Ayakta su içenin şahitliği neden kabul edilmez?

Tarih: 16.01.2015 - 02:33 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Buna sebep nedir?
- Böyle düşünenler neyi dayanak göstermişlerdir?
- Ayrıca başka kimlerin şahitliği kabul edilmez ve bunların dini gerekçeleri nelerdir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Şahitliğin kabul edilmesinde esas prensip, şahitlik yapacak kişinin adil olmasıdır. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de,

 "İçinizden iki adil kimseyi şahit tutun. Şahitliği Allah için dosdoğru yapın." (Talak, 65/2)

buyrularak, şahitlik yapacak kimsenin adil olması gerektiği vurgulanmıştır.

Adalet; büyük günahlardan kaçınmak ve kişiyi insanlar arasında değersiz kılacak basit ve adi işleri yapmaktan uzak durmaktır. Bu vasıfları taşıyan kişiler şahitlik yapabilir.

Malum olduğu üzere, dinin kesin ve değişmez kurallarının belirlemediği alana dahil olan örfün güzel ve çirkin kabul ettiği bir kısım şeyler zaman ve mekana göre farklılık arz etmektedir.

Örneğin eski dönemlerde erkeklerin başı açık olarak gezmesi ayıp kabul edilirdi. Buna binaen de toplumun ayıp kabul ettiği bir şeyi yaptıkları için, başı açık gezen erkeklerin adalet vasfını yitirdikleri söylenerek şahitlikleri reddedilirdi.

Ancak aynı âdet aynı zaman diliminde farklı bir İslam diyarı olan Endülüs'te ayıp kabul edilmiyordu. Orada erkekler sokakta başı açık gezer ve bu durum kimse tarafından da ayıplanmazdı.

Bu örneğe benzer olarak, sokak ortasında bir şey yemek, diğer insanların evlerini gözetleme imkanı verecek şekilde damda kuş beslemek, şahitliği zedeleyen hususlardan sayılmıştır.

Bu konu fıkıh kitaplarında daha çok mürûet/mürüvvet olarak ifade edilmektedir.

“İnsana yaraşır davranış sahibi olma” şeklinde tanımlanabilecek olan "mürüvvet"in şahitlik konularında ağırlıklı bir yere sahip bulunduğu görülür.

Fıkıh eserlerinde mürüvvete aykırı davranışlar geniş bir örnek listesi halinde açıklanmaya çalışılsa da (İbn Kudâme, XIV, 152-153; el-Fetâva’l-Hindiyye, III, 468-469) bu kavramın özünü, toplum nazarında düşüklük ve hafiflik diye algılanan şeylerden uzak durma ve genel âdâba uygun davranma anlamı oluşturur.

Mürüvvet, ayrıca, kişinin kendi bireysel durumuna ve toplumsal konumuna yakışmayan işlerden uzak durmasını da ifade eder.

Şahitlikte aranan bu şart, mürüvveti bulunmayanın utanma duygusunu yitirmiş olacağı, böyle kimsenin dilediğini söyleyebileceği varsayımına dayanır.

Diğer taraftan, bazı mesleklerin mürüvvete aykırı sayılmasında bizzat mesleğin kötü görülmesinin değil bunlarda temizliğe gereğince riayet edememe, namazı geciktirme, haram kazanca bulaşma veya haram fiile iştirak etme ihtimalinin güçlü olması gibi gerekçelerin etkili olduğu söylenebilir.

Mürüvvete aykırı davranışların değişkenliği konusunda fıkıh kitaplarında açık bir ifadeye rastlanmasa da mürûetin çerçevesinin büyük ölçüde örfe ve zamanın toplumsal telakkisine bağlı olarak çizildiğini gösteren ifadeler vardır.

Dolayısıyla zaman içerisinde bir davranışın vaktiyle mürüvvete aykırı görülürken, sonradan telakkilerin değişmesiyle onun da değişebildiği ve mürûetin tanım itibariyle aynı kalsa da içerik itibariyle değişken olduğu söylenebilir.

Özetle kişiyi mürüvvet sahibi olmaktan çıkaran vasıflar, adalet vasfını da giderir ve bu gibilerin yaptıkları şehadetle hüküm verilmez.

İlave bilgi için tıklayınız:

ŞAHİT (ŞAHİD)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun