Neden var olmak nimeti, cehennemde sonsuz azap ve acıya değiyor?
"Yok olmak ise cehennemden çok daha acı bir durum olduğu için, insanlar yok olmayacaklar. Siz cehenneme giderseniz, yok olmayı bir kurtuluş olarak görmeyeceksiniz. Böyle bir isteğiniz de olmayacaktır."
Değerli kardeşimiz,
Aslında, idamı hak eden bir suçluya, müebbet/ömür boyu hapis cezasının verilmesi, soruda geçen konuya ışık tutacak mahiyettedir.
Ancak biz de dahil insanların büyük çoğunluğu bu gerçeği kolay kolay hazmedemez. Çünkü, insanlar hiç bir zaman bu çok önemli hayat-memat konusunda, duygularından bağımsız olarak gerçeği olduğu gibi düşünüp tartamaz. Her aklıselim sahibi yanında, var olmak mutlak hayır ve güzellik, yokluk mutlak şer ve çirkinlik olarak kabul edilir.
Bununla beraber, ahirete inanmadığı hâlde bazı kimselerin intihar etmeleri ve -kendi inançlarına göre- hiçliğe, yokluğa kaçmaları sosyolojik bir vaka olarak ortada olan bir realitedir. Bu gibi kimselerin bu yokluğu, bu hiçliği varlığa tercih etmeleri konusunda, kendi fıtratlarıyla, vicdanlarıyla, aklıselimleriyle danışarak böyle bir karar aldıklarını söylemek elbette mümkün değildir. Bilakis, o kimselerin o andaki karışık duygularının -aklî muhakemeye imkân vermeyecek derecede- hükümran oldukları bir ortamda aldıkları ve aldırdıkları bir karardır.
Bu açıklamaların perspektifinde meseleyi irdelediğimizde, insan fıtratının gerçekten neyi benimsediğini söylemenin bizim gibiler için çok zor olduğunu söylemek durumundayız. Çünkü, bu konuda karar vermek asli fıtratı bozulmamış kimselerin hissedeceği bir husustur. Mesela, Hz. Maiz’in Resulullah’a gelerek “zina suçunu işlediğini, kendisine gerekli cezanın verilerek öldürülüp temizlenmesini” istemesi, çok temiz bir vicdanın ve bozulmamış bir fıtratın tezahürüdür. Bizim bunu kolay kolay anlamamız mümkün değildir.
Ancak, Bedüzzaman gibi zamanının her yönden bedii, harikası, müceddidi, vehbi ilimlere mazhar, misafir ledünni ilhamlara mihmandar bir zat-ı nuranî, bu konuda kendi kararını vermiş ve fıtratının var olmayı -cehennemde de olsa- yokluğa tercih ettiğini belirtmiş ve bu hususu şöyle ifade etmiştir:
“Hattâ Onuncu Söz'de işaret edildiği gibi, bir zaman -küçüklüğümde- hayalimden sordum: 'Sana bir milyon sene ömür ve dünya saltanatı verilmesini, fakat sonra ademe ve hiçliğe düşmesini mi istersin? Yoksa bâki fakat âdi ve meşakkatli bir vücudu mu istersin?' dedim. Baktım, ikincisini arzulayıp birincisinden 'Ah!..' çekti. 'Cehennem de olsa beka isterim!..' dedi.”(bk. Asa-yı Musa, Birinci Kısım, Sekizinci Mesele).
Bize düşen, böyle bir şeyin olabileceğini, böyle bir kararın verilebileceğini kabul etmektir. İşin gerçek mahiyetini, cehennem de olsa var olmanın yokluğa göre nasıl bir nimet olduğu cihetini, bizce bilinmeyen milyonlarca gerçeğin oluşturduğu “bilinmezler” listesine havale etmektir.
İlave bilgi için tıklayınız:
- Cehenneme girmek mi, yoksa yok olmak mı daha iyidir?
- Allah'a iman etmemenin cezası, neden ebedi cehennemde kalmaktır?
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- "Senin sevdiklerin ve akrabaların ya cennette mes’ut veya vücut dairelerinde bir cihette merhametlere mazhar olurlar." Cennet dışındaki vücud dairelerinde rahmete mazhar olmak ne demektir?
- 14. "Cehennem de olsa bekà isterim!" ifadesine itiraz
- Sahabelerin (Dört halife dahil) "ağaç olsaydım, koç olsaydım” gibi pişmalıkları var. Bediüzzamanın "Cehennem de olsa beka isterim." ifadesini izah eder misiniz? Şimdi bu insanlarla Üstadınızı mukayese etme hatasına düşmeyeceğim elbette...
- "Azizim! O kâfir hakkında iki ihtimal var. O kâfir, ya ademe gidecektir veya daimî bir azap içinde mevcut kalacaktır. Vücudun-velev cehennemde olsun- ademden daha hayırlı olduğu vicdanî bir hükümdür." İzah eder misiniz?
- Furkan suresi 13 ve 14. ayete göre, cehenneme girenler yok mu olacaktır?
- Yaradan istese, herkesi dinine düşkün ya da cennet ehlinden yaratabilirdi?
- Cehenneme gideceklerin yaratılmasının hikmeti nedir?
- Keşke kuş olsaydım, keşke saman çöpü olsaydım da bu sorumlulukları yüklenmeseydim, sözünü nasıl anlamalıyız?
- Zemin bahçesindeki mevcudatın Rahmân-ı Zülcemâl ve Rahîm-i Zülkemâle delalet ettiklerini nasıl anlayabiliriz? Rahmân ismi için zülcemâl tabiri, Rahîm ismi için ise Zülkemâl denilmesinin hikmeti ne olabilir?
- "İade edilmemek üzere zeval, nimeti nikmete, şefkati zahmete, muhabbeti musibete ve lezzeti eleme ve rahmeti zıddına kalb eder." Burayı tafsilatlı olarak açar mısınız?