Cennet ve cehennem, uydurma mı? Tevrat'ta cehennemin yeriyle ilgili bilgiler nasıl değerlendirilmelidir?

Tarih: 23.07.2016 - 13:19 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Benim sorum cennet ve cehennemin kökeni hakkında.
- Bazı kaynaklara göre cehennem denilen yer aslında Kudüs'ün hemen dışında yer alan, insanların tanrı Molek'e kurban için başka insanları yaktıkları Hinnom Vadisi (Ge ben Hinnom) imiş.
- 'Cehennem' kelimesinin de vadi ismindeki 'ben' kelimesinin düşmesiyle türediği (GeHinnom), insanların ceza olarak yakılması olayın buradan geldiği ve Zuhruf suresi 77. ayette adı geçen cehennem bekçisi Malik'in de kendisi için insan kurban edilen tanrı Molek'ten türetildiği söylenmekte.
- Ayrıca Eski Ahitte cennet, cehennem ve ölümden sonraki hayatla ilgili bir bilgi yok. Bazı Musevi bilginler cennet ve cehennemin daha sonra türetildiğini söylemişler.
- Ayrıca İncil'de (Markos 9: 43-47), Hz. İsa(as)'nın kötü insanların cezalandırılacağı yerin Hinnom Vadisi olduğunu söylemekte. Bu konuyla ilgili detaylı bir açıklama yapabilir misiniz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Cennet-cehennemin var olup olmadığı konusu gaybi bir meseledir. Yani insan aklıyla bunları tespit etmek mümkün değildir. Bunu bilmenin tek yolu Allah’ın indirdiği vahiylerdir.

Tevrat ve İncil gibi -tahrif edildiklerinden- önemli ölçüde vahiy değerini yitirmiş olan kitaplara müracaat etmek yerine, yüzde yüz vahiy olan, kırk yönden mucize olduğu ispat edilen Kuran’a müracaat etmek en isabetli yoldur. Kuran’da ise, cennet ve cehennemin detaylı bir şekilde anlatıldığı bilinmektedir. Böyle kesin bir bilgi kaynağı dururken, bazı inançsız kimselerin -insanlar için en önemli bir mesele olan- ahiret akidesini sulandırmak amacıyla ortaya attıkları hezeyanlarını ciddiye almak, insan aklıyla alay etmek anlamına gelir.

- Bununla beraber, Yahudilik hakkında geniş çaplı ve derinlemesine yapılan araştırmalar, Tevrat'ın Hz. Musa'ya nisbet edilen ilk beş sifrinde olmasa da, Tevrat'ın diğer sifirlerinde az da olsa yeniden diriliş ve ahirete yer verildiğini, ayrıca Yahudiliğin Talmud gibi diğer dinî kaynaklarında da âhiret inancına dâir işaretlerin yer aldığını göstermiştir. (bk.  Fâvî, s. 146;  Ebu Ataillah, s. 147; keza bk. Francine Kaufmann- Josy Eisenberg,Yahudi Kaynaklarına Göre Yahudilik, Mehmet Aydın, Din Fenomeni içinde, Konya, 1995, s. 99-100)

- Şunu da belirtmek gerekir ki, Yahudiler Babil dönüşünde Samiriyye ve İbraniyye diye iki taifeye ayrılmış, bu taifelerin her biri ayrı bir Tevrat'a inanarak, karşılıklı olarak diğerinin elinde bulunan Tevrat'ı muharref olarak tavsif etmişlerdir. Bu iki Tevrat'tan Samiriyye fırkasının elinde bulunan Tevrat, icmalî bir tarzda da olsa, diğerine nazaran âhiret hayatına daha çok yer vermiştir. (Ebu Ataillah,  s. 144-145)

- Yahudi metinlerinde ahireti ifade eden birkaç kavram kullanılmaktadır. Olam Ha Ba (gelecek alem), şeol (ölüler diyarı), Gan Eden (cennet), Gehinnam veya GeHinnom (cehennem) bu kavramlardan bazılarıdır.

Tüm bunlar bütün olarak ele alınıp incelendiğinde, Yahudilerin ahiret inancı daha iyi anlaşılacaktır.

Tevrat'ın 27. kitabı olan Daniel'de ahiret inancı açıklanmış, ahiret yaşamının sonsuz olduğu vurgulanmıştır. İnsanlar ölümden sonra sonsuz hayat için dirilecek, bazıları ebedi olarak kurtuluşu hak ederken, bazıları da sonsuz azaba gönderilecektir.

- Yahudilikte Cennet ve Cehennem:

Zifiri karanlık diyarına, ölüm gölgesi, kargaşa diyarına, aydınlığın karanlığı anımsattığı yere. (Eyüp 10 / 22)

Ayette cehennemin nitelikleri anlatılmaktadır. Acı çekilen, kargaşanın bulunduğu, içinde ateş yanan, zifiri karanlık bir yer. Yasa. 32/22 : “Size karşı öfkem ateş gibi tutuşup, ölüler diyarının derinlerine kadar yanacak...”

Rab Tanrı doğuda, Aden'de bir bahçe dikti... Bahçeyi sulamak için Aden'den bir ırmak çıktı... Rab Tanrı Aden bahçesine bakması, onu işlemesi için Adem'i oraya koydu. (Yaratılış 2 / 6, 15)

Cennetin açıklamaları, Tevrat'ın ilk bölümü olan Yaratılış'ta yer almıştır. Aden Bahçesi, diğer Yahudi kaynaklarında da ifade edildiği gibi, Tanrı'yı hoşnut edenlerin ve dünyada güzel davranışta bulunanların ödüllendirildiği sonsuz yaşam olan cennettir.

- Kur'an’ın verdiği bilgiye göre de ahiret akidesi Yahudilerde de vardır. A'la sûresinde, şakilerin büyük bir ateşe gireceğinden, nefsini tezkiye edenlerin kurtuluşa ereceğinden, âhiret hayatının dünya hayatından daha hayırlı olduğundan bahsedildikten sonra, bu bilgilerin ilk sahifelerde, Hz. İbrahim ve Hz. Musa'nın sahifelerinde bulunduğu bildirilmiştir: "Bunlar ilk sahifelerde, İbrahim ve Mûsâ'nın sahifelerindedir." (A'lâ, 87/18-19)

- Hz. Musa'ya iman eden kimselerde de bu inancın yerleşmiş olduğunu görüyoruz. Hz. Musa'ya iman eden sihirbazların söyledikleri bunun en güzel örneğidir. Sihirbazlar iman ettikten sonra, Firavun'un kendilerini korkunç bir şekilde öldürmekle tehdit etmesine mukabil, hiç aldırmayarak şöyle demişlerdir:

"Seni asla bize gelen mucizelere ve Yaratanımız'a tercih etmeyeceğiz. Yapacağını yap! Sen ancak bu dünya hayatında hükmünü gerçekleştirirsin. Hatalarımızı ve senin bize zorla yaptırdığın şeyleri affetmesi için biz Rabbimize iman ettik. Allah daha hayırlı ve daha baki olandır. Kim Rabbine mücrim olarak varırsa onun için cehennem vardır. Orada ne ölür ne de yaşar. Kim de mümin olarak salih amellerle gelirse, onlara da yüksek dereceler vardır, içlerinde ebedî kalacakları, altlarından ırmaklar akan Adn Cennetleri! İşte nefsini tezkiye edenlerin mükâfatı budur." (Tâhâ, 20/72-76)

Bu ayetlerde Hz. Musa'ya iman eden sihirbazların kuvvetli, sarsılmaz imanları ve Hz. Musa'nın âhiretle alakalı meseleleri kavmine geniş bir şekilde anlattığı açıkça görülmektedir.

“Yâhu!.. Kendin Cehennem'e gitmezsen (de), hesab ve hendese seni oraya kadar götürebilir. Her otuz üç metrede takriben bir derece-i hararet tezayüd eylediğinden, merkeze kadar iki yüz bin dereceye yakın hararet mevcud oluyor. Bu nar-ı merkeziyenin bizim galiben bin dereceye baliğ olan ateşimizle nisbeti iki yüz defa olduğu gibi meşhur hadîsteki: 'Cehennem ateşi ateşimizden iki yüz defa daha şediddir.' olan nisbetin aynını isbat eder.”

“Hem de Cehennem'in bir kısmı zemherirdir. Zemherir ise bürudetiyle yandırır. Hikmet-i tabiiyede sabittir ki: Ateş bir dereceye gelir ki, suyu buz eder. Harareti def'aten bel' ettiği için, bürudetle ihrak eder. Demek umum meratibi ihtiva eden ateşin bir kısmı da zemherirdir.” (B. S. Nursi, Muhakemat, s. 71)

İlave bilgi için tıklayınız:

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun