Kur'an, uçağa işaret etmiş midir?

Değerli kardeşimiz,

Her bir Kur'an âyeti, pek çok cevherleri içinde bulunduran bir mücevherat sandığı gibidir. Kur'an'ın ilk bakışta basit zannedilen cümleleri, kelimeleri içinde, görebilenler için muazzam hakikatler vardır. Meselâ,

اَوَلَمْ يَرَوْا اِلَى الطَّيْرِ فَوْقَهُمْ صَٓافَّاتٍ وَيَقْبِضْنَۜ مَايُمْسِكُهُنَّ اِلاَّ الرَّحْمٰنُۜ "Üzerlerinde kanatlarını açıp kapayarak uçan kuşları görmediler mi? Onları havada tutan ancak Rahmandır." (Mülk, 67/19) 

âyeti, kuşların uçuş sistemlerine dikkat çeker. Bu sistemlerin incelenmesi, uçakları netice vermiştir. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Allah eğer kuşları yaratmasaydı, muhtemelen insanlar uçmayı hayal bile edemeyeceklerdi. Sinekten kartala, helikopter böceğinden kolibri kuşuna varıncaya kadar binlerce farklı kuş türü, farklı farklı uçuş tarzlarıyla insanoğlunun ufkunu açmış, ona “Beni iyi incele, sen de uçabilirsin!” mesajını vermiştir.

At, katır gibi binek hayvanlarından bahseden âyetin devamında şöyle denir:

وَيَخْلُقُ مَالاَ تَعْلَمُونَ "…Ve (Allah) bilemeyeceğiniz neleri neleri yaratır." (Nahl, 16/8)

 Kur'an'ın ilk muhataplarının hayalinden bile geçmeyen otomobil, tren, uçak gibi vasıtalar âyetin gaybî haberinin birer isbatıdır. (Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, V, 3088)

Bu bağlamda rüzgârın Hz. Süleyman’ın emrine verilmesini de hatırlayabiliriz. O, adil bir hükümdar olarak ülkesinin bir ayda gidilebilen uzak yerlerine sabah gider, akşam dönerdi. Ayet bunu şöyle anlatır:

 وَلِسُلَيْمٰنَ الرّ۪يحَ غُدُوُّهَا شَهْرٌ وَرَوَاحُهَا شَهْرٌۚ "Süleyman’a da rüzgârı (musahhar kıldık). Sabah gidişi bir aylık, akşam dönüşü bir aylık yola gider gelirdi." (Sebe, 34/12)

Ayet, bir mucize olarak Hz. Süleyman’ın âdeta uçakla gidip gelmek gibi bir durumunu bize anlatmaktadır.

Bu zaviyeden bakıldığında Kur'an, hakikatler denizidir. Kur'an'ın kuşattığı hakikatlerin sahiline henüz varılmamıştır. Zira o, ilmi nihayetsiz bir zatın kelâmıdır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet