Allah’ın, Yahudilere hitaben buyurduğu, “Alemlerde hiçbir kimseye vermediğini size verdi.” (Maide, 5/20) mealindeki ayette geçen "alemlerde hiç kimseye vermediği şeyler" nelerdir, neden hiç kimseye vermediklerini Yahudilere vermiştir?
Değerli kardeşimiz,
“Bir vakit Mûsâ kavmine şöyle demişti: Ey kavmim! Allah’ın size lütfettiği nimetlerini bir düşünün; zira o içinizden peygamberler çıkarttı, sizi hür insanlar yaptı ve devrinizde hiç kimseye vermediğini size verdi.”(Maide, 5/20)
mealindeki ayette yer alan “ahaden minel âlemin = alemlerden hiçbirine” ifadesinden, Yahudilerin bulunduğu devirdeki insanlar kastediliyor. Nimetler ise, ayette ifade edilen peygamberler ve kralların varlığı... Tefsircilerin büyük çoğunluğu bu görüştedir(bk. Taberî; ilgili ayetin tefsiri).
Bazı âlimlere göre, bu ifadeden maksat gerçekten Yahudilerden başka hiç kimseye verilmeyen nimetlerdir. Bunlar da kırk yıllık TİH çölünde kendilerine verilen Bıldırcın, Helva ve Bulutun onlara gölge yapması nimetleridir(bk. Semarkandî, Bahru’l-ulum, ilgili, ayetin tefsiri).
Bir kısım alimlere göre, ayette yer alan alemlerden maksat -sadece o devirdekiler değil- bütün insanlardır. İlgili nimetler ise şu üç çeşit nimetlerdir:
Birincisi: Peygamberlerdir. Hiçbir millette İsrailoğullarında olduğu kadar peygamber gelmemiştir. Yahudilerden gelen peygamberler her kavimden gelen peygamberlerden daha fazladır. Bununla beraber, Yahudiler nesep olarak da peygamberlerin çocuklarıdır. Alimlerin büyük çoğunluğunun görüşüne göre, Hz. Yakub’un neslinden gelenler(Esbat) de peygamberlerdir ki, Yahudiler bunların evladıdır.
İkincisi: İsrailoğullarının peygamberleri (ekseriyetle) aynı zamanda onların hükümdarları idi. Böylece, hem manevî nübüvvet gücünü hem de maddî mülukiyet gücünü elinde bulunduruyorlardı.
Üçüncüsü: başka insanlardan farklı olarak kendilerine ikram edilen ilahî lütuflardır. Firavunun zulmünden kurtulmaları, kendilerine denizin açılması, TİH çölünde kendilerine verilen bıldırcın, helva ve bulutun onlara gölge yapması, taştan güzel tatlı su çıkarılması gibi hususlar bu nimetlerdendir.
Ayrıca bulundukları devirde peygamberlik ile krallık makamlarını birlikte yaşayan, zamanının en büyük alim ve din adamlarına sahip olmaları da onlar için çok ciddi bir imtiyaz olmuştur(bk. Razî, ilgili ayetin tefsiri).
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Zümer, 39/10’da “de ki” sözcüğü olduğunda Muhammed'in Müslümanlara “kullarım” diye seslendiği anlaşılmaktadır?
- Bir ayette “Cehennemde dikenden başka yiyecekleri yoktur.” (Ğasiye, 88/6) denildiği halde, başka bir ayette “yiyeceği zakkum ağacıdır” (Duhan, 44/43-46) denilmesi bir çelişki değil midir?
- Nahl Suresi, 75-76. ayetlerde köleliğe açık izin mi veriliyor?
- "O zaman taraftarlarını çağırsın. Biz de zebanileri çağıracağız." (Alak, 96/17-18) ayeti insan sözüne benziyor?
- Allah’ın kadınlara, sürülmesi gereken tarla ve memeleri yeni tomurcuklanmış kızlar, demesi uygun mu?
- Peygamberin kadınlarıyla ilişki sırasını düzenleyen bir Allah olabilir mi?
- Yıldızların uzaklığı bağlamında Mülk suresi 5. ayeti açıklar mısınız?
- Ayette “Atları, katırları ve eşekleri binmeniz ve gözlere süs olsun diye yarattı.” (Nahl, 16/8) denilmektedir. Katır zaten at ve eşekten olmuyor mu? Bu ayet açıklar mısınız?
- Savaş esiri kadınlarla birden fazla erkeğin ilişkide bulunduğu doğru mudur?
- Ahzab suresi 36. ayette, Allah ile Peygamber kararları ortak alıyorlar anlamı çıkıyor; hükmü veren Allah ise, Peygamber'in adı neden geçiyor?