Onca delile rağmen "kesinlik" yok?

Tarih: 13.11.2018 - 20:02 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Sizden yardım istiyorum lütfen bana yardım edin. (Uzun ve ayrıntılı cevap verir misiniz bu çok önemli)
- Yaklaşık 1 yıldır Allah'ın varlığının delilleri, İslam'ın hak din olduğunun delilleri, Kuran’ın bozulmadığına ve Allah tarafından gönderildiğine dair delilleri, Peygamberin hak olduğu delilleri, diğer kutsal kitaplarda geçen Peygambere dair işaretler delili ve daha nice deliller araştırdım… www.feyyaz.org tüm çalışmaları okudum, dinledim..
- Onca araştırmama o kadar delile rağmen "Tamam Allah var hak din İslam" diyemiyorum.  "Kesin" bir sonuca varamıyorum. Hala kafamda şüpheler var. - Ve ben onca delile neden hala şüphelerim olduğunu bilmiyorum. Yardım edin lütfen...

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Siz uzun ve ayrıntılı cevap istemişsiniz, oysa uzun ve ayrıntı cevapların hepsini zaten okumuşsunuz.

Dolayısıyla biz size inşallah sadece iki temel prensipten bahsedeceğiz:

Hidâyet

Kur'an’da mealen buyurulur:

“…Allah dilediğini dalalete atar, dilediğini de hidayete erdirir…” (İbrahim, 14/4)

Kur'an’ın tamamından anlıyoruz ki, Allah sadece kalbini ihlas ve samimiyetle O’na açan ve teslim olana hidayet bahşeder; bu kadar delil varken, Allah’ın olmamasının mümkün olmadığı aşikarken, Allah’ı inkar eden veya varlığından şüphelenen kişi ne yapsa, ne okusa, ne dinlese, kimi dinlese, Allah o kişiyi hidayete erdirmeyeceğini net bir şekilde ifade buyuruyor. Bu, Hazret-i Âdem’den kıyamete kadar geçerli bir âdetullahtır.

İnsanlar peygamberlerle beraber yaşamış, onları dinlemiş, mucizelerine şahit olmuş ve bir kısmı iman etmiş bir kısmı da inkar etmiş.

Yakın arkadaşlardan ikisi, çok sevdikleri ve güvendikleri Peygamberimizi (asm) dinlemiş, ikisi Ebu Cehil ve Ebu Leheb gibi cehennem odunu olmuş, diğer ikisi de Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer gibi cennet gülü olmuşlar; eğitim seviyeleri aynı, dinledikleri aynı, çevre aynı, sosyal statü aynı, lisan aynı... ama gönüller farklı.

Alternatifler

Kur'an ve İslâm’ın emirlerini beğenmeyen, aklına sığıştıramayan, tatmin olmayan gönlü kapalı, gözü perdeli insanlara Allah mealen şöyle buyuruyor ve âdeta kıyamete kadar meydan okuyor:

“Eğer kulumuza (Muhammed'e) indirdiğimiz (Kur'an) hakkında şüphede iseniz, haydi onun benzeri bir sure getirin ve eğer doğru söyleyenler iseniz, Allah'tan başka şahitlerinizi çağırın (ve bunu ispat edin). Eğer, yapamazsanız -ki hiçbir zaman yapamayacaksınız- o halde yakıtı insanlarla taşlar olan ateşten sakının. O ateş kafirler için hazırlanmıştır.” (Bakara, 2/23-24)

“De ki: 'Eğer doğru söyleyenler iseniz, Allah katından, doğruya bu ikisinden (Tevrat ve Kur'an'dan) daha çok ulaştıran bir kitap getirin de ben ona uyayım.' Eğer (bu konuda) sana cevap veremezlerse bil ki onlar sadece kendi nefislerinin arzularına uymaktadırlar. Kim, Allah'tan bir yol gösterme olmaksızın kendi nefsinin arzusuna uyandan daha sapıktır. Şüphesiz Allah zalimler toplumunu doğruya iletmez. (Kasas, 28/49-50)

İnsanların kendilerine gelmeleri için Yüce Allah’ın daha birçok ayeti var, ama sanırız bu ikisi oldukça kafidir.

Dolayısıyla Allah tarafından bu meydan okumalar ve apaçık deliller ortada iken, biz -haşa- O’nu sorgulamak yerine kendimizi sorgulamalıyız; “Ne kadar samimiyiz, ne kadar kendimize karşı dürüstüz?” diye…

Ve gene Kur'an’ın dediği gibi, O’ndan şu mealdeki ayetin emrettiği şekilde hidayet istemeliyiz:

“Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah'tan yardım dileyin. Şüphe yok ki Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara, 2/153)

Beş vakit namaz hem her şeyin ilacı hem de olmazsa olmazdır! Bunu sakın unutmayalım ve de sakın ihmal etmeyelim.

Son olarak da bir menkıbe ile bitirelim.

Bir vakit bir gayrimüslim karar vermiş ki Müslüman olacak, ama ikna olmak istiyor.

Birkaç sene gezmediği medrese, tekke, hoca, vs… kalmamış. Hepsi güzel ama bir türlü tam ikna olmuyormuş.

Derken yolu bir Hak dostuna düşmüş, birkaç saniyelik nasihatten sonra tövbe istiğfar edip ağlayarak Allah’a secdeye kapanıp tam bir Müslüman olmuş.

Sormuşlar o adama;

“Kaç senedir görüşmediğin kimse kalmadı, o Hak dostu sana ne dedi de hemen ikna oldun ve iman ettin?”

Taze Müslüman cevap vermiş:

“Evladım, sakın unutma ölüm var!..” demiş...

Evet, ölümü de vazifesi bizi Allah’ın varlığından ve İslam’ın emirlerini yerine getirmekten alıkoymak olan vesveseci şeytanın varlığını da bir an dahi unutmayalım!..

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+

Yorumlar

ErcümentM

Gerçekten harika, özenle yazılmış bir cevap. Allah sizlerden razı olsun, ilminizi arttırsın, günahlarınızı affetsin. Amin.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun