Sus, içinde yetiştirilip mücadele gücü olmayanı mı Allah’a yakıştırıyorsunuz, ayeti ne demektir?

Tarih: 25.03.2015 - 01:28 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Zuhruf suresi 18. ayette Allah diyor ki: Sus içinde yetiştirilip mücadelede gücü olmayanı mı Allah’a yakıştırıyorsunuz? Burada Allah kızları mücadelede gücü olmayanı mı bana yakıştırıyorsunuz, sizce onlar benim kızlarım olabilir mi?” anlamında mı kullanmıştır?
- Halbuki İsa Allah’ın oğlu dediklerinde o benim oğlum değildir, rab evlat edinmekten uzaktır vs. demişti. Oysa aynı ifade kızlar için kullanıldığında onlar benim kızlarım değil ifadesi yerine mücadelede gücü olmayanı mı bana yakıştırıyorsunuz demiş.
- Burada kızları zayıf görme gibi bir durum söz konusu değil midir?
- Oysaki Allah katında ustun olan takva sahibi olan değil miydi?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Kızların/kadınların zayıf yaratılışta oldukları bir gerçektir. Bunların bazı yönlerden erkeklerden daha zayıf olmaları, onların Allah katında erkelerden daha değersiz oldukları anlamına gelmez.

Elbette Allah katındaki değerlendirme ölçüsü “takva”dır. Nice kadınlar cennetin en üst kasırlarında yer alırken, nice erkekler de cehennemin en aşağı derekesinde ceza çekecektir. Bunda asla şüphe yoktur. Bu sebeple buradaki ifadeler “Allah katındaki değerlendirme ölçüsü” ile ilgili değildir.

Zuhruf suresinin 15-19. ayetlerinde Allah’a veled isnat etmenin mantıksızlığına -belli bir sistematik içerisinde- işaret edilmiştir:

a) Önce Allah’a veledi isnat etmenin yanlışlığı, “çocuk ana-babasının bir parçası olduğu”na dikkat çekilerek yapılmıştır. Parçalara muhtaç olan, ezeli olamaz.

Kaldı ki, bir yandan Allah’ın her şeyi yarattığını söylerken, diğer taraftan meleklerin Allah’ın parçası olduğunu söylemeleri bir çelişkidir.

b) Allah’a veledi isnat ederken, özellikle o günkü muhatap Arapların kızlar hakkındaki düşüncelerine yer verilmiş ve kendilerine “kız çocuğu doğduğu” söylendiğinde bundan hicap duydukları halde, Allah’a meleklerden kızları olduğunu iddia etmeleri ciddi bir mantıksızlıktır. Kendileri için uygun görmedikleri kızları, yer ve göklerin yaratıcısı olduğuna inandıkları Allah’a nispet etmeleri onların düşünceleriyle de çelişmektedir.

c) Kızların çocukluğundan itibaren “süslü giysiler ve takılarla” sevinecek kadar âciz olan kızların Allah’a isnat edilmesi, müşriklerin akıllarını bile rencide edecek bir varsayımdır. Çünkü, Allah’ın güçlü, kuvvetli olan ve yardım edebilecek durumda olan erkek çocukları onlar için yaratırken, yardıma muhtaç kızları kendisi için seçmesinin hiçbir mantığı olmaz.

d) O günkü müşrik toplumda kızların ne kadar zayıf olduklarının diğer bir göstergesi de onların hasımlarıyla yaptıkları konuşmalarında, tartışmalarında gereken performansı gösterememeleridir. Bu husus kahir ekseriyetle her zaman geçerli bir realitedir.

Buna göre ne sözlü ne de fiil olarak erkekler kadar güçlü olmayan kızları Allah’a, oğlanları -tercih bakımından- kendilerine almaları bir mantık aymazlığıdır.

e) Evlat ile evladın sahibi/babası arasında bir mahiyet ortaklığı vardır. Onun içindir ki, insan yavrusu insan, atın yavrusu at oluyor. Bir yandan Allah’ın her şeyin yaratıcısı olduğunu kabul eden müşriklerin, diğer yandan ona çocuk isnat etmeleri, yaratan ile yaratılanın aynı mahiyetin ortak paydasında birleşmelerini gerektirir. Bu ise en antika bir saçmalık ve bir hezeyan-ı küfridir.

f) Üstelik, Allah’ın halis kulları olan meleklerin Allah’ın kızları olduğunu söylerken, onların “dişi” olduklarına da hükmettiler. Bu ise “recmen bilgayb/gayba taş atmak” türünden bir yalancılıktır.

İşte bu ayetlerin ifadelerinde, insanların kız veya erkek olarak bir ayrıma tabi tutmaktan ziyade, Allah’a velet isnat edenlerin mantıksızlıklarını ortaya koymaya yönelik bir açıklama söz konusudur. (krş. Taberi, Razi, İbn Kesir, Kurtubi, İbn Aşur, ilgili ayetlerin tefsiri)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun