"Kişi, Allah için sevip Allah için buğz etmedikçe, imanın açık güzelliğini göremez." anlamındaki hadisi açıklar mısınız?

Tarih: 11.01.2013 - 01:14 | Güncelleme:

Soru Detayı

لا يجد العبد صريح الإيمان حتى يحب ويبغض لله فإذا أحب لله وأبغض لله فقد استحق الولاية من الله وإن أولياي من عبادي وأحباي من خلقي الذين يذكرون بذكري وأذكر بذكرهم

Diğer rivayet ise şöyledir;

لا يحق العبد حقيقة الإيمان حتى يغضب لله ويرضى لله فإذا فعل ذلك فقد استحق حقيقة الإيمان وإنما أحباي وأولياي الذين يذكرون بذكري وأذكر بذكرهم (bk. Kenzul Ummal, Hindî, no: 98, 99, 100)

- Hadisi tercüme edip şerh eder misiniz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

“Kişi, Allah için sevip Allah için buğz etmedikçe, imanın açık güzelliğini göremez. Allah için sevdiği ve Allah için buğzettiği zaman, Allah’ın dostluğunu kazanmayı hak eder.  Şüphesiz ki, kullarım arasında benim velilerim / dostlarım ve mahluklarım arasında benim sevdiklerim, beni yadetmekle zikredenler ve benim de kendilerini yad etmekle zikrettiği kimselerdir.”

Diğer bir rivayet:

“Kul, Allah için sevip Allah için buğzetmedikçe, imanın hakikatına ulaşmayı hak etmez. Ne zaman ki bunları yapar, o zaman imanın hakikatına ulaşmayı hak eder. Benim sevdiklerim, beni yadetmekle zikredenler ve benim de kendilerini yad etmekle zikrettiğim kimselerdir.”

Bunun açıklaması özetle şöyledir:

İmanın pek çok mertebeleri olduğu bilinmektedir. İmanın en yüksek mertebelerinden biri / belki de en birincisi, Allah’ın rızasını sahibine esas aldıracak güce sahip olan imandır. Allah’ın rızasını esas almanın en zor yanı, insanın bütün harekatında onun sevgisini ve hoşnutluğunu takip etmektir. Bu ise, ancak her durumda onun rızasını gözetmekle tahakkuk edebilir.  

Allah’ın rızasını kazanmanın göstergesi ise, onun sevdiğini sevmek, sevmediğini sevmemek, buğzettiğine buğzetmektir.

Mealleri verilen şu ayetler bu açıklamalara ışık tutmaktadır:

“Allah’a ve âhiret gününe iman eden hiçbir milletin, Allah’ın ve Resulünün karşısına çıkan kimseleri, isterse o kimseler babaları, evlatları, kardeşleri ve sülaleleri olsun, sevip dost edindiklerini göremezsin. İşte Allah onların kalplerine imanı nakşetmiş ve kendi tarafından bir ruhla onları desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan cennetlere, hem de ebedî kalmak üzere yerleştirecektir. Allah onlardan, onlar da O’ndan razıdırlar. İşte onlar Allah'ın tarafında olanlardır. Ve iyi bilin ki, felaha erenler, Allah’ın tarafında yer alanlar olacaklardır.” (Mücadele, 58/22)

“Ey Resulüm, de ki: Ey insanlar, eğer Allah’ı seviyorsanız, gelin bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah gafurdur, rahimdir / çok affedicidir, engin merhamet ve ihsan sahibidir.” (Al-i İMran, 3/31)

İlave bilgi için tıklayınız:

Öyleyse siz beni zikredin ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, sakın nankörlük etmeyin. (Bakara, 2/152) ayetini açıklar mısınız?

Allah rızası için evladı sevmek, arkadaşı sevmek, anne babayı sevmek ne demektir? Allah rızası için sevmenin ölçüsü nedir?

Allah için sevmek ve Allah için buğzetmek ne demektir; nasıl anlamak gerekir?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 5.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun