Bir mealde, Hicr, 15/88. ayetini “Onların zevcelerine göz dikme." gibi çevirmişler. Buradaki "ezvacen" müşriklerin eşleri midir?

Tarih: 18.03.2012 - 00:16 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Bu ayette geçen "gözünün dikme" ne demektir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Sorudaki meal yanlıştır. Doğrusu şudur:

“Sakın o kâfirlerden bir kısmına geçici bir zevk olarak verdiğimiz dünya nimetlerine göz dikme! Onların iman etmemelerinden ötürü üzülme ve müminlere kol kanat ger, onları şefkatle koru.” (Hicr, 15/88)

Ayette yer alan “EZVACEN” kelimesi, burada sınıflar manasına gelir. (Razî, Beydavî, Kurtubî,ilgili ayetin tefsiri)

Buna göre, “ezvacen minhum” ifadesi, Türkçe’de, “Onlardan/kâfirlerden bir kısmına verdiğimiz...” şeklinde ifade edilebilir. Bununla zengin olan kâfirlere işaret edilmiştir. Zira, kafirlerin hepsi değil, ancak bir kısmı zengindir.

Bazı alimlere göre, burada “ezvac” kelimesinin kullanılması, kâfirlerden zengin olan ailelerine işaret etmek içindir. (İbn Aşur, ilgili ayetin tesifir) Buna göre bu ayet, zengin oldukları için konforlu bir hayat yaşayan ve çekirdek olarak bir çiftten meydana gelen ailelere imrenmemeyi ders vermektedir.

Burada, Peygamberimiz Hz. Muhammed (asm)’in şahsında onun ümmetine bir ders olması daha uygun görünmektedir.

Bu ayette “ezvac” kelimesinin “müşriklerin eşlerine bakmamak” anlamında, düşünmek dine de akla da uymaz. Bu manada, kadınlarla yakından uzaktan bir ilgisi yoktur.

Nübüvvetin masum makamı gibi, ayetin sibak ve siyakı da buna izin vermemektedir.

“Onlardan bazı zümrelere (o kâfirlerden bir kısmına), sırf kendilerini denemek için verdiğimiz dünya hayatının süslerine gözünü dikme! Rabbinin sana verdiği nimet, hem daha hayırlı ve değerli hem de daha devamlıdır.” (Taha, 20/131)

mealindeki ayette de aynı ifadeler kullanılmıştır. Ve bu ayette “ezvac”dan maksatın dünya malına sahip kimseler olduğu çok açıktır.

Hz. Peygambere (asm) ve İslâm'a karşı cephe alıp düşmanlık edenler arasında, müreffeh bir hayat yaşayan Mekkeli şımarık zengin kişiler ve aileler de yer alıyor, Müslümanlar ise büyük ölçüde yoksul ve mazlum kişilerden oluşuyordu.

İşte Allah Teâlâ, Resulünden ve onun şahsında kıyamete kadar gelecek olan ümmetinden, inkarcı kişi ve grupların elinde bulunan ve onlar için görünüşte zenginlik, fakat hakikatte bir imtihan vesilesi (fitne) olan dünya malına imrenmekten sakınmalarını istemektedir.

Allah müminlere nihaî zaferin ve ebedî kurtuluşun yolunu açmıştır. Böylece Allah'ın, Peygamber'ine ve müminlere lütfettiği kalıcı ve sonsuz nimetler dikkate alındığında inkarcıların elindeki bütün maddî imkânlar önem ve değerini kaybeder.

Bu durum karşısında inkarcıların bu tür nimetlerden daha fazla yararlanmalarından yahut iman etmemelerinden, mallarıyla yoksullara ve dine hizmet etmemelerinden dolayı üzülmemek gerekir. (bk. Taberî, Elmalılı, ilgili ayetin tefsiri)

Bir peygamber için asıl önemli olan ve kendilerine değer verilmesi gerekenler, ona inanıp bağlanmış olan müminler topluluğudur. Bu nedenle Allah Teâlâ Hz, Peygamber'e, ümmetine karşı alçak gönüllü olması, yumuşak davranması, yakınlık göstermesi, onları incitecek katı ve kaba söz ve hareketlerden sakınması hususunda öğütlerde bulunmaktadır (Taberî, ilgili ayetin tefsiri)

Kuşkusuz, buradaki buyruklardan Resûlullah'ın ümmetine karşı yanlış hareket ettiği, kibirli davrandığı ve bu yüzden uyarıldığı gibi bir sonuç çıkarılmamalıdır. Her şeyden önce iman ve ibadette olduğu gibi ahlâk konularında da bir eğitim rehberi olan Kur'ân-ı Kerîm'in bu ve benzerî âyetleriyle aynı zamanda bir ahlâk örneği ve önderi olması sıfatıyla Peygamber efendimizin şahsında onun yolundan giden müminler eğitilmekte, en güzel ahlâka özendirilmektedir. (Kur’an Yolu, Heyet, ilgili ayetin tefsiri)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun