İslam'da hakaret hoş görülmemiş olduğu halde, "Ebu Cehil" tabiri bu ilkeye ters değil midir?

Tarih: 07.12.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Hem gıybet hem hakaret olmaz mı?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Öncelikle, sizin nazik ve de kibar tavrınız takdire şayandır. Umarız bunu hayat boyu özellikle Müslüman kardeşlerinize karşı sürdüreceksiniz. Bu gün Müslümanların en çok muhtaç olduğu şey, güzel ahlak, karşılıklı saygı ve sevgi duygusunun hayata yansımasıdır.

Sorunuza gelince, bu konuyu “Allah için sevmek, Allah için buğz etmek” prensibi çerçevesinde değerlendirmek gerekir.

İslam’ın kökünü kazımak için Hz. Muhammed (a.s.m)’in vücudunu ortadan kaldırmaya karar veren ve bu kararını yandaşlarına uygulatmaya çalışan ve Efendimiz (asm)'in bu münasebetle Mekke’yi terk etmesine sebep olan bu adama Allah Resulü (asm) “Ebu Cehil” demişse, bundan daha güzel bir unvanın olmayacağını düşünmek lazımdır.

Ayrıca, Allah’a karşı isyan bayrağını açan her insan cahil ve echeldir. Ebu Cehil ise bu kendini bilmez inkârcı güruhun tarihî bir sembolüdür.

İslam’da “fasık-ı mütecahir” (günahı açıktan işlemekten utanmayan kimse) denilen insanların gıybeti, gıybet sayılmaz. Kâfir-i mütecahirin gıybeti daha da gıybet sırasına girmemesi gerekir.

Bununla beraber, “Ebu Cehil” kelimesi, artık bu adamın ismi olmuş, kullanılırken -genel olarak- insanlarda bir tahkir çağrıştırmaz. Tahkir  de olsa yeridir. Allah’ın ve Resulü (asm)'ın tahkir ettiği kimseyi hakir görmek imanlı bir şuurun yansımasıdır.

Ebu Cehil’in hayatı:

Ebu Cehil’in asıl adı Amr olup Kureyş'in Mahzûm koluna mensuptur. Ebü'l-Hakem olan künyesi İslâmiyet'e düşmanlığı sebebiyle Hz. Peygamber Efendimiz (asm) tarafından Ebû Cehil şeklinde değiştirilmiştir.

Dârünnedve üyesi olan Ebû Cehil, Resûl-i Ekrem (asm)'in davetine başından beri karşı çıkmış ve Müslümanlar aleyhinde hazırlanan bütün komplolarda yer almıştır. Velîd b. Mugire ile Ebû Cehil, kendi kabilelerine mensup olmayan birinin peygamberliğini hazmedemedikleri için Hz. Muhammed'e inanmayacaklarını açıkça söylemişlerdir.

Ticarî nüfuz ve servetinden güç alan Ebû Cehil hayatı boyunca İslâmiyet aleyhinde çalıştı, halkın Müslüman olmasını engelledi; Müslüman olanları da inançlarından vazgeçirmeye gayret etti. İslâmiyet'i kabul eden kişi toplumda itibarlı biri ise ona saygınlığını yitireceğini söyleyerek, ticaretle uğraşıyorsa kendisini iflas ettirmekle tehdit ederek, güçsüz ve kimsesiz ise onu döverek İslâm'dan döndürmeye çalıştı. Ashaptan Ammâr b. Yâsir ile annesine, babasına ve daha birçok Müslümana İslâmiyet'i kabul ettikleri için çok ağır işkenceler yaptı; Ammâr'ın annesi Sümeyye'yi şehid etti. Ebü Cehil, ilk Müslümanlardan olan üvey kardeşi Ayyaş b. Ebû Rebîa'yı aldatarak hicret ettiği Medine'den tekrar Mekke'ye götürdü ve orada hapsedip Medine'ye dönmesine yıllarca engel oldu.

Kur'an âyetlerini yalanlayan, Resûl-i Ekrem (asm)'in halkı İslâm'a davet etmesine mâni olan Ebû Cehil ile on bir müşrik arkadaşı, halkın hac mevsiminde onunla görüşmesini engellemek ve onları iman etmekten vazgeçirmek için aralarında iş bölümü yaparak (bk. Hicr 15/90) Mekke'nin girişlerini kontrol altına almışlardı. Resûl-i Ekrem (asm)'i kavminin gözünde küçük düşürmeye çalışan Ebû Cehil, bir defasında Hz. Peygamber (asm) Kabe'de namaz kılarken üzerine deve leşi attırmıştı. Başka bir gün de Safa tepesinde bulunduğu sırada Hz. Peygamber (asm) hakkında kötü söz söylemiş, bunu duyan Hamza, Kabe civarında oturmakta olan Ebû Cehil'in yanına giderek onu başından yaralamıştı.

Hicretten birkaç yıl önce Benî Mahzûm'un reisliğine getirilen Ebü Cehil, Hz. Peygamber (asm)'e ve Müslümanlara her fırsatta sözlü ve fiilî saldırıda bulunmuş, Müslümanlara karşı başlatılan boykotla onların Ebû Tâlib mahallesinde üç yıl boyunca tecrit edilmesine önderlik etmiş, dışarıdan yapılmak istenen yardımlara da engel olmuştur. Resûlullah (asm)'ın Medine'ye hicretine mâni olmak için Dârünnedve'de yapılan toplantıda, onun her kabileden seçilecek gençler tarafından öldürülmesini teklif eden ve hicret gecesi evini muhasara altına alarak öldürülmesini planlayan da yine Ebû Cehildir.

Hz. Peygamber (asm)'in bu ümmetin firavunu olarak tavsif ettiği Ebû Cehil hakkında, İslâmiyet aleyhindeki faaliyetleri, Resûl-i Ekrem (asm)'e ve ashabına yaptığı zulüm ve haksızlıklar sebebiyle pek çok âyet nazil olmuştur. (bk. Enarn 6/108; Hicr 15/90; Alak 96/9-18)

Ebû Cehil, müşriklerin muharebe ihtiyaçlarının büyük bir kısmını bizzat karşıladığı Bedir Savaşı'nda Ensar'dan Afrâ'nın oğulları Muâz ve Muavviz tarafından öldürüldü. Bu iki kardeşin onu yaraladıkları ve başının Abdullah b. Mes'ûd tarafından kesildiği de rivayet edilmektedir. Ebû Cehil, katledilen diğer müşriklerle beraber Bedir'deki kör kuyulardan birine atıldı.

Müslümanlığı kabul eden annesi Esma bint Muharribe h. 13. yılı civarında (634) vefat etmiş, Mekke'nin fethinden sonra Müslüman olan oğlu İkrime ise meşhur bir vali ve kumandan olarak İslâm'a hizmet etmiştir. (bk. DİA, Ebu Cehil md.)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun