Müsibete sabredersek karşılığı cennet mi?

Tarih: 24.03.2024 - 08:21 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Bu hadis-i şerifin metnini verip açıklayabilir misiniz?
"Allah Teâlâ şöyle buyurdu: Dünyada sevdiği bir dostunu aldığım zaman, (sabredip) ecrini Allah’tan bekleyen mümin kulumun katımdaki karşılığı cennettir." (Buhari, Rikak 6)

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu konuda bir kutsi hadis vardır. Kutsi hadislerin manası Allah tarafından, sözleri ise Peygamber Efendimiz (asm) tarafından olan hadislerdir. 

Ebû Hüreyre (ra)’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (asm), “Allah Teâlâ şöyle buyurdu” demiştir:

« يَقولُ اللَّهُ تَعَالَى: مَا لِعَبْدِي المُؤْمِنِ عِنْدِي جَزَاءٌ إِذَا قَبضْتُ صَفِيَّهُ مِنْ أَهْلِ الدُّنْيَا ثُمَّ احْتَسَبهُ إِلاَّ الجَنَّة »

“Allah Teâlâ şöyle buyurdu: Dünyada sevdiği bir dostunu aldığım zaman, (sabredip) ecrini Allah’tan bekleyen mümin kulumun katımdaki karşılığı cennettir.” (Buhârî, Rikak 6)

Yukarıda ifade ettiğimiz gibi, bu hadis-i şerif, “manası Allah’tan lafzı Peygamber’den” olan “kutsi hadis”lerdendir. Görüldüğü gibi burada söz, Hz. Peygamber (asm) tarafından açıkca Allah Teâlâ’ya izafe edilmektedir. Çok sevdiği bir dostunu kaybetmiş Müslümanı teselli ve sabra teşvik bakımından, Allah Teâlâ’nın bir müjdesini ona haber vermek, hiç şüphesiz diğer insanların sözünden çok daha etkili olacaktır. Sevgili Peygamberimiz, ölüm gibi dönüşü olmayan ciddî bir kayıp olayında, sabır ve rıza göstermeleri karşılığında cenneti elde edeceklerini hatırlatmak suretiyle müminleri teselli etmiş ve eğitmiştir.

Bu hadiste iki nokta dikkatimizi çekmektedir:

Birincisi, ölümün, Allah’ın irade ve fermanı ile gerçekleştiğidir. “Dünyada sevdiği bir dostunu aldığım zaman” ifadesi bunu göstermektedir. O hâlde "alan da veren de Allah" olduğu hatırlanacak, başka hiç kimse suçlanmayacaktır. Her şeyden önce bu gerçeği hatırlamak başlı başına bir teselli kaynağıdır.

İkincisi, böyle bir kayıp hâlinde karşılığını Allah’tan bekleme sabır ve olgunluğunu gösteren mümin, bu beklentisinde yanılmayacak, kendisi cennete  konulacaktır. Bu büyük müjde, dostunu kaybeden Müslümanın, bir taraftan büyük bir imtihana tabi tutulduğunu gösterirken, bir taraftan da dikkat etmemesi hâlinde, dostunu kaybetmekten daha büyük kayıplara uğrayabileceğini, mesela -Allah korusun- küfre düşebileceğini de hatırlatmaktadır.

İşte bu iki büyük gerçeğe Hz. Peygamber (asm) konunun gereğine uygun olarak Allah Teâlâ’nın bir beyanı ile açıklık getirmektedir.

Bu arada şuna da işaret edelim ki, değerlendirme açısından diğer hadislerden hiç de farklı olmayan kutsi hadislerin, iki özelliği vardır:

a) Bu hadiste olduğu gibi, Hz. Peygamber hadisi "Allah Teâlâ şöyle buyurdu" diye nakleder. Bu şeklî bir özelliktir.

b) Yine hadisimizde görüldüğü gibi, hemen bütün kutsi hadisler, özellikle Allah Teâlâ’nın isim ve sıfatlarının tecellilerini, onun tasarruflarını konu edinirler.

Hasılıkelam;

1. İnsanın dostunu kaybetmesi en büyük musibetlerdendir.

2. Büyük musibetlere sabretmenin zorluğu nisbetinde sonucu da büyüktür.

3. Başa gelen bela ve musibetlerin ecrini Allah’tan ummak, Müslümandan beklenen yegâne tavırdır.

4. İnsanın yaptığı işten Allah katında ecir alabilmesi için iman şarttır. Kâfir, iyi bir davranışta bulunsa bile, imanı olmadığı için alabileceği herhangi bir ödül söz konusu değildir. (bk. Peygamberimizden Hayat Ölçüleri, Riyazü’s-Sâlihîn Tercüme ve Şerhi, Erkam Yayınları, Hadis No: 33)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun