Tevrat ve İncil'deki çelişkilerin bir açıklaması olamaz mı?
- İman konusunda garip iki sual:
1) Birinci sorum: Yaklaşık 1.5-2 yıl süren bu süre zarfında İslamiyetin hak olduğuna ilmelyakin inandım (bundan önce de inanıyordum). Fakat sorum şu dur ki misal Kuran'ın mealinde herhangi iki ayette çelişki var gibi gözüküyor ve bu tefsir edilince düzeliyor.
- Kitabında açık ve net çelişki bulup tahrif edilişine delil olarak sunduğumuz İncil ve Tevrat’taki tahrifleri onlar kabul etmiyorlar ve siz de bizim tefsirlerimizi okuyunuz, zira bizde de çelişki yoktur diyorlar.
2) İkinci sorum ise şu dur: Ben Müslüman olduğum için Kuran’da bazı müşkülatlı haller olsa da yani zahiren ilk bakışta yanlış anlaşılmaya meyilli olsa da derinine inince doğru olduğuna inanarak dinimden vazgeçmeden araştırdım ve doğru olduğunu, inancımın doğruluğunu ilmen gördüm. Fakat sorum şu ki inanmayan bir kimse için ve ya başka bir din mensubu için Kuran’a iman ile yani Allah kelamı gözü ile bakmak kolay mıdır?
- Zira Bediüzzaman Said Nursi, Kuran'a önce iman nazarıyla sonra ehli küfrün gözüyle bakar ve der ki küfür gözüyle bakınca Kuran'ın nuru söner gibi oldu.
- Eğer durum böyle ise ehli küfürdekiler Kuran’ın hak oluşunu nasıl anlayacaklar?
Değerli kardeşimiz,
Cevap 1:
İşin özünü kaçırdığımız zaman, işler fasit bir döngü içerisinde dönmeye başlar.
Önceliği olan konu, Tevrat ve İncil ile Kur’an’ın ilahi kimliklerini tespit etmektir. Bunu tespit etmeden sorudaki mantık yürütmesi sağlam bir neticeye götürmeyebilir. Çünkü bu mantıkla daha baştan itibaren Kitab-ı Mukaddes ile Kuran-ı Kerimi aynı kefeye koymuş olursunuz.
- Önce şunu çok iyi biliriz ki, elimizdeki mevcut Tevrat ve İncil kitapları tamamen bir vahiy mahsulü değildir. Tevrat’a bakan insaf sahibi, bu kitabın yaklaşık % 80-90’ı, başkaları tarafından yazılan bir tarih kitabı olduğunu görür.
- Muharref, yani değiştirilmiş olduğuna, ilaveler, eklemeler ve çıkarmalar yapıldığına dair açık bir misal vermek gerekirse; Tevrat’ta yer alan Lut kıssası, her yönü ile çelişkilerle dolu, peygamberlik makamına yanaşması mümkün olmayan muharref bir kıssa örneğidir. Sapık homoseksüel ilişkilerin yaygınlaşmasının toplumu helake götürdüğünü anlatan bir kıssanın; yine sapık, ensest (incest) aile içi, cinsel ilişkileri sergilemesi ve buna giden yolu masum göstermesi, Hz. Lut’u ve helakten kurtulacak kadar saf ve temiz kızlarını iğrenç yollar içinde anlatması örtbas edilmesi imkansız bir tahriftir. (bk. Kitab-ı Mukaddes, Tekvin 19/30–38)
Elimizdeki dört İncil ise, onlarca yazılmış kitaplar arasından seçilmiş olmaları ve yazarlarının belli olması, bunların tamamen bir vahiy mahsulü olma ihtimalini ortadan kaldırmıştır. Zaten Hristiyanlar da bunların Hz. İsa’ya gelen vahiyler olduğunu söylemiyorlar.
Cevap 2:
Bediüzzaman’ın dediği şey şudur: Yanlış bir yolda çırpınmakla hakikat elde edilmez. Önce hakikate ulaşmak için takip edilmesi gereken metodun sağlam olması gerekir. “Şeytanla Muhavere”de insanlar Kur'an’a iman etsin, sonra baksın denmiyor. Zaten iman ettikten sonra bir sorun kalmaz.
Oradaki ifadeden maksat, Kur'an’a bakarken, mevcut olan halini, Allah’ın kitabı olduğunu farz ederek işin doğru olanını bulmaya çalışmalıdır. Çünkü Kur'an’ın “Ne Allah’ın sözü, ne de insan sözü olmadığını” söylemek imkansızdır.
Buna göre, insan Kur'an’ı tanımaya çalışırken, bakış açısını tarafsız, objektif bir şekilde ayarlamak zorundadır. Burada tarafsızlık, Kur'an’ı ortada bırakmak anlamına gelmesi söz konusu olmadığına göre, onu zilyedin himayesinde (şu anda kime ait olduğu hususu şöhret bulmuşsa, o zaman onun elinde) bırakmaktan daha tarafsız bir konumu yoktur.
Görüldüğü gibi, burada “Kur'an’a iman et sonra gel tartışalım.” şeklinde bir beyan yoktur. Bilakis, tartışmaya yönelik tarafsız bir alanı tespit etmek için Kur'an’ın “Allah’ın sözü olduğu” varsayımından hareket etmenin zorunluluğu vardır. Çünkü, Kur'an’ın görünürdeki sahibi olan Hz. Muhammed (asm), “Bu kitap benim değil, Allah’ındır.” diyerek ortaya çıkmıştır.
O halde, bu davayı tasdik etmek veya çürütmek için taraflar delillerini serdedebilirler.
Elbette, en az kırk yönden mucize mıhlarıyla arş-ı azama çakılan bu pırlantayı oradan söküp atmak şimdiye kadar mümkün olmadığı gibi, bundan sonra da mümkün olamaz.
- Tarih boyunca, binlerce Ehl-i kitap yani Yahudi ve Hristiyan alimlerinin Kur'an’ı tasdik edip iman etmeleri, Kur'an’ın Allah’ın kelamı olduğunu gösteren birer imzadır.
- Bugün bile Batı'da her gün belki yüzlerce insan Müslüman oluyor. Halbuki bir Müslümanın aklını, bilgisini kullanarak başka bir dini tercih ettiği husus yok gibidir.
- Demek ki, mesele sadece kutsal kitapların ayetlerindeki çelişkileri yorumlarla düzeltme meselesi değildir. İlk cevapta dikkat çektiğimiz Hz. Lut kıssası gibi öyle hikayeler var ki, tutulacak hiç bir tarafı yoktur. Batılı bir ilim adamı olan Mouris Bukay’ın "La Bible, Le Coran etla Science" adlı eserinde Kur'an ile Tevrat ve İncil arasındaki farkları göstermesi, Kur'an’ın doğruluğunu, diğerlerinde ise tahriflerin olduğunu kabul etmesi insaf sahiplerine önemli bir mesajdır.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Kuran anlaşılmasın diye bütün konular parçalanmış mı?
- Kuran, İncil ve İslami çelişkiler iddialarına cevap verir misiniz?
- İncil ve Tevrat’ta, bazı ayetlerin müteşabih olduğunu belirten bir ayet var mı?
- Cennet ve cehennem, uydurma mı? Tevrat'ta cehennemin yeriyle ilgili bilgiler nasıl değerlendirilmelidir?
- İslam dinine ve Kur'an-ı Kerim'e,-gerçekten hak din olup olmadığını anlamak için- tarafsız gözle bakmakta bir sakınca var mıdır?
- Bütün kafirler İslam'ın doğru yol olduğunu biliyorlar mı?
- Sarfe teorisini benimseyen alimlerin gerekçeleri nedir?
- Enam suresi 114. ayet diğer ayetlerle çelişiyor mu?
- Kuran’ı neden bir bütün olarak değerlendirmeliyiz, Kuran-Sünnet bütünlüğü de var mı?
- Bilim, Allah yok mu diyor?