Bal şerbeti olayında yalan söylenmiş olmuyor mu?

Tarih: 06.04.2022 - 16:21 | Güncelleme:

Soru Detayı

1. Hz. Aişe validemizin Hz. Zeynep validemizi ila olayında kıskanarak bal şerbeti için kurguladığı olay, yalan söylemek olmuyor mu? Buradan bize de böyle oyun tezgahlamak hakkı çıkmaz mı?
2.  Peygamber Efendimiz hoşuna gitmeyen bu durumda 1 ay hanımlarından küs kalmışsa, ben haklı olduğum davada (karşı taraf kabul etmiyorsa) küs kalma hakkı çıkmaz mı?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Cevap 1:

Önce şunu belirtelim ki, soruda tek rivayet varmış ve bu da kesin imiş gibi olayı yalnız “bal şerbeti” ile ilgili olarak gösterilmesi isabetli değildir.

Nitekim bu konuda Taberi’nin öncelik verdiği olay, “Hz. Peygamberin (asm) Hz. Aişe’nin gününde, Hz. Hafsa’nın evinde, Hz. Mariye ile birlikte olduğu, Hafsa’nın bunu gördüğü, onun gönlünü almak için de Hz. Mariye ile bundan böyle beraber olmayacağına dair yemin ettiği” ile ilgili bir hadisedir. (bk. Taberi, Tahrim 1. ayetin tefsiri)

Taberi, olayın bir bal şerbeti ile ilgili olduğuna dair rivayetlere ikinci sırada yer vermiştir. Ancak kendisi Kur'an’da açıkça belirtilmeyen olayın kesin olarak tayin edilmesinin doğru olmayacağına dair kanaatini de ihmal etmemiştir. (bk. Taberi, a.y.)

Razi de ilk sırayı “Hz. Mariye” ile ilgili rivayete yer vermiş ve aynı konuyu işleyen Keşşaf tefsirine de atıfta bulunmuştur. (bk. ilgili ayetin tefsiri)

Olayın Hz. Zeyneb’in evinde içtiği bal şerbeti ile ilgili olduğunu gösteren rivayeti ikinci sırada zikreden Razi, bunu anlatırken de “Ruviye = rivayet edildiğine göre” şeklinde bir temriz (zayıf gösterme) sigasını kullanmıştır. (bk. Razi, a.y.)

Maverdi ve Kurtubi de diğer olaylarla birlikte “Bal şerbeti” ile ilgili olayı da zikretmişler. Ancak bunun “Hz. Hafsa, Hz. Sevde, Hz. Ümmü Seleme” validelerimizden birinin evinde tahakkuk ettiğine dair farklı rivayetlerin olduğuna işaret etmişlerdir. (bk. Maverdi, ilgili ayetin tefsiri)

Asıl soruya gelince;

 Âlimlerin bildirdiğine göre, Hz. Aişe’nin ifadesiyle yapılan “bu hîle / ihtiyal” sarih bir yalan değildir; caiz olan tariz türündendir. Çünkü Peygamberimize (asm) meseleyi soru şeklinde iletmişler. أَكَلْتَ مَغَافِيرَ (Meğafir mi yediniz?) demişler. Görünürde bir ihbar olan bu ifade, gerçekte bir istifham / soru cümlesidir. Hz. Peygamberin (asm) buna cevap verirken “ لَا ” (Hayır!) demesi, bunu göstermektedir.

Hz. Aişe’nin “mutlaka ona bir hîle” yapacağız şeklindeki ifadesi de bu tariz ifadesine işarettir. Zira, eğer açık bir yalan olsaydı, ona “ihtiyal / hîle” denmezdi. (bk. İbn Hacer, Fethu’l-Bari, 12/344).

Cevap 2:

Peygamberimizin (asm) bir ay inzivaya çekilmesi,

“Dik başlılık ve serkeşliklerinden endişe ettiğiniz kadınlara gelince; öncelikle bunlara nasihat edin, vazgeçmezlerse yataklarında yalnız bırakın…” (Nisa, 4/34)

mealindeki ayetin hükmüne uygun bir uygulamadır.

Bu tür bir hicret, bir ayrılık, bir küsme işi, ailedeki problemlerin çözümüne katkı sağlamaya yöneliktir.

Aile dışındaki insanlarla ilgili hükmü aşağıdaki ayet ve hadislerde görebiliriz:

“Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulun!" (Hucurat, 49/10)

mealindeki ayette Müslümanların kendi aralarındaki ilişki barış üzerine kurulmasına işaret edilmiştir.

Müslümanlar arasında selamı sabahı kesmeyi, küsmeyi, konuşmamayı gerektiren küçük veya büyük olaylar olabilir. Bunu bir anlamda normal karşılamak gerekir.

“Birbirinizle ilginizi kesmeyiniz, sırt dönmeyiniz, kin tutmayınız ve haset etmeyiniz. Ey Allah'ın kulları, kardeş olunuz. Bir Müslümanın, din kardeşini üç günden fazla terk edip küs durması helal değildir." (Buhari, Edeb 57, 58, 62; Müslim, Birr 23, 24)

“Bir Müslümanın din kardeşini üç gün, üç geceden fazla terk edip küs durması caiz değildir.” (Buhari, Edeb 62; Müslim, Birr 23)

Küsmek, kin ve nefretin, haset ve adavetin devam etmesini sağlayan çok olumsuz bir davranıştır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun