Hz. Süleyman’ın, bütün canlıların bir günlük rızıklarını vermeyi Allah’tan istemesi rivayeti sahih mi?

Tarih: 08.11.2017 - 07:43 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Bu iki rivayetin kaynakları  nedir?
- Sıhhat durumları nedir?
- Zayıf bile olsa bunların bir açıklaması olabilir mi?
1. Karınca ve Hz.Süleyman kıssası (hikayesi)
Hz. Süleyman bir karıncanın bir sene boyunca ne yiyeceğini sormuş. "Bir Buğday" demişler. O da denemek için bir karıncayı bir kutuya koymuş ve içine de bir tane buğday atmış. Bir sene sonra kutuyu açıp baktığında karıncanın, buğdayın sadece yarısını yediğini görmüş. O'na "Sen, senede bir buğday yemez miydin?" diye sorunca karınca "Ya Süleyman! O rızkımı Rezzak u Kerim verirken öyle idi. Ama rızık senin vasıtanla gelince, senin ileride ne yapacağını bilemedim. Ya beni unutursan; ki sen unutabilirsin. Ama Rabbim, mahlukatından kimseyi asla unutmaz. İşte onun çin ihtiyatlı davrandım." demiş.
2. Hz. Süleyman’ın, bütün canlıların bir günlük rızıklarını vermeyi Allah’tan istemesi:
Süleyman peygamber tükenmez derecede yer altı ve yer üstü zenginliklerine sahipti. Aynı zamanda da insanlara, cinlere, kuşlara, yırtıcı hayvanlara ve rüzgârlara hâkimdi. İşte bu maddi ve manevî saltanat içinde bir gün Hz. Süleyman (a.s.) Allah'tan şu niyazda bulundu:
"Rabbim bana izin ver de yeryüzünde yaşayan tüm varlıkların bir yıllık yiyeceğini vereyim." Yüce Allah (c.c.) ise şu cevabı verdi: "Ey Süleyman! Senin bu işe gücün yetmez. Sen bu işi başaramazsın." Süleyman peygamber, "Öyleyse bir günlük yiyeceklerini vermeme izin ver" diye yalvarınca yüce Allah (c.c.) izin verdi.
- Bunun üzerine Hz. Süleyman (a.s.) yeryüzünde yaşayan bütün insan ve cinlerin bir araya toplanmalarını ve yeryüzü canlılarına yetecek derecede yiyecek ve içecek hazırlamalarını emretti. İnsanlar ve cinler toplanarak tam kırk gün yiyecek ve içecek hazırlamakla uğraştılar. Yiyecek ve içecekler hazırlandıktan sonra Süleyman peygamber rüzgâra emrederek, "sakın esmeye kalkışmayasın. Çünkü yiyecek ve içecekler ekşir" dedi.
- Yiyecek ve içecekler geniş bir meydana sıralandı. Sofralar öylesine büyüktüler ki, bir sofranın uzunluğu yaya olarak bir aylık yol tutuyordu. Varın siz sofraların kurulduğu meydanın genişliğini hesaplayın.
- Sonra yüce Allah (c.c.), Hz. Süleyman'a önce kara ve deniz hayvanlarını doyurması gerektiğini bildirerek, denizlerdeki balıkların sofraların kurulduğu meydana akın etmelerini emretti. Bütün balıklar birer birer gelerek, "Ey Süleyman! Bugün yemeğimizi senden yiyeceğiz. Bu, yüce Allah'ın emridir" dediler. Süleyman peygamber de, "Hoş geldiniz. Buyurun. İşte yemekler" diye cevap verdi.
- Balıklar bir iki lokma attıktan sonra baktılar ki önlerinde bütün yiyecekler tükenmiş. Hep birden, "Ey Süleyman! Mademki bizleri davet ettin. Karınlarımızı doyur bakalım. Çünkü aç kaldık" diye feryada başladılar. Bunun üzerine - Hz. Süleyman (a.s.) ne kadar büyük bir hataya düştüğünü kavrayarak secdeye kapandı ve kâinatın ortaksız sahibi olan Allah'a şöyle dua etti:
"İnsan aklının kavrayamayacağı şekilde bütün varlıkları üzerine alan Allah'ı noksanlıklardan tenzih ederim."

Cevap

Değerli kardeşimiz,

1) Bu hikaye için bk. Abdurrahman es-Safvuri, Nüzhetu’l-Mecalis ve Mutehabu’n-Nefais, Kahire, 1283, 1/213.

- Bu kıssanın sıhhat derecesiyle ilgili bir değerlendirmeye rastlayamadık.

2) İlgili Kıssa için bk. Ahmed b. Abdulvahhab el-Bekri, Nihayetu’l-Ereb fi Fununi’l-Edeb, Kahire, 1423, 14/96-97.

- Bu kıssanın sıhhat derecesiyle ilgili bir bilgiye rastlayamadık.

- Bu her iki kıssada da vurgulanan husus, Allah’ın sonsuz ilim, hikmet, kudret, tükenmez servet sahibi olduğu gerçeğidir.

Bu kıssalarla dünyanın en büyük hükümdarlarından biri olan Hz. Süleyman’ın bir günlük rızıklarını bile vermekten aciz olduğu bu kadar canlıların her gün rızkını veren Allah’ın büyüklüğü, keremi ve azameti nazara verilmiştir.

Ayrıca, bütün canlıların Rezzak-ı hakiki olan Allah’a tam bir itimat ve güven içinde tevekkül edip güvendikleri, Sultan Süleyman dahil, ondan başka hiç kimseye güvenmediklerine işaret edilmiştir.

- İlgili kitapların oldukça fazla hikâyelere yer vermeleri, bu iki kıssa için de herhangi bir sağlam kaynağı referans vermemeleri, birinci kıssa için “Bir hikaye:”, ikinci kıssa için yalnız bir adamın ismini vererek “Kissai dedi ki...” şeklinde başlıkların kullanılması, bu kıssaların sağlam olma ihtimalini oldukça zayıflatmıştır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun