Fahreddin Razi, peygamberliğin gerekli olduğunu nasıl açıklar?

Tarih: 09.06.2020 - 20:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Fahreddin Razi ve Nübüvvetin Delilleri hakkında bilgi?
- Fahreddin Razi'nin Peygamberliğin/Nübüvvetin delilleri ile ilgili kullandığı argümanlar ve içeriği hakkında bilgi verir misiniz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Kendilerine peygamberliklerini ispatlayacak “mucize” dediğimiz olağandışı imkanlar verilmiş olan peygamberler bu yolla, aynı zamanda kendilerinin Allah tarafından gönderildiğine dair dolaylı bir destek almış olmaktadırlar.

İnsanları hidayete ulaştıracak bir rehber olarak görevlendirilen peygamberlerin Allah tarafından ve erkekler arasından seçildiği görülmektedir. Kendisine kitap verilenler olduğu gibi kitap verilmeyenler de olmuştur.

Masum olan peygamberler bu doğrultuda doğru söz ve davranış sahibi insanlardır. İnsan olmaları hasebiyle peygamberler de diğer bütün insanlarda var olan özelliklere sahiptirler.

Fahreddin Razi eserlerinin birçoğunda nübüvveti mucize deliline dayandırmakla birlikte bazı eserlerinde onu sosyolojik ve epistemolojik delillerle kanıtlamaya çalışmıştır.

Razi’nin sosyolojik ispatına göre insan, tabiatı gereği medenî olan ve toplum içinde yaşamaya mecbur kalan bir varlıktır. Sosyal düzen herkesin belli kurallara uymasını gerektirir.

İnsanların farklı anlayışlara sahip oldukları, ayrıca tam anlamıyla doğru ve adaletli ilkeleri keşfedecek bilgi kaynağından da yoksun bulundukları gerçeği, herkesin kabul edip uyacağı temel kuralları belirleyecek seçkin bir kimsenin varlığına ihtiyaç gösterir ki bu da sıradan insanlardan farklı nitelikler taşıyan peygamberdir. (el-Mebahisü’l-Meşrikıyye, Beyrut, 1990, 2/555-556)

Razi’nin üzerinde durduğu ikinci delil epistemolojik bir muhtevaya sahiptir.

Buna göre insanlar, yetkinlik ve mutluluklarının temel dinamikleri olan kuvve-i nazariye ile kuvve-i ameliye açısından hem kusurlu hem de farklı derecelerdedirler; bu sebeple de peygamberlerin yardımı olmadan dünya ve ahiret mutluluğuna erişemezler.

Buna karşılık peygamberler, kuvve-i nazariye ve kuvve-i ameliye açısından en kamil mertebede bulunduklarından, insanların bu konulardaki eksikliklerini tamamlayabilirler.

Bütün varlıkların bitki, maden ve canlı türlerine ayrılması gibi, teorik ve pratik alanlarda bilgi edinme imkanına sahip olması itibariyle, canlılar türü içinde üstün bir konumda bulunan insanlar da kendi aralarında bilgi muhtevası bakımından farklı mertebelerde bulunmaktadır. Bu açıdan insanların seçkin bir sınıfını teşkil eden peygamberler fizik ötesi alemle ilişki kurma imkanına sahip oldukları için, kuvve-i nazariye ile kuvve-i ameliye noktasında insanlık ufkunun en üst mertebesinde yer almışlardır.

Bundan dolayı peygamberler, doğru inanç ve güzel davranış yönünden insanların eksiklerini tamamlarlar.

Bu tespitten hareketle Razî, peygamber olduğunu söyleyen bir kimsenin insanları Allah’a inanmaya ve doğru davranışlar yapmaya davet edip, onlara dünya ve ahiret mutluluğuna eriştirecek bilgiler öğretmesini onun peygamberliğinin kanıtı olarak değerlendirir. (en-Nübüvvat, Beyrut 1406/1986, s. 171-191)

Razî aklın her konuda insanlar için yeterli olduğunu, bu sebeple insanların peygamberlere ihtiyaçları bulunmadığı görüşünü, mülhitlerin yani dinden çıkma sonucunu doğuracak inanç ve görüşleri savunan kimselerin görüşü olduğunu söyler.

Nitekim Râzî nübüvvete itiraz mahiyetindeki bu görüşleri, “mükellefiyet konusunda aklın yeterli olduğuna dayanarak nübüvveti inkar edenlerin şüpheleri”ne ayrılan dördüncü fasılda sadece nakletmiş, kendi görüşlerini ise daha sonraki bölümlerde ortaya koymuştur (en-Nübüvvat, s. 100-104, 171-191)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun