Şehit kelimesi diğer dinlerde var mı?

Tarih: 03.08.2016 - 01:23 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Şehit kelimesi ilk olarak İslamdan mı çıkmıştır?
- Daha önceki dinlerde veya kavimlerde yeri var mı?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İlk insan Hz. Âdem aynı zamanda ilk peygamberdir. Ona da vahiy gelmiş ve sahifeler verilmiştir. Bu nedenle ilk insanlardan beri şehitlik kavramı olmalıdır. 

Ancak Kur'an dışındaki diğer kutsal kitaplar, orjinal haliyle korunamadığı için, onlarda şehitlik kavramının doğru anlamını ve detayını bulmak mümkün olmayabilir. 

Bu konuda yapılan çalışmaların özeti şudur:

Şehid kelimesi Batı dillerinde “şahit” anlamındaki Grekçe martu(y)stan türeyen ve buradan Latince’ye geçen martyr, martirer kelimeleriyle karşılanmıştır.

Buna uygun bir diğer kavram eski Yunan ve Roma gelenekleriyle Hint ve Çin kökenli dinlerce benimsenen, “inanç veya yüce bir amaç uğruna kişinin kahramanca kendi hayatına son vermesi” anlamındaki dinî intihardır.

Onurlu veya soylu ölüm diye de isimlendirilen dinî intihar, şehitliği kutsal gören dinlerce resmen kabul edilmemekle birlikte Yahudilik ve Hıristiyanlık’ta örnekleri mevcuttur. Dolayısıyla bilhassa uygulama noktasında şehitlikle dinî intiharı birbirinden ayırmak güçtür.

Dinler tarihi çalışmalarında bir ölümün şehitlik kapsamında değerlendirilmesi için:

a) Zulüm veya baskı ortamının bulunması;
b) Tanıkların gözünde ölümün kahramanca gerçekleşmiş olması;
c) Ölümün isteyerek göze alınması, hatta bazan kişinin bizzat kendi hayatına son vermesi;
d) Bunun başkaları için yarar sağlaması;
e) Bu şekilde öldükten sonra, kurtuluş veya öteki dünyada mükâfat beklentisinin bulunması
şeklindeki unsurları, özellikle son ikisini içermesi beklenmiştir.

Şehid kavramının Yahudilik’te önemli bir yere sahip olmasına rağmen Ahd-i Atîk’te yukarıdaki şartları taşıyan bir kavram mevcut değildir. Buna karşılık onurlu ölüm kapsamında değerlendirilebilecek şekilde altı kişinin (Abimelek, Samson [Şimşon], Ahitofel, Saul, Saul’un silâhdarı ve Zimri) intiharından bahsedilmiştir. (Hâkimler, 9/ 53-54; 16/28-30; I. Samuel, 31/4-5; II. Samuel, 17/23; I. Krallar, 16/18)

İkinci mâbed dönemi (m.ö. V. - m.s. I. yüzyıllar) öncesinde İsrâil dininde şehitlik fikrinin olmayışı, bu dönemden önce İsrâiloğulları’nın muhatap olduğu yönetimlerin (Asur, Bâbil, Mısır vb.) başka inançlara ve senkretizme karşı genellikle müsamahalı davranmasına atıfla açıklanmıştır.

Ahd-i Atîk’te iç veya dış baskılar karşısında inanç uğruna ölümü göze alma örnekleri mevcuttur. Saf monoteizm adına İsrâil toplumundaki çok tanrıcı senkretiklere karşı (Kral Ahab ve karısı İzebel) mücadele eden İlyas peygamber (I. Krallar, 19/1-10; krş. II. Krallar, 2/10), Vezir Hâmân’ın komplosu karşısında halkını kıyımdan kurtarmaya çalışan Kraliçe Ester (Ester kitabı), Bâbil sürgünü döneminde imparatorluk heykelinin önünde eğilmeyi reddeden Daniel’in üç arkadaşı ve benzer şekilde krala ibadet etmeyi reddeden Daniel’in durumları (Daniel, 3 ve 6. bablar) potansiyel şehitlik kapsamında görülmüştür.

Hristiyanlık söz konusu olduğunda Ahd-i Cedîd öğretisinde ölümün ruha değil bedene etkili olduğu şeklindeki genel kabulden hareketle şehid olmak, ölümün ve bedenin üzerine çıkış ve Îsâ Mesîh’in çarmıhta ölümünün tekrarı anlamında yeniden doğuş ve kurtuluşun garantisi şeklinde görülmüştür. (Matta, 10/39; 16/25; Markos, 8/35; 10/45; Luka, 9/24; Vahiy, 20/4-6; Korintoslular’a Birinci Mektup, 15/26)

Bu anlayıştan dolayı da kilise babalarının öğretisinde şehidler “İkinci Îsâ” diye nitelenmiştir.

Roma Devleti’nin koruyucusu sayılan pagan tanrılarına ibadet etmeyi reddettikleri için ölümle cezalandırılan ilk hıristiyan şehidlerinin başında havâri Petrus ve Pavlus gelmektedir. (Petrus’un Birinci Mektubu, 4/14-16)

Eklektik karakterli Sih dininde şehid kavramı diğer Hint dinlerinden farklı olarak önemli yere sahiptir. Sih öğretisinde şehitlik, Tanrı’nın iradesine boyun eğme yükümlülüğünün tabii bir sonucudur. Başta ilk Sih şehidi Guru Arjan (ö. 1606) ve Guru Teg Bahadur (ö. 1675) olmak üzere Moğol imparatorlarının elinde hayatını kaybeden Sihler için Arapça şehid kelimesi kullanılmaktadır.

Sih dayanışmasını esas alan Khalsa teşkilâtının kurulması da (1699) Sih inancı ve bu inancı oluşturan Sih liderleri adına kendini ortaya koyma prensibine dayanmaktadır. Sih toplumunun gördüğü baskıları ve şehidlerin inançları uğruna kahramanca ölümlerini anlatan hikâyeler müstakil kitaplarda yer almakta, bunlar düzenli biçimde ibadette okunmakta, bu şekilde Sih idealinin genç nesillere intikali amaçlanmaktadır.

Gerek geçmişte gerekse modern dönemde şehid olan Guru ve diğer Sihler için yıllık anma törenleri düzenlenmektedir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun