Nahl suresi 101. ayeti (Biz bir âyetin yerine onun hükmünü neshedecek başka bir âyet getirdiğimiz zaman...) açıklar mısınız?
Değerli kardeşimiz,
"Biz bir âyetin yerine onun hükmünü neshedecek başka bir âyet getirdiğimiz zaman -ki Allah göndereceği âyetleri pek iyi bilmektedir- onlar: "Sen iftiracının tekisin!" dediler. Hayır, hiç de öyle değil! Onların çoğu işin gerçeğini bilmiyorlar." (Nahl, 16/101)
Bu âyeti nesih delili sayanlar vardır. Fakat bazı alimler neshin Mekke döneminde söz konusu olmadığını söyleyerek âyeti şöyle anlarlar: Kur'ân aynı konuyu farklı yerlerde yeniden ele alır, yeni ayrıntılar ekler. Yahut aynı konuyu değişik yerlerde farklı örneklerle açıklar. Yahut vahyi safha safha gönderir. İnsanlara açıklamak için değişik üsluplar, yollar ve metodlar izler.
Bir âyetin yerine diğer bir âyetin, getirilmesi nesihtir. Önceki âyet mensuh (neshedilmiş), sonraki âyet ise nasih (nesheden)dir. Kâfirler, nesih meselesini Hz. Muhammed (sav)'in peygamberliği hakkında bir şüphe gibi ileri sürmek istemişlerdi ki, zamanımızda da hâlâ bunu takip eden kâfirler çoktur. Bu âyet, onlara cevaptır. Yani bir âyeti neshedip (hükümsüz kılıp) yerine diğer bir âyeti bedel olarak getirdiğimiz vakit ki Allah, ne indirdiğini, ne indireceğini daha iyi bilir. Onun neshi ve değiştirilmesi -haşa- bilgisizlikten değil, ilim ve hikmetindendir. Önceki âyet de sonraki âyet de ilâhî hikmet ve kulların menfaatleri gereğince iner. Bir zaman için faydalı olan, diğer bir zaman için zararlı olabilir. Bunun tam tersi de vardır. Çünkü dünyadaki durumlar, değişiktir. Şeriatler ise dünya ve ahirette Allah'ın kullarının faydaları ile uyumludur. Halbuki yüce Allah, Hz. Muhammed (sav)'in şeriatını kıyamete kadar değişik asırların yararlarına hakim olması için indirmiştir.
Yüce Allah, ne indirdiğini ve indireceğini bilip dururken bir âyeti başka bir âyetle değiştirdiği zaman sen, peygamber değil, bir iftiracısın dediler. "Bu Kur'ân'ı kendin uyduruyorsun da Allah'a iftira ediyorsun. Bu Allah sözü olsaydı değiştirilir miydi?" demeğe kalkıştılar. Rivayet edildiğine göre, önce şiddetli bir âyet, sonra da ondan yumuşak bir âyet indi mi, Kureyş kâfirleri şöyle derlerdi: "Muhammed ashabı ile eğleniyor. Bugün bir şey emrediyor, yarın da onu yasaklıyor. Mutlaka onları, o kendiliğinden uyduruyor da Allah'a iftira ediyor." Hayır onların çoğu bilmez. İçlerinde bilen ve bildiği halde, inat ve kibir edenler bile varsa da çoğunun bu yaptıkları bilgiye yakışmaz. Kur'ân'ın hakikatini, nesih ve değiştirilmesinin fayda ve hikmetlerini bilmezler.
İlave bilgi için tıklayınız:
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- "Yalanı ancak Allah'ın âyetlerine inanmayanlar uydurur. İşte onlar yalancıların ta kendileridir." ayetinde geçen yalan hangi manadadır?
- Allah'ın kanunları değişmezse, bazı ayetlerin değişmesi bir çelişki değil midir?
- ?Onların çoğu bilmezler...? ifadesi hakkında.
- Nur sûresi 2. âyet, Nisa sûresi 15. âyet tarafından neshedilmiş midir?
- Kur'an'da hükmü kalkmış âyetler var mıdır? Nesh hakkında bilgi verir misiniz?
- Enfal Suresi 1. Ayetteki "ganimetlerin Allah'a ait olması" ne anlama geliyor?
- Allah'ın "kün" yani "ol" emrini nasıl anlamalıyız?
- Secde süresi 5. ayette geçen, "Sonra (işler) sizin saymakta olduğunuz bin yıl süreli bir günde yine O'na yükselir." ifadesindeki yükselen nedir. Zamanın hakkında bilgi verir misiniz? Ayrıca zaman izafiyeti nedir ve ne zaman keşfedilmiştir?
- "Sen Kur'an'ı unutmayacaksın." anlamındaki ayet, "Sana unutturursak" ayetine göre nasıl anlaşılmalıdır?
- Bakara suresi 62. ayette ifade edilen Yahudi, Hristiyan ve Sabiilerin (Ehl-i kitabın) kurtuluşu nasıl anlaşılmalıdır?