Tanrı ile insanı bir gösteren anoloji neden yanlıştır?

Tarih: 19.01.2017 - 01:17 | Güncelleme:

Soru Detayı

1. Akıl yürütmenin anolojik olmasının onu geçersiz kılmayacağını yazmışsınız. O halde Tanrı ile insanı bir gösteren anoloji neden yanlıştır?
- “Yani insan az merhametiyle evladını yanlış işler yapıp yanabileceği yere göndermezken Tanrı gönderiyor. Demek ki insan Tanrı’dan daha merhametlidir’’ demek neden yanlıştır?
2. Allah bize sıkıntı çektirmeden merhametini hissettiremez miydi?
- Hakikati zıtlar ile biliyoruz ama Allah buna rağmen bize merhametini hissettiremez miydi?
- Onun gücünün yetmeyeceği hiçbir şey yok. Buna gücü yeter ne de olsa…

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Analojik akıl yürütmeler her iki tarafı "bir kılmaz". Yani doğrudan bir özdeşlik sağlamazlar. Sadece iki farklı alan arasında geçişi bizim açımızdan mümkün kılan bir yapıya sahiptirler.

Ancak daha önceki cevabımızda da belirttiğimiz gibi, Allah’ın pek çok ismi ve sıfatları söz konusudur.

Zatı ilahiye işaret eden Allah ismi toplayıcı bir isimdir. Dolayısıyla Rahim ismi buna dahil olduğu gibi Adil ismi de dahildir. Ya da Cemil ismi dahil olduğu gibi Kahhar ismi, Muhyi ismi ile beraber Mümit ismi de bulunmaktadır. Diğer 99 ismi buna kıyas edebilirsiniz.

Şimdi eğer bir anolojik akıl yürütmede bulunacaksak, bir annenin evladına olan merhameti ile yalnızca ilahi merhamete geçiş yapma imkanımız olabilir. Bu da zaten Hz. Peygamber (asm)'in ifadelerinde mevcuttur.

Buna göre bütün annelerin merhamet ve şefkati ilahi merhametin bir zerresi bile olamayacak bir küçüklüktedir. Bize verilen merhamet ise kendi varoluş kapasitemize uygun olandır.

“Allah Tealâ rahmetini yüz parçaya ayırdı. Doksan dokuzunu kendi yanında tuttu, bir parçasını ise yeryüzüne indirdi. İşte bu bir parça rahmet sebebiyle bütün canlılar birbirine merhamet ederler. Hatta kısrak (emzirirken) yavrusuna basıp da zarar verir korkusuyla ayağını kaldırır.” (Buhâri, Edeb, 19; Müslim, Tevbe 21)

İlahi merhametin Allah katında devam ediyor oluşu, sonsuz hayatta buna ebedi olarak mazhar olmamız içindir. Hadiste görüleceği gibi varlıklardaki merhametten hareketle ve doğru bir akıl yürütme ile ilahi merhametin büyüklüğüne ulaşılmaktadır.

Eğer anne örneğinden yola çıkarsak yalnızca merhameti değerlendirebiliriz. Öğretmen örneğinden yola çıkarsak insana bilmediğini öğreten rabbin adaletine ulaşırız.

Şimdi eğer anolojimiz sadece merhamet ölçekli olursa, Allah’ta daha büyük ve sonsuz bir merhamet olduğuna ulaşabiliriz.

Ancak anolojimizi tüm ilahi isimleri kapsayacak şekilde genelleştirerek bir yargıya yönelmek ise akıl yürütmemizi geçersiz kılar.

O halde yapmamız gereken her ilahi ismin karşılığı olan varlıklar alemindeki eylemi bularak oradan ana kaynağa ulaşmaktır.

Konumuz sınav olduğu için burada yapılacak doğru akıl yürütme Allah’ın Adil ismi olmalıdır.

Mademki biz dünyamızda ve insanlar arasında kesin bir yargı olarak hak ve adalet anlayışını görüyoruz ve bu anlayış doğuştan gelen bir bilgi olarak hepimizde mevcuttur, o halde yaratanın bizim yapıp etmelerimiz ile ilgili tam ve mükemmel bir adaleti olmalıdır.

“Allah’ın bize zıttı olmaksızın merhameti bildirmesi ve buna neden olsa gücü yeter” yaklaşımı ise çelişik bir akıl yürütmedir.

Allah bir olduğuna göre ve bizim Allah olmadığımız açık olduğuna göre bizim bilebilmemizden bahsediyoruz demektir.

Dolayısıyla bizim varlık kapasitemiz böyle olmasın demek, var olmayalım demektir.

Allah’ın kudretinin her şeye yetmesi her şeyin gereğine yetmesi anlamındadır. Yani hikmetsiz bir kudret noksanlıktır. Fantastik kurgular ile ilahi devran dönmez.

“Muhakkak, Allah, adaleti, iyiliği, yakınlara yardım yapmayı emreder; hayasızlığı, fenalığı ve azgınlığı da yasaklar.” (Nahl, 16/90)

“Kim zerre kadar hayır işlese onu (karşılığını) görecek. Her kim zere kadar şer işlese onu (karşılığını) görecek.” (Zilzal, 99/7-8)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 500+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun