Ebu Cehil’e neden hakem ismi verilmiştir ve Kur'an'a, eskilerin masalları, demiş midir?

Tarih: 26.05.2015 - 08:25 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Ebu Cehil’e neden hakem ismi verilmiştir?
- Neden Kuran’ın ilk zamanları direk onunla ilgilidir?
- Kalem suresi 2. inen suredir, yani Kur’an daha inmeye başlamadan Ebu Cehil'le uğraşmaktadır.
- 6. Surede de Ebu Leheb'le.
- Kalem Suresi 15. Ayeti şöyle der:
“Ayetlerimiz ona okunduğunda şöyle der: Bunlar daha öncekilerin masalları.”
- Ebu Cehil böyle bir laf etmiş olabilir mi? Kalem suresinden önce gelen sadece 1 sure var Alak Suresi, onun da 19 tane ayeti var ve o ayetler eskilerle falan ilgili değil.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

a) Ebu Cahil’in asıl adı Amr (b. Hişam)’dır. Kendi kabilesi arasında önceleri fikrine itibar edilen bir kimseydi. Kuvvetli ihtimalle bu özelliğinden dolayı kendisine “hikmetin/bilgeliğin babası” manasına gelen ”Ebu’l-Hakem” künyesi verilmiştir.

Ancak zaman içinde çokça cehaleti ortaya çıktığı için, Velid b. Müğire tarafından kendisine “Ebu Cehil” lakabı takılmıştır. (Arapça Vikipedi)

Bazı rivayetlere göre ise, bu lakabı Hz. Peygamber ona takmıştır. (bk. TDV İslam Ansiklopedisi, Ebu Cehil md.; Arapça Vekipidi; Mevduu İkra)

İkrime adındaki oğlunun, babasının fikirlerini terk etmesi ve İslam dinine girmesi, onun gerçekten “Ebu Cehil/cehaletin babası”  lakabını hakkettiğinin göstergesidir.

b) Önce ayette söz konusu edilen hususlar genel olarak o günkü inkârcı müşrikleri hedeflemiştir.

“Sakın hakkı yalanlayanların sözlerine uyma.” (Kalem, 68/8) mealindeki 8. ayet ile ardından gelen 9. ayette açıkça çoğul olan bazı inkârcılara hitap edilmiştir.

Ardından gelen 10. ayetin üslubu değiştirilmiş ve “çoğul/cemaat”ler lafız itibariyle müfret/tekil gibi görünen “külle” (her biri, hepsi) kelimesi kullanılmıştır.

Örneğin 10. ayeti: “Yemin eden hiç bir kimseye itaat etme!” şeklinde tercüme edilebilir.

Demek ki ayetlerin geneli belli bir şahıstan ziyade inkârcılık yapan ve indiği ilk günden itibaren “Eskilerin masalları” diyerek karşı çıkanlara hitaptır.

b) Bu ayetlerde belli bir kişiden ziyade mevcut inkârcı zihniyetin hedef alındığını gösteren delillerden biri, ayetlerin hedefi olduğu bildirilen şahısların farklı kimlikleridir.

Tefsirlerde bunlar, Velid b. Muğire, Ebu Cehil, Esved b. Abdi yağus, Ahnes b. Şerîk olarak ifade edilmiştir. (bk. Taberi, Maverdi, Razi, Beydavî, ilgili ayetlerin tefsiri)

Bununla beraber, müfessirlerin büyük çoğunluğuna göre, burada asıl muhatap Velid b. Muğiredir. Bu vasıflar en çok da ona uyuyor. (bk. Kurtubi, ilgili ayetlerin tefsiri)

c) Alak suresinden sonra vahyin kesilmesi süreci denilen “vahyin fetret dönemi” en meşhur olan görüşe göre üç yıl devam etmiştir. Ardından Müddessir suresi inmiştir. (bk. İbn hacer, Fethu’l-Bari, 1/27)

Kalem suresinin ikinci sırada indiğine dair bilgiler -alternatifsiz- kesinlikte değildir.

Nitekim, az önce de ifade edildiği üzere, İbn Hacer’in verdiği bilgiye göre bazı alimler, Alak’dan sonra inen sure Müddesir suresi olduğunu bildirmişlerdir.

Yine bazı alimlere göre Kalem suresi, Alak, Muddesir, Müzzemmil surelerinden sonra dördüncü sırada inmiştir. (bk. Taktavi, et-Tefsiru’l-Vesit, Kalem suresinin tefsiri)

İster ikinci sırada, ister dördüncü sırada inmiş olsun, Kalem suresinin yaklaşık bi’setin 4. yılında indiğini söyleyebiliriz.

Buna göre, daha önce Kur’an’a şiddetli muaraza eden müşriklerin inkârcılıkları için her türlü bahane ve iftirayı kullandıklarında şüphe yoktur. Yani “Bu Kur’an eskilerin masallarıdır.” sözünü bir defa değil belki yüz defa kullanmışlardır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun