arasındaki en büyük bağ olan dua ibadeti, burada asıl amacından saptırılarak bir “güç”, -haşa- “yaratma” eylemine dönüştürülür.

Bu anlayışa göre adına “odaklanmış dua” dediği isteme eylemi ile kişi odaklandığı zaman istediğini gerçekleştirebilir. Böylece Theda Healing, bilinç altına batıl telkinleri göndermeyi amaçladığı gibi, kişiyi Allah inancından da uzaklaştırmak ister.

“Tam ofisimin kapısındayken durdum, tepe çakramdan çıkıp kendi alanımı terk ettim ve Yaradan’a dua ettim. Kendi üzerimde bir şifa emrettim ve işe yaradı! Sol bacağımdan yedi buçuk santim kısalmış olan sağ bacağım anında normal boyutuna döndü. Acı gitmişti ve bacağım iyileşmişti.”

Şöyle ki:

a) Öncelikle duayı bir ibadet olmaktan çıkarıp, bir “yaratma, gerçekleştirme” eylemine dönüştürür. “Bu zihin durumunda (Theta zihin dalgaları durumu) Tanrı’yı çağırdığınızda, bir elektrik prizine takılmış gibi davranabileceğinize ve bir insanın anında iyileştirilebileceğine ikna olmuştum.”

b) “Odaklanmış dua” kavramı ile asıl marifetin duada değil de “odaklanmış düşüncede” olduğu inancı verilmek istenir. Aslında tanrı ile kastettiği de budur. Yani insanın içinde var olan güç. Örneğin bir yerde şöyle der:

“Tanrı’ya veya Yaratıcı Güç’e saf inancı olan herkes, Theta Healing ağacının dallarına ulaşabilir ve kullanabilir.” (s. 256)

Nitekim bundan etkilenen bazı Müslüman ilahiyatçılar, Yunus’un “bir ben vardır bende benden içeri” sözünü buna delil gösteriyor ve Allah’ın insanın içinde olduğunu ileri sürüyorlar.

c) “Odaklanmış dua sonucu elde ettiğimiz şeyleri yaratan, aslında kişinin kendisidir” gibi insanı küfre götürecek bir düşünce işlenir.

Oysaki İslam dininde, dua bir ibadettir. Kul, kendi aczini ve fakrını dua ile ilan eder. Zahiri maksatlar ise, o duanın ve o dua ibadetinin vakitleridir; hakikî faydaları ve maksatları değildir.

Görüldüğü gibi İslam dininde dua ile kişi -haşa- yarı tanrılığını değil de ancak aczini ve fakrını anlar.

Ayrıca dua ve iltica ile Rabbimiz isterse harikalar yaratır, kişinin Sünnetullah dairesindeki her arzusunu yerine getirir. Ancak dua, öncelikle bir ibadettir, ihtiyaçlar, hastalıklar ve diğer musibetler duanın vaktidir. Duanın -haşa- yaratma ve gerçekleştirmede asla bir etkisi yoktur.

6) Theda Healing felsefesi, kullanmış olduğu kavramlarla bilinçli olarak inanç değerlerini sarsmaktadır.

Dil, telkin ve hipnozun büyük bir önem teşkil ettiği bu felsefede, inanç çerçevesinde sık sık kullanılan kavramlar, İslam dininin temel akidelerini yerinden sarsacak yeni bir din oluşturmaya yöneliktir.

Örneğin büyüleyici bilgi, odaklanmış dua, Varoluşun Yedinci Seviyesine, Her Şeyi Yaratmaya Muktedir Olan Yaratıcı Enerji, yaradana emretmek, “Kendi üzerimde bir şifa emrettim ve işe yaradı.”

7) “İnsanın kaderi kendi elindedir, istediği zaman hayatını değiştirir.” düşüncesi işlenmektedir

“Müşteriler üzerinde çalışırken keşfettiğim en önemli şeylerden biri, kendi sağlığımızın, vücudumuzun ve canlılığımızın anahtarını tuttuğumuzdur. Bana verilen bilgiler, inançlarımızı ve kararlarımızı yönlendiren sistemleri anda değiştirmemize izin veriyor. Bunlar çocukluktan ve varlığımızın diğer yönlerinden öğrendiğimiz inançlar ve programlar. Bazıları ise bize nesilden nesile aktarıldı.”

Bu ve benzeri örnekleri çoğaltabiliriz.

Görüldüğü gibi, İslam dinin temel akideleri olan Allah’a iman, kadere, hayrı ve şerri Allah’ın yarattığına iman, insanın sadece cüzi bir iradeye sahip olduğuna, dünyanın bir hikmet dünyası olup sünnetullah kanunlarının geçerli olduğuna iman gibi değerlere taban tabana zıt bir felsefe ile karşı karşıyayız.

Ayrıca insana, gerçekte mümkün olmayan ümitler verildiği için, aslında gerçekleşmediğinde bütün bütün imanını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya bırakabilir. 

Gücü, imkanı, yetkisi ne olursa olsun, insanın başına çaresini bulamayacağı musibetler gelebileceği gibi, çaresi olmayan hastalıklara da maruz kalabilir.

Günümüzde yaşanan salgın hastalıklar, kanser, AIDS gibi hastalıklar bunun en müşahhas örnekleridir.

İnsana düşen, çaresi olan şeyde çare aramak, ama öncelikle her şeyin Allah’ın takdirinde olduğunu bilmektir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun