Cemaatle namazı terk etmenin hükmü nedir? Cemaatle namazı terk etmek küçük günah mıdır, yoksa mekruh mudur?
Değerli kardeşimiz,
Peygamber Efendimiz (asm), namazın cemaatle kılınmasına çok ehemmiyet vermiş ve her vesile ile bunu teşvik etmiştir.
“Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, ateş yakılması için odun toplanmasını emretmeyi, sonra da namaz için ezan okunmasını, daha sonra bir kimseye emredip insanlara imam olmasını, sonra da cemaatle namaza gelmeyenlere gidip evlerini yakmayı düşündüm.” (Buhârî, "Ezân", 29, 34; Müslim, "Mesâcid", 251-254)
hadisi, O’nun cemaate verdiği önemi göstermektedir. Nitekim fukaha, bu hadisten hareketle cemaate farz, vacip ve sünnet-i müekkede hükmünü vermişlerdir.
Ahmed b. Hanbel Hazretleri;
“Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve rüku edenlerle birlikte rüku edin.” (Bakara, 2/43)
âyet-i kerimesi ve arz ettiğimiz hadis-i şeriften hareketle, namazın cemaatle kılınmasının farz-ı ayın olduğu hükmüne varmıştır. Şafiî fukahası, namazın cemaatle kılınmasını farz-ı kifaye olarak kabul ederken, Hanefî ve Malikîler ise sünnet-i müekkede olduğunda ittifak etmişlerdir.
İnsanlığın İftihar Tablosu (asm),
“Cemaatle kılınan namaz tek başına kılınan namazdan yirmi yedi derece daha üstündür.”(Buharî, Ezan, 30; Müslim, Mesacid, 42)
buyurmuş ve cemaatle kılınan namazın sevap açısından daha faziletli olduğunu bildirmiştir. Sevab-ı uhrevînin umuma terettüp etmesi itibarıyla, bir ferde verilen sevaptan diğerlerinin mahrumiyeti söz konusu değildir. O sevabın tamamı, nuraniyet sırrıyla herkesin defterine işlenir.
Bu hadisler, aynı zamanda bize, Allah yolunda yapılan ibadet ü taat ve seyr u sülûkteki ferdî muvaffakiyetlerin, mutlak mânâda mükâfat ve karşılık göreceğini, ancak neticede bunların yine ferdiyet plânında kalıp, hiçbir zaman cemaat hâlinde edâ edilme keyfiyetine ulaşamayacağı hakikatini öğretmektedir. Bu husus; namaz, oruç, hac vs. ibadetlerde olduğu gibi, iman ve Kur’ân yolunda yapılan gayretlerde de mevzuubahistir.
Ancak, devamlı olarak tek bir ferde, Allah’ın vadettiği şeylere ulaşma teminatının olmadığının da mutlak olarak bilinmesi gerekir. İnsan, iman ve Kur’ân adına tek başına harikulade bir şeyler yapsa bile bu, daima ferdiyet plânında kalır. Fakat bir iş, duygu ve düşüncede aynı değerleri paylaşan bir topluluk hâlinde edâ edildiği takdirde, iştirak-ı âmâl-i uhreviye düsturundan hareketle, o insanların her bir ferdi bu amelden kazanılan sevaptan hissedar olur.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- "Ezan okutup namaza başlamayı, sonra halkın namazını kıldırması için yerime birini bırakmayı, sonra da beraberlerinde odun desteleri olan bir grup erkekle namaza gelmeyenlere gitmeyi ve evlerini üzerlerine yıkmayı düşündüm." hadisini açıklar mısınız?
- CEMÂATLE NAMAZ
- Mezheplere göre cemaatle namaz kılmanın hükmü nedir?
- Güvercin şeytandır, kadınlar cehennem odunudur,... şeklinde hadisler var mıdır?
- CEMÂAT NAMAZI
- Cemaatle namaz kılmanın önemi nedir?
- Üç kişi ayrı namaz kılarlarsa bunlar şeytanın ta kendisi mi olur?
- Kim üç günden fazla cemaati terk ederse kalbi mühürlenir, hadisi sahih midir?
- Şafi mezhebine göre cemaat ile ilgili hükümler nelerdir?
- Gayr-i Müekkede Sünnet Namazlar Hangileridir?