Tanrı sözlerinin değiştirildiğini nasıl iddia edersiniz?

Tarih: 25.07.2015 - 01:04 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Bizim kitabımız Kuran-ı Kerime göre İncil değiştirilmiş bir kitaptır. Ancak Hıristiyanlar buna karşı olarak tanrı sözleri değiştirilemez diyor? Kim tanrının sözlerini değiştirebilir ki diyor.
- Matta İncilinde de tanrı sözlerinin bir harfi dahi değiştirilmeyeceğinden bahsediyor. Ve biz Müslümanlara şu soruyu soruyorlar:
- Hz. İsa' dan önceki tüm dinleri kabul ettiklerini İsa ise bir tamamlayıcı olarak geldiğini söylüyorlar yani eski dinlerin de değişmediğini dile getiriyorlar. Bize tanrı sözlerinin değiştirildiğini nasıl iddia edersiniz diye soruyorlar?
(Hz İsa Kudüs doğumlu Yahudi bir insandı otomatikman bulunduğu yörenin halkı Yahudi idi ve İbranice konuşuyorlardı. İncil iki bölüme ayrılıyor, Ahd-i atid ve Ahd-i cedid. İlk bölüm İbranice olan kısım Tevrat'ı kapsayan kısımdır. İkinci bölüm İncilin olduğu bölümdür. Bu kısım Mektuplar şeklindedir. Ama ilginçtir ki Ahd-i akit İbranice değildir. Bu durumda bize bir çeviri eser odluğunu yani ana kaynağın ortada olmadığını gösteriyor.)
-  Biz incili inkar etmiyoruz. Şüphesiz Allah en doğrusunu bilir, neden peki incilin değişmesine izin verdi, buna müsade etmesinin sebebi ve hikmeti nedir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- “Matta İncilinde de tanrı sözlerinin bir harfi dahi değiştirilmeyeceğinden bahsediyor.” ifadesi yanlıştır. Bu konuda birkaç noktaya dikkat çekmekte fayda vardır:

a) Önce Matta İncili -diğer İnciller gibi o da- bir vahiy değildir. Hz. İsa’dan çok sonra Matta adındaki bir şahıs tarafından kaleme alınmıştır.

Bu sebeple, buradaki bütün ifadeleri Allah’ın sözü olarak algılamak mümkün değildir.

b) Orada “tanrı sözleri” değil, “şeriat” kelimesi kullanılmıştır. İlgili iki ayetin metni şöyledir:

“Sanmayın ki, ben şeriatı, yahut peygamberleri yıkmaya geldim; ben yıkmaya değil, fakat tamam etmeye geldim. Çünkü doğrusu size, derim: Gök ve yer geçip gitmeden, her şey vaki oluncaya kadar, şeriattan en küçük bir harf veya bir nokta bile yok olmayacaktır.” (Matta, 5/17-18)

Bu ifadenin “vahiy olup olmadığı bir tarafa...”;  burada kullanılan “şeriat” kelimesi, “Tevrat ve İncil’in sözleri” değil, doğrudan Allah tarafından gönderilen dinlerin/şeriatların barındırdığı hakikatlerin değişmeyeceği manasına gelir.

Yoksa hepsi “doğru, sağlam kitap” olarak kabul edilen dört İncil’in birbirini nakzeden ifadeler barındırması, bu ifadeyi temelinden yıkacaktır.

c) Bu ifadelerden sonra gelen 19. ayette “Bundan dolayı bu en küçük emirlerden birini kim bozar ve insanlara öylece öğretirse, göklerin melekutunda kendisine en küçük denilecektir.” ifadesinden açıkça anlaşılıyor ki, önceki ifadede “İncil’in sözleri” değil, onun emirleridir. Ve bunlar da insanlar tarafından bozulabileceğine açık bir referanstır.

d) Matta’da yer alan “Sanmayın ki ben Şeriatı, yahut peygamberleri yıkmaya geldim; ben yıkmaya değil, fakat tamam etmeye geldim” ifadesi, -zamana bağlı olarak değişen füruat kısmı hariç- iman esasları ve evrensel hakikatler bakımından semavi dinlerin bütünlüğüne işarettir.

 “Resulüm! De ki: ‘Ben Peygamberlerin ilki değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben ancak bana vahyedilene tabi oluyorum. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.’” (Ahkaf, 46/9)

mealindeki ayette de bu gerçeğin altı çizilmiştir.

- İslam dininde, “Herhangi bir semavi hak dine, onun kitabına, onun peygamberine inanmayan kimse, asla Müslüman olamaz.” şeklindeki prensip, “hakiki dinlerin bütünlüğü”ne yönelik ortaya konulan en çarpıcı bir hakikattir.

 “(Reslüm! Seninle tartışan Yahudilere) De ki: Eğer söylediklerinizde dürüst ve samimi iseniz, (tartıştığımız konuyla ilgili) Tevrat’ı getirip okuyun (da görelim!)” (Al-i İmran, 3/93)

mealindeki ayette Yahudilere karşı -hem de kendi kitapları olan Tevrat üzerinden- bu meydan okuma olayı, Yahudilerin vahiy mahsulü olan dini bilgilerde tahrifat yaptıklarının açık göstergesidir.

e) Matta’nın “ben yıkmaya değil, fakat tamam etmeye geldim” şeklindeki ifadesi, Hz. İsa’nın daha önceki şeriatlardan farklı bazı gerçekleri getirdiğini de göstermektedir. Çünkü, “tamamlamak” noksanları telafi etmek ve farklı şeyler söylemek demektir.

Bu ifade -yukarıda arz edildiği üzere- Dinlerin şeriat kısmı olan ahkam ve füruattaki değişkenliğine işaret edilmiştir.

İlave bilgi için tıklayınız:

Kur'an'dan önce gelen diğer semavî kitaplar, Tevrat ve İncil değişmiş midir?
Diğer ilahi kitapların tahriften korunmamasının sebebi nedir? ... 
Tevrat'ın tahrif olmadığını iddia edenlere, nasıl cevap verilir?
Tevrat, Zebur, İncil de Allah'ın kelamı olduğu halde, niçin Allah onları muhafaza etmemiş?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun