Allah, kafirlerin Kur'an’dan şüphe etmesini mi istemektedir?

Tarih: 11.05.2015 - 00:48 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Enam 105. ayetteki şu ifade tuhafıma gitti: "Sen ilim almışsın desinler." diye.
- Allah, kafirlerin Kuran’dan şüphe etmesini mi istemektedir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu ayette yer alan “Li Yekûlû Dereste” (taki sen başkasından ders almışsın desinler) ifadesinde -Arapça’da geçerli olan bir kural olarak- mahzuf ve mukadder olan bir “El-La” kelimesi vardır.

Buna göre ayetin gerçek ifadesi: “Li Ellâ Yekûlû Dereste”dir, ki meali: “Taki sen başkasından ders almışsın demesinler.” şeklindedir.

Ayetin ilgili ifadesinin tam meali şöyledir:

“İşte Biz, ayetleri iyice anlayıp kavramaları için farklı üsluplarla, türlü türlü beyan ederiz. Ta ki ‘Sen -başkasından- ders almışsın!’ demesinler.”

- Bu ifadenin bir benzeri Nisa suresinin 167. ayetinde de vardır. Orada ayetin zahir ifadesi “Yübeyyinu Allahu Leküm En Tedıllû” (Allah size beyan eder ki dalalete düşesiniz) şeklindedir. Ancak ifadenin aslı “Yübeyyinu Allahu Leküm En -Lâ-Tedıllû” (Allah size beyan eder ki dalalete düşesiniz) şeklindedir.

Bu mahzuf ve mukadder “la” harfi ile birlikte olduğu zaman ayetin manası: “Allah size beyan eder ki, dalalete düşmeyesiniz.” şeklinde olur. (bk. Maverdi, ilgili ayetin tefsiri)

- Buradaki “lam”ı  “lam-ı sebebiye” değil, “lam-ı akıbet”  olarak da düşünmek mümkündür.

Buna göre ayetin ilgili ifadesinin tama manası şöyledir:

“İşte biz, ayetleri iyice anlayıp kavramaları için farklı üsluplarla, çeşitli şekillerde beyan ederiz. (Biliyoruz ki yine de) onlar neticede ‘Sen ders almışsın!’ diyeceklerdir.” (bk. Zemahşeri, Razi, Beydavî, Kurtubi, İbn Aşur,  ilgili ayetin tefsiri)

Bu ifadenin açık bir benzeri Kasas suresinin 8. ayetinde geçmektedir:

 “Firavun’un ailesi onu, kendilerine ileride bir düşman ve başlarına bir dert olması için ırmakta bulup yanlarına aldılar. Doğrusu Firavun da Haman da askerleri de yanılıyorlardı.”

Burada Firavun ailesinin, kendilerine dert olsun diye Musa’yı almadıkları açıktır.  Demek ki manası: “Neticede onlar için dert olur.” şeklindedir ve ayetteki Lam, akıbet içindir. (bk. İbn Aşur, ilgili yer)

- Diğer bir yoruma göre, bu ayetin ifadesi zahirde olduğu gibidir. Fakat burada- çağrışım yoluyla- mukadder bir ifade vardır.

Buna göre ayette şöyle denilmiştir:

“İşte Biz, ayetleri iyice anlayıp kavramaları için farklı üsluplarla, çeşitli şekillerde beyan ederiz.  Ta ki  onlardan bazıları ‘Sen ders almışsın!’ deyip dalalete düşsünler ve bazıları da hidayete ersinler.”

Bunun benzeri bir ifade şu ayette yer almaktadır:

“Allah bununla insanların bir kısmını dalalete düşürür, bir kısmını da hidayete erdirir.” (Bakara, 2/26)

Yani insanların bir kısmı, güzünü açıp gerçeği görürken, diğer bir kısmı ise  körlük edip gerçeği görmez.

- Aslında bundan önceki ayetin ifadesi de bu manayı desteklemektedir:

“Size Rabbinizden gerçeği gösteren deliller gelmiştir. Artık görenin yararı kendisine, körlük edenin zararı da kendisinedir. Ben sizin üzerinizde bir bekçi değilim.”

- Bizim kanaatimize göre, ayette bütün bu görüşler kasdedilmiş olabilir. Ancak en isabetli yorum buradaki Lam’ı “lam-ı akıbet” manasına almaktır. Çünkü müşrikler gerçekten de bu sözü söylemişlerdir:

“Kâfirler: ‘Kur’ân onun uydurduğu bir yalan olup, bu hususta başkaları da kendisine yardımcı olmuşlardır.’ diye iddia ettiler. Onlar böylece, kesin bir yalan söyleyip zulmettiler.” (Furkan, 25/4)

mealindeki ayette bu gerçeği altı çizilmiştir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun