Nahl suresi 16 ve İsra suresi 15. ayet çelişkili mi?

Tarih: 28.04.2023 - 11:58 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Allah, önce kesin ve net olarak “her kavme peygamber gönderdik” diyor ve daha sonra İsra 15. ayette “peygamber göndermedikçe” diyerek göndermeme ihtimalini de ele alıyor. Bu 2 ayeti nasıl yorumlamalıyız, detaylı açıklama yapar mısınız lütfen?
- Ve İslam tebliğinin ulaşmadığı kişiler olmasına rağmen Allah neden her millete gönderdik gibi kesin bir ayet sunuyor?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Her topluma peygamber gönderilmesi başka, gönderilen o peygamberin o toplumda bulunan herkese ulaşması ve herkesin ondan ve tebliğinden haberdar olması başkadır. Ayetler bu iki konuya temas etmektedir.

İsra suresinin 15. ayetinin meali şöyledir:

“Kim doğru yolu seçerse kendi iyiliği için seçmiştir, kim de saparsa kendi zararına sapmış olur. Hiç kimse başkasının günah yükünü üstüne almaz. Biz bir resul göndermedikçe azap da etmeyiz.”

Diğer ayet (Nahl suresinin 16. ayeti değil), Fatır suresinin 24. ayetidir, meali şöyledir:

(Resulüm!) Şüphesiz biz seni hem insanları müjdelemen hem de uyarman için hak din ile gönderdik. Zaten içlerinden kendilerini uyaran bir uyarıcı / peygamber gelmiş olmayan hiçbir toplum yoktur.”

Bu iki ayet arasında hiçbir çelişki yoktur. Her topluma peygamber gönderilmiş, ancak o toplum içinde olanlardan bazıları bir şekilde o peygamberden haberdar olmadıysa ya da olamadıysa, bundan sorumlu olmayacağı anlaşılmaktadır.

İsra suresinde, peygamberlerin gönderilmesi, sorumluluğun olmazsa olmaz şartı olduğuna vurgu yapılmıştır. İnsanlara ilahi emir ve yasakların neler olduğunu bildiren bir peygamber gönderilmeden onların sorumlu tutulmaları adalete taban tabana zıt olduğuna işaret edilmiş, insanlar akil-baliğ (akıllı ve ergenlik çağına ermiş) olsalar bile, açıkça bu sorumluluğun hangi noktalardan kaynaklandığını bildiren bir muallim onlara gelip imtihan konusunu / hatta imtihan soru ve cevaplarını centilmence talim etmeden önce, hiç kimse sorumlu tutulamayacağı ifade edilmiştir.

Böylece çocuk ve akıl özürlülerde olduğu gibi, akıllı ve ergenlik çağına gelmiş olmakla beraber, imtihanın soruları ve cevapları hakkında bir malumata sahip olamayan “ehl-i fetret ve / veya her asırdaki ehl-i fetret formatında olan” kimselerin imtihandan muaf tutulduklarına işaret edilmiştir.

Fatır suresi:

İsra suresinde ifade edildiği üzere, imtihana tabi tutmak, sorumluluk yüklemek ancak bir peygamberin gönderilmesiyle tahakkuk edeceğine -zımnen- atıfta bulunarak, Fatır suresindeki ayetle, Hz. Peygamberin (asm) görevinin -dayatma, birilerini zorla imana getirmek değil- sadece gerçekleri tebliğ etmek, uyarmak ve müjdelemek olduğuna dikkat çekilmiştir. Bu sebepledir ki, bu surenin 22. ayetinde “hidayetin sadece Allah’ın elinde olduğuna” işaret edilmiş, 23. ayette ise, Hz. Peygamberin (asm) görevinin sadece bir uyarı olduğuna dikkat çekilmiş ve 24. ayette ise, ondan önce de gelen peygamberlerin görevlerinin yalnız uyarı olduğuna, bu uyarının yapılmasından sonra artık sorumluluğun tahakkuk edeceğine vurgu yapılmıştır.

Ayrıca bu ayetten sonra zikredilen 25-26. ayetlerde, “Hz. Peygambere (asm) teselli verilmiş, kendisinden önce de kendisi gibi açık mucizeler, şeffaf beyanlar ve aydınlatıcı kitaplarla gelen peygamberler de kavimleri tarafından yalanlanmış idiler. Fakat biz de bunun üzerine o inkârcılara gereken dersi vermiştik. Sen üzülme! Bu inkârcılara da öyle bir ders vereceğiz…” denilmiştir. 

Görüldüğü gibi, bu iki ayet grubu arasında hiçbir çelişki olmadığı gibi, birbirini destekleyen pekiştirilmiş ifadelerle doludur.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 500+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun