Kur'an okurken yapılan uzatmaların sebebi nedir?

Tarih: 05.09.2014 - 13:08 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Kuranı Kerimde uzatmalar var. Mesela 4 elif uzatma var. Mesela Türkçe bir cümle olsun "fatih naaaaaamaz kıl, kuran okuuuuuuu."

- Acaba ayetlerdeki uzatma veya uzatmalar, mana itibari ile böyle bir uzatma mıdır?

- Operada da böyle uzatmalar var. Kitabımızdaki bu uzatmanın hikmeti nedir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Uzatmalar, Kur’an’daki kelimelerin okunuşuyla ilgilidir. Bu ise nağmeli okumayı sağlamaz. Nağmeli okuma ise meydana getirdiği güzel seslerle dinleyicileri cezbeder. Bu cazibe ise Kur’an’ın fazla okunmasını, fazla dinlenmesini, şevkle takip edilmesini sağlar ve insanlara verdiği değişik hikmetli dersler yanında onlara bol bol sevap kazandırır.

“Kur’an’ı seslerinizle süslendirin. Çünkü güzel (nağmeli) ses ile Kur’an’ın güzelliği daha da artar." (Kenzu’l-Ummal, h.no: 2767)

manasındaki hadis ve benzerlerinde nağmeli ses ile Kur’an’ı dinlemenin cazibesinin artacağına işaret edilmiştir. Her ne kadar takva sahibi ve Kur’an’ın manasını bilen büyük alimlerimiz için sesin fazla bir değeri olmayabilir. Fakat % 99 nisbetinde insanlar bizim gibi insanlardır. Bunlar için kulağa hoş gelen nağmeli okumalar işin zevkini artırır.

İşte Kur’an’ı güzel okumayı öngören tecvid kuralları içinde yer alan uzatmaların icra edeceği misyon da budur.

- Bununla beraber, bu uzatmalar bir elif miktarından tutun altı elif miktarına kadar yeri vardır. Belli kurallara göre bazı uzatmalar bir eliften fazla çekilmez. Bazıları da dört elif miktarı çekilir.

Bu kısa açıklamadan sonra konunun detayları şöyledir:

Med, harfin sesinin harekesi yönünde uzatılmasını ifade eden bir tecvid terimidir. Sözlükte “arttırmak, ziyade etmek” anlamına gelen medd kelimesi “çekmek, yaymak, döşemek, uzatmak” gibi mânalarda (Lisânü’l-Arab, mdd md.) Kur’ân-ı Kerîm’de otuz üç yerde geçmektedir. Terim olarak ise, bir harekeli harfin önünde yer alan ve harfin harekesi türünden olan bir med harfiyle harfin sesinin harekesi yönünde uzatılmasına denir (Ali el-Kari, s. 81).

Ziyade med sebebi olan hemze ve sükûn bulunmadığında sadece med harflerinden biriyle yapılan uzatmaya “tabiî med” (medd-i tabîî) denir ve bu tür medler ayrıca kasr olarak da adlandırılır.

Tabiî medler Arap dilinin aslında var olan, dilin kelime yapısındaki uzun hecelerdir.

Tabiî medlerin oluşumunda “med harfleri” (hurûf-ı med) adı verilen şu üç harften birinin bulunması şarttır:

Kendisinden önceki harf (mâ kabli) üstün harekeli olduğunda daima med harfi olan elif ( نا gibi); kendisi sâkin, bir önceki harf ötre harekeli vav ( قولوا gibi); kendisi sâkin, bir önceki harf esre harekeli yâ ( في gibi).

Med harfleri çoğu yerde yazıda görülmekle birlikte, bazı durumlarda yalnız telaffuzda vardır ( به – له gibi).

Tabiî medlerin uzatılma süresi özellikle Kur’ân-ı Kerîm tilâveti sırasında hassasiyet isteyen bir konu olur. Bu süre için birim olarak elif ölçüsü kullanılır (İbnü’l-Cezerî, I, 322)

Bu ise elif diyecek veya elif (ا) yazacak kadar bir süredir. “Bir parmak kaldırılacak kadar” ifadesi (Karabaş, s. 5) ve diğer bazı ölçüler, öngörülen bu sürenin Kur’an’ı güzel okuyan üstatların ağzından (fem-i muhsin) onları dinleyerek tesbit edilmesi gerektiğini belirtir.

Tabiî med üzerine ilâve edilerek med edilen fer‘î (arazî) medler, med harfinden sonra gelen hemze veya sükûn faktörüne göre sınıflandırılmıştır.

a) Med harfini takiben aynı kelimede hemze bulunuyorsa buna “muttasıl med” (medd-i muttasıl) denir (جيئ - سوء - شاء gibi).

b) Hemze med harfinden sonra ayrı kelimede bulunuyorsa “munfasıl med” (medd-i munfasıl) meydana gelir ( وفي أموالهم - قوا أنفسكم - يا أبت gibi). Munfasıl medde “câiz med” adı da verilir ve kıraat imamlarına göre bir, iki, üç, dört ve beş elif mertebeleriyle icra edilir. Muttasıl med ise vâcip meddir. Onda sadece bir elif (kasır) mertebesi yoktur (İbnü’l-Cezerî, I, 321-326).

c) Med harfinden sonra vakıf ve vasıl hallerinde değişmeyen sükûn (sükûn-ı lâzım) bulunuyorsa buna “lâzım med” (medd-i lâzım) denir ( الحاقّة - تأمرونّي - قٓ -  نٓ gibi).

d) Med harfinden sonra ârız sükûn (vakıf halinde telaffuzda var olan, vasıl halinde düşen) bulunuyorsa buna da “ârız med” (medd-i ârız) adı verilir ( تكذّبان - مؤمنين - يعلمون gibi). Ârız medlerin icrasında kasırla da iktifa edilirken lâzım medler mutlaka tabiî medde ilâve ile uygulanmıştır. Ârız ve lâzım medlerde süre tûl (üç elif, dört elif), tavassut (iki elif) ve kasırla (bir elif) ifade edilir.

Bir başka med türü de “lîn harfleri” denilen vav ve mahreclerinin uzatılması şeklinde olur. Sâkin vav ve “yâ”dan önceki harf fethalı olur, sonraki harf üzerinde de vakfedilirse “lîn med” (medd-i lîn) meydana gelir ve mutlak tavassut ve tûl ile med edilir ( نوم – الصّيفْ gibi).

Bazı kıraat imamları medleri konumlarının farklılığı sebebiyle “medd-i hacz, medd-i adl, medd-i mübâlağa, medd-i bedel” gibi ondan çok farklı isimle anmışlardır. (Ali b. Muhammed es-Sehâvî, II, 522; bk. TDV İslam Ansiklopedisi, Med md.)

İlave bilgi için tıklayınız:

Kur'an-ı Kerim ilk indiği günden beri mi tecvidli okunmaktadır?
Kur'an'ı makamla okumanın bir sakıncası var mıdır?
Tecvid kaideleri hakkında bilgi verir misiniz?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun