Peygamber Efendimizin evinde sahabelerin uzun süre oturması ile ilgili, Ahzâb sûresi 53. ayeti nasıl anlamalıyız?

Tarih: 03.05.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Ahzab suresi, 53. Ayet:

"Ey iman edenler! Peygamberin evlerine vaktine bakmaksızın ve yemeğe izin verilmedikçe girmeyin. Fakat çağırıldığınız vakit girin. Yemeği yediğinizde de hemen dağılın. Sohbet etmek için de izinsiz girmeyin. Çünkü bu haliniz Peygambere eziyet veriyor, ama o sizden utanıyor. Fakat Allah gerçeği söylemekten utanmaz. Hem O'nun hanımlarına bir ihtiyaç soracağınız vakit de perde arkasından sorun. Böyle yapmanız hem sizin kalbleriniz ve hem de onların kalbleri için daha temizdir. Hem sizin Resulullah'a eziyet etmeye hakkınız yoktur. Ondan sonra hanımlarını da ebediyyen nikâh edemezsiniz. Çünkü bu Allah katında çok büyük bir günahtır."

Ahzab suresi, 53. Ayet tefsiri:

"Ey iman edenler! Size izin verilmedikçe peygamberin evine girmeyin..." Ümmetin Peygamber (asm) ile ilgili durumu iki şekildedir:

Birisi Peygamber (asm) ile başbaşa olduğu durumdur. O zaman vacip olan onun rahatsız etmemektir. İşte bu sûrenin 53. âyeti olan "Ey iman edenler! Peygamberin evlerine yemeğe çağrılmaksızın vakitli-vakitsiz girmeyin." emri ile bu, beyan buyuruluyor.

İkincisi ise Peygamber (asm) insanların arasında bulunduğu esnadadır. O zaman vacip olan da ona hürmet göstermektir. Yine bu sûrenin 56. âyeti olan "Ey iman edenler! Siz de ona salat ve selam getirin." ayetiyle de bu beyan buyruluyor.

Nur Sûresi'nde de "Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere izin alıp sahiplerine selam vermeden girmeyin." (Nur, 24/27) buyurulmuş, kendi evlerinizden başka evlere sahiplerinden izin almaksızın girmeyiniz diye yasaklama getirilmişti. Bu hüküm genel nitelikli olduğu için, elbette Peygamber (asm)'in evlerini dahi kapsıyordu.

Fakat "Peygamber müminlere canlarından ileridir. Onun eşleri de müminlerin anneleridir." (Ahzab, 33/6) buyurulmakla, Peygamber (asm)'in müminlere canlarından daha ileri ve hanımlarının onların anneleri olması, müminlerin Resulullah (asm)'ın evine kendi evleri gibi izin almaksızın girebilmelerine caizlik verecek zannedilebilirdi.

İşte bu ayet hem böyle bir zanna yer olmadığını anlatıyor, hem bu vesileyle Resulullah (asm)'ın eşlerine "hicab"ı (tesettürü) emrediyor, hem de müminlerin anneleri olmalarının mânâsını açıklıyor.

Âyetten anlaşıldığına ve İbnü Abbas'tan rivayet olunduğuna göre, birtakım kimselere zaman zaman Resulullah (asm)'ın evinde yemek yediriliyordu. Bunlar bazen, yemekten önce yetişinceye kadar bekliyorlar, yemekten sonra da hemen çıkıp gitmiyorlar, Resulullah (asm) sıkılıyordu, bu ayet nazil oldu. Hz. Zeyneb (r.anha) ile evlendiği zaman yapılan düğün yemeğinde nazil olduğu da Buharî, Tirmizî ve başka kitaplarda Hz. Enes (ra)'ten rivayet olunmuştur. Sizin için yemeğe izin verilmedikçe, لِطَعاَمٍ denilmeyip, اِلَى طَعَامٍ denilmesi, izin kelimesinin içine davet manasını da yüklemek içindir. Beydâvî'nin ifadesine göre bu mânâ yüklemenin sebebi de, izin verilse bile yemeğe çağrılmadan varmanın güzel olmayacağına işaret etmek içindir. Yemek zamanına bakmaksızın veya yemeğin olmasını gözetmeksizin veya gözetmemek üzere girmeyin.

İNÂ, bir şeyin zamanı gelip çatmak, yahut bir şey kemaline erip yetişmek mânâlarına gelir. Burada ikisiyle de tefsir edilmiştir. Bu "bakmaksızın" kaydı "girmeyiniz" fiilinin fâilinden haldir. Yani zamanı gözetmemeniz, beklememeniz üzere, size yemeğe izin verilmedikçe girmeyin. Fakat çağrıldığınız zaman da girin. Zamanından önce de olsa girin. Fakat yemeği yediğiniz zaman da hemen dağılın. Hiç durmayın. Söz dinlemek veya sohbet etmek üzere izin verilmedikçe girmeyin. Bu da üzerine atfedilmiştir.

Bizim anlayışımıza göre, bu kaydın yararı, yemekten başka maksatlar için de izinsiz girmenin yasaklığını genellemektir. Çünkü o izinsiz, zamansız giriş ve duruş Peygamber (asm)'e eziyet veriyordu. Evini daraltıyor, ev halkını sıkıyordu; fakat sizden utanıyor, girmeyin çıkın demekten sıkılıyordu. Halbuki Allah gerçeği söylemekten çekinmez, sıkılmaz.

Yani Nûr Sûresi âyeti gereği, başkasının evine izinsiz girenlerin ve ihtiyaçtan fazla duranları çıkarılması bir haktır. O halde Allah'ın söylediği gibi söylemekten sıkılmamak gerekir. Şayet size

"Geri dönün' denilirse dönüp gidin. Bu sizin için daha temizdir." (Nûr, 24/28)

İzin ile girdiğinizde de kadınlara bir meta, gerekli bir şey soracağınız veya isteyeceğiniz zaman artık onlara bir "hicab", yani görülmelerine engel bir perde, bir siper arkasından sorun.

Bundan böyle "harem", farz kılınmışıtır ki, o zamana kadar Araplar da adet değildi. Öyle yapmanız, izinsiz girmemek, çabuk dağılmak, hareme soracağınızı perde arkasından sormak hem sizin kalbleriniz, hem onların kalbleri için daha fazla temizliktir. Şeytanî düşüncelerden, vesveselerden uzaklaşırsanız, hem kadınların, hem erkeklerin iffet ve ismet hisleri daha fazla yükselir, edeb, nezihlik, takva, hürmet gösterme artar.

Hem Resulullah (asm)'ı üzmeniz, incitmeniz sizin için doğru ve caiz olamaz. Ona hak ve yetkiniz olmadığı gibi, size yaraşmaz ve hakkınızda iyi olmaz. Onun için onu incitmesi düşünülen durumların ve hareketlerin hepsinden sakınmalı hiçbirini caiz görmemelisiniz. Onun arkasından, yani vefatından sonra hanımlarını nikahlamanız asla olamaz. İşte onların müminlerin anneleri olmalarının asıl mânâsı budur. Öz anneler gibi nikahlarının ebediyen caiz olmamasıdır.

Çünkü o günah, Peygamber (asm)'i üzmek, buna dahil olmak üzere o vefat ettikten sonra hanımları ile nikahlanmak günahı Allah katında çok büyük bulunuyor. Peygamber (asm)'e kasten eziyet etmek inkâr olduğu gibi, hanımları ile nikahlanmayı, helal saymak da öyledir. Resulullah (asm), vefatında da Allah katında öyle muazzam ve öyle saygı gösterilmesi vacip olandır.

(bk. Elmalılı M. Hamdi YAZIR, Kur'an-ı Kerim Tefsiri, ilgili ayet.)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun