Sahabe mürseli nedir, neden böyle bir yöntem kullanılmıştır?

Tarih: 31.05.2015 - 00:57 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Sahabeler neden görmedikleri olayları veya sözleri bu metodla görmüş gibi anlatmıştır veya duymuş gibi bunun hikmeti nedir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Mürsel terimi Hadis İlminde daha çok bir tabiinin sahabeden olan râvîyi atlayarak doğrudan Hz. Peygamber’e isnad ettiği rivâyeti ifade etmektedir. (1)

Fakat bir sahâbînin Hz. Peygamber’den bizzat duymadığı bir söz veya görmediği bir fiili aktarması da, aradaki sahâbîyi atladığı için bu kapsamda değerlendirilmektedir.

Sahâbenin her birisi rivâyet ettiği bütün bilgileri doğrudan Hz. Peygamber’den duymuş veya görmüş değildi. Bazısı başkası aracılığıyla duyduklarını aktarıyor, ancak kimden aldığını genellikle belirtmiyordu. (2)

Berâ b. Âzib, “Size rivâyet ettiğimiz hadislerin hepsini Hz. Peygamber’den duymuş değiliz. Fakat onları arkadaşlarımız bize aktarırdı. Çünkü biz deve gütmekle meşgul olurduk.” (3) derken bu duruma dikkat çekiyordu.

Enes b. Mâlik ise hadis rivâyet ederken kendisine, “Sen bunu Rasulullah’tan gerçekten duydun mu?” diye soran bir kişiye çok kızmış ve ona şöyle karşılık vermişti: “Allah’a yemin ederim ki biz size rivâyet ettiklerimizin hepsini Peygamber’den bizzat duymuş değiliz. Fakat birimiz diğerine anlatırdı…”(4)

İşte bu tür rivâyetler, Hz. Peygamber’den bizzat duyan kişi zikredilmediği için Hadis İlmi’nde “sahabe mürseli” olarak adlandırılmaktadır.(5)

Hz. Âişe bir rivayette Allah Rasülü’ne gelen ilk vahiylerin sadık rüyalar şeklinde olduğunu ifade etmiştir.(6)

Hadisi şerh eden alimler, bizzat görmediği için, Hz. Âişe’nin bu rivâyetinin mürsel olduğunu söylemektedirler. Yani o bu bilgiyi sonradan ya herhangi bir sahâbîden ya da Hz. Peygamber’den duymuş olmalıdır.(7)

İbn Hacer’e göre, sahâbenin gerçekleştiği vakte bizzat muttali olmadığı bir olayı sonradan Hz. Peygamber’den duyarak aktarması da mürsel sayılmaktadır.(8)

Buna göre, sahâbenin rivâyetlerinin çoğu, -bazılarını verdiğimiz nakillerden de anlaşılacağı üzere- mürsel kabul edilmektedir.(9)

Sahabe Mürseli’nin önemli bir nedeni, Peygamberimiz hayattayken ve vefatından hemen sonraki ilk zamanlarda, sened zikrinin henüz başlamamasıdır. (10)

Suyûtî, sahabe mürsellerinin, yaşının küçüklüğü veya geç müslüman oluşu, farklı meşguliyetlerin bulunması gibi çeşitli sebeplerle Hz. Peygamber’den uzak kalma ile gerçekleştiğini ifade eder.(11)

Bir sahâbînin doğrudan rivâyeti ile yine kendisi gibi bir sahâbîden yaptığı mürsel arasında güven açısından bir fark olmaması gerekir. Zira, İbnu’s-Salah’ın ifade ettiği gibi, irsâli yapan da ismi gizlenen de aynı şekilde bir sahâbîdir.(12)

Sahâbe mürseli alimler tarafından delil olarak kabul edilmiştir.(13)

İlave bilgi için tıklayınız:

Mürsel Hadis

Dipnotlar:

1. Polat, Selahattin, Mürsel Hadisler ve Delil Olma Yönünden Değeri, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1985, s. 51.
2. Toksarı, Ali: “Müdelles Hadis ve Sahâbeye Tedlîs İsnâdı”, Erciyes Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, s. V, 1988, 232-233.
3. Ahmed b. Hanbel, Müsned, tahkik: Şuayb el-Arnaud, Müessesetü’r-Risale, 1416-1421/1995-2001, XXX, 458.
4. Hâkim Neysâbûrî, Müstedrek ale’s-Sahîhayn, Dâru’l-Marife, Beyrût, ts. III, 575; Hatib Bağdâdî, Kitâbul-Kifâye fî İlmi’r-Rivâye, Haydarabad, 1358, 386.
5. Polat, Mürsel Hadisler, s. 72.
6. Ahmed b. Hanbel, Müsned, XLII, 113, XLIII, 112; Buhârî, Tefsir, 444, 445, Ta’bîr, 1; Müslim, İman, 160.
7. Nevevî, Sahîhu Müslim bişerhi’n-Nevevî, el-Matbaatü’l-Mısriyye, 1347/1929, II, 197.
8. İbn Hacer, Ahmed b. Ali el-Askalânî (ö. 852/1448), Fethü’l-Bârî, Dâru’l-Ma’rife, Beyrût 1379. VIII, 716.
9. bk. Polat, Mürsel Hadisler, 72-73
10. Kaysiyye, Mahmud Ahmed, İbnu’l-Cevzî ve Kitâbuhû’l-Mevzûât, Doktora Tezi, Pencap Üniversitesi, Lahor, 261. Ünal, Yavuz, Hadisin Doğuş ve Gelişim Tarihine Yeniden Bakış, Ensar Neşriyat, İstanbul 2010, 345 vd.
11. bk. Suyûtî, Tedrîbü’r-Râvî, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrût 1399/1979, I, 207. Benzeri bir açıklamayı Zehebî de yapmıştır. Bkz., Siyer, II, 608.
12. İbnu’s-Salâh, Ulûmu’l-Hadis, I, 56. Krş. Zehebî, Siyer, II, 608.
13. İbn Belbân el-Fârisî, Sahîh-i İbn Hibbân bitertîbi İbn Belbân, Müessestü’r-Risâle, Beyrût, 1414/1993, I, 161-162; Toksarı, Müdelles Hadis, 232 vd.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun