Kanuni Sultan Süleyman, Allah’ın yeryüzündeki gölgesiyim, sözünü neye göre söylemiştir?

Tarih: 15.01.2015 - 09:43 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Kanuni Sultan Süleyman Fransa kralına yazdığı mektubunda ben Allah’ın yeryüzündeki gölgesiyim demektedir:
“Ben ki sultânü’s-selâtîn ve burhânü’l-havâkîn tâc-bahş-ı hüsrevân-ı rû-yi zemîn zıllullâhi fî’l-arzîn...”
- Bunu açıklayabilir misiniz?
- Halife olduğu için mi böyle demiştir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Evet, halife olduğu için böyle söylemiştir. İslam dünyasının aziz olduğu bir devirde, onların bu izzetli konumlarına vurgu yapmak için bunları söylemiştir.

Bu ifadelerin kullanılması insanlar arasında geçerlidir. Yani kimse “sultanlar sultanı” ifadesinden “Asıl sultan Allah’tır, niye böyle demiş?” demeye hakkı yoktur. Çünkü, bu ifadelerin muhatabı insanlardır. Hem de gayri müslim olan sultanlardır. İslam halifeleri adaletim temsilcileridir veya öyle olmak gerekir.

- Rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (asm) şöyle buyurmuştur:

“Sultan, yeryüzünde Allah’ın gölgesidir ki, kullarından her mazlum ona sığınır. Eğer adalet ederse (Allah katındaki) ücretini alır. Halkın da bu duruma şükretmesi gerekir. Eğer haksızlık, zulüm yaparsa, onu vebali ona aittir, Halk ise sabır etmekle yükümlüdür.” (Bezzar, 12/17; Beyhaki, Şuabu’l-İman, 9/475)

Bu hadiste geçen ifadenin, Allah’ın halifesi olarak adaleti sağlamakta birinci dereceden sorumlu, bunu gerçekleştirecek yetki ve gücü elinde bulunduran, zalimlere karşı mazlumun sığınağı anlamında kullanıldığı söylenebilir.

İmam Nevevi hadiste geçen zıll kelimesinin rahmet anlamına geldiğini beyan eder. (Minhac, 16/123)

Münavi ise hakimlerden edebin iki nevi olduğunu, birincisinin edebi şeriat, ikincisinin edebi siyaset olduğunu her ikisinin de idarede bulunduğunu nakleder. (Feyzü’l-Kadir, 4/143)

İbn Teymiye de bu hadisi söz konusu etmiş ve bunu açıklamak üzere şunları söylemiştir:

“Allah’ın emir ve yasaklarının toplumda icra edilmesi, cihad ve hac gibi ibadetlerin yapılması ancak sultanla (devletle) mümkün olur. Bu gerçekler içindir ki, Peygamberimiz, yolculuk yaparken bile, birinin imam/reis olmasını emretmiş ve yine ondandır ki, rivayette 'Sultan, yeryüzünde Allah’ın gölgesidir.' diye ifade edilmiştir. Bu yüzden denilebilir ki; altmış yıllık zalim bir sultanla beraber yaşamak, bir tek gece sultansız yaşamaktan daha iyidir. Tecrübeler bunu doğrulamaktadır.” (bk. Mecmuu’l-Fetavî, 28/390-391)

Kanuni Sultan Süleyman Han’ın, ülkesi istila edilen kendisi de tutuklu bulunan Fransa Kralı Fransuva’ya, kurtulması için yardıma hazır olduğunu ifade eden mektubun orjinal Osmanlı Türkçesi'nin tamamı ve günümüz Türkçesi ile özeti şöyledir:

Osmanlı Türkçesi

Hazret-i izzet -cellet kudretuhu ve allet kelimetuhû-‘nun inâyeti ve mühr-i sipihr-i nübüvvet ahter-i burc-ı fütüvvetpîşvâyı zümre-i enbiyâ muktedâ-yı fırka-i asfiyâ Muhammed Mustafa’nın -sallâ Allahu aleyhi ve sellem- mu‘cizât-ı kesîretü’l-berekâtı ve dört yârinin ki Ebubekir, Ömer, Osman ve Ali’dir -rıdvâne Allahu aleyhim ecma‘în- onların ervâh-ı mukaddesesi mürâfakati ile.

Ben ki sultânü’s-selâtîn ve burhânü’l-havâkîn tâc-bahş-ı hüsrevân-ı rû-yi zemîn zıllullâhi fî’l-arzîn Akdeniz’in ve Karadeniz’in ve Rumeli’nin ve Anadolu’nun ve Karaman’ın ve Rum’un ve Vilâyet-i Zülkadriye’nin ve Diyarbekir’in ve Kürdistan’ın ve Azerbaycan’ın ve Acem’in ve Şam’ın ve Haleb’in ve Mısır’ın ve Mekke’nin ve Medine’nin ve Kudüs’ün ve külliyen Diyâr-ı Arab’ın ve Yemen’in ve dahi nice memleketlerin ki âbâ-yı kirâm ve ecdâd-ı izâmım -enâre Allahu berâhinehüm- kuvvet-i kâhireleriyle feth etdikleri ve cenâb-ı celâlet-me’âbım dahi tîg-i âteş-bâr ve şimşîr-i zafernigârım ile feth eylediğim nice diyârın sultânı ve padişâhı Sultân Bayezid Han oğlu Sultan Selim Han oğlu Sultan Süleyman Han’ım.

Sen ki Françe vilâyetinin kralı Françesko’sun, dergâh-ı selâtîn-penâhıma yarar adamın Frankiyan ile mektûb gönderüb ve ba‘zı ağız haberi dahi ısmarlayub memleketlere düşman müstevlî olub el-ân hapisde idüğünüz i‘lâm edüb halâsınız husûsunda bu cânibden inâyet ve medet istid‘â eylemişsiz.

Her ne ki demiş isenüz benim pâye-i serîr-i âlem-masîrime arz olunub alâ-sebîli’t-tafsîl ilm-i şerîfim muhît olub tamâm ma‘lûm oldu, imdi pâdişâhlara sınmak ve habs olunmak aceb değildir, gönlünüzü hoş tutub âzürde-hâtır olmayasız, eyle olsa bizim âbâ-i kirâm ve ecdâd-ı izâmımız –nevvere Allahu merkadehüm- dâ’imâ def‘-i düşman ve feth-i memâlik için seferden hâlî olmayub biz dahi onların tarîkine sâlik olub her zamânda memleketler ve sa‘b ü hasîn kal‘alar feth eyleyüb gece ve gündüz atımız eyerlenmiş ve kılıcımız kuşanılmış ve Hakk Subhânehu ve Te‘âlâ hayırlar müyesser eyleyüb meşiyyet ve irâdeti neye müte‘allik olmuş ise vücûda gele, bâkî ahvâl ve ahbâr ise mezkûr adamınızdan istintâk olunub ma‘lûmunuz ola, şöyle bilesiz. (1-10 Rebiülahir 932 / 15-24 Ocak 1526)

Günümüz Türkçesi ile Özet:

Yüce ve kudretli Allah’ın yardımı, son peygamber Hazret-i Muhammed’in -sallâ Allahu aleyhi ve sellem- mucizelerinin bereketi ve Dört Halifeler’in -rıdvâne Allahu aleyhim ecma‘în- kutsal ruhlarının desteği ile.

Ben ki sultanların sultanı, hakanların başı, krallara tac giydiren, Allah’ın yeryüzündeki gölgesi ve atalarımın fethettiği Akdeniz’in, Karadeniz’in, Rumeli’nin, Anadolu’nun, Karaman’ın, Rum Vilayeti’nin Zülkadriye’nin, Diyarbekir’in, Kürdistan’ın, Azerbaycan’ın, Acem’in, Şam’ın, Haleb’in, Mısır’ın, Mekke’nin, Medine’nin, Kudüs’ün, Arap ülkelerinin ve Yemen’in ve de ateş saçan mızrağımın ve zafer getiren kılıcımın gücüyle sahip olduğum nice ülkelerin sultanı ve padişahı olan Sultan Süleyman Han’ım.

Sen ki Fransa ülkesinin kralı olan Françesko’sun. Kralların sığınağı olan kapıma mektup göndererek ülkenizin işgale uğradığını ve esir edilerek hapse atıldığınızı bildirmişsiniz. Bu durumdan kurtulmak için benden yardım istiyorsunuz.

Gönlünüzü ferah tutun ve sakın üzülmeyin. Unutmayın ki esaret, hükümdarlar için hiç de tuhaf bir şey değildir. Bilesiniz ki, atalarımın yaptığı gibi, daima kılıcımla gezen ben de sefere çıkmaktan ve fetihler yapmaktan çekinmem. Her an savaşmaya hazırım. Sadece Allah’ın dediği olur. Ne yapacağımı elçinizden öğreneceksiniz. 1526, İstanbul...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun