Kadınların tanınmamaları için örtünmeleri (Ahzab, 33/59) ne demektir?

Tarih: 04.06.2013 - 05:02 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Bildiğiniz üzere ayet şöyle:
“Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına örtülerini üzerlerine almalarını söyle. Onların TANINMAMASI ve incitilmemesi için en elverişli olan budur.”
- Burada "incitilmemesi" kelimesinden cariyelerden ayrılmalarını, tanınmaması kelimesinden açıkça gözü dahi kapatan burka giymesi gerektiğini anlıyoruz.
- Peki neden kadınların tanınmaması gerekiyordu; o zamanki olaylardan dolayı mıdır?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

a) Tefsir kaynaklarında görebildiğimiz kadarıyla, ayette yer alan “En Yu’rafne” ifadesi, (onların tanınmaması için değil), “onların tanınması için” manasına gelir. (bk. Taberi, Maverdi, Razi, Kurtubi, Beydavî, Nesefi, ilgili ayetin tefsiri)

b) Buradaki tanınmaktan maksat ise, tanınsınlar ki, cariye olmadıkları, hür kadınlar oldukları açıkça bilinsin. Kadınların tanınmalarından maksat, onların şahıs olarak kim olduğu değil, vasıf olarak hür ve iffetli olduklarının bilinmesidir. (bk. adı geçen tefsirler)

İmam Maverdi, bu tanınmayı iki unsurla ifade etmiştir:

“Cariye olmadıkları, bir de namusunu korumayan iffetsiz kadınlardan da olmadıklarını göstermek.” (Maverdi, ilgili yer) 

Bunu şöyle de ifade edebiliriz: “Örtülerini üzerlerine alsınlar ki, hür ve iffetine düşkün kadınlar oldukları bilinsin.”

İlgili ayetin tam meali şöyledir:

“Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve mümin kadınlara söyle: Ev dışına çıktıkları zaman dış elbiselerini üzerlerine salıversinler. Böyle yapmaları onların iffetli tanınmaları ve kendilerine sarkıntılık edilerek incitilmemeleri yönünden en uygun bir davranıştır. Allah gafurdur, rahîmdir / çok affedicidir, merhamet ve ihsanı boldur.” (Ahzab, 33/59)

c) Ayette yer alan "cilbab"ın nasıl bir örtü olduğu konusunda farklı yorumlar vardır.

İbn Mesud ve Hasan Basri’nin görüşüne göre, cilbab, rida demektir. İbn Cübeyr’e göre, cilbab, kına’a demektir. Kutrub’un görüşüne göre, cilbab "kadının normal elbiselerin üzerinde giydiği herhangi bir örtü" anlamına gelir. (Maverdi, a.y)

İbn Kesir’in bildirdiğine göre, İbn Mesud, Übeyde, Katade, Hasan-ı Basri, Said b. Cübeyr, İbrahim Nehaî, Ata el-Huresanî ve daha başka alimler, “cilbab”ı normal hımar denilen baş örtünün üzerine örttükleri rida denilen bir örtüdür. (İbn Kesir, ilgili ayetin tefsiri)

Elmalılı Hamdi Yazır da cilbabın farklı algılamalarıyla ilgili, olarak şunları belirtmiştir:

“CİLBAB: Baştan aşağı örten çarşaf, ferace, câr gibi dış elbisenin adıdır. "Kadınların elbiselerinin üstüne giydikleri her çeşit giysidir." "Tepeden tırnağa örten giysidir", "Kadınların tesettür ettikleri her türlü elbise ve başka şeylerdir." "Çarşaf ve peçedir." (Elmalılı, ilgili ayetin tefsiri)

d) Ayette yer alan örtünün ölçüsünün ne olduğu konusunda farklı görüşler vardır.

Ubeyde es-Selmanî’nin başını çektiği bazı alimlere göre, böyle bir örtünün ölçüsü, bir göz hariç bütün bedeni örtmektir. İkrime’nin başını çektiği diğer bazı alimlere göre ise, baş örtünün üzerinde bağlayarak yakayı örtecek şekilde örtünmektir. (bk. Maverdi, a.y)

Özetle denilebilir ki, cilbab: kadınların dışarıya çıktıklarında normal elbisenin üstünde giymeleri emredilen bir dış örtüdür.

Diğer bir ifadeyle, cilbab: Müslüman kadını baştan aşağı örten çarşaf, ferâce ve câr gibi bir dış kıyafettir. Gerek Medine döneminde gerek daha sonraki dönemlerde, mümin kadınların evden dışarıya çıktıkları vakit üstlerine giydikleri bol ve geniş bir örtü olup, onları tanınmayacak şekilde örten bir nevi çarşaf demektir. Cilbab, mümin kadınların Allah'ın tesettür emrine uymak için giydikleri dış örtünün Kur'an-ı Kerîm'deki adıdır.

Bu örtünün yüz dahil, bir göz hariç bütün bedeni örten bir elbise olduğunu söyleyenlerin yanında, bunun yüz ve elleri kapsamadığını söyleyenler de vardır.

Nur suresinin 31. ayetindeki “Mümin kadınlara söyle, gözlerini (harama karşı) yumsunlar, ırzlarını korusunlar. Görünmesi zaruri olanlar hariç ziynetlerini göstermesinler. Baş örtülerini yakalarının üzerine sarksınlar” mealindeki ifadeleri de göz önünde bulundurarak, bir fitne tehlikesi olmadığı sürece, kadınların yüz ve ellerini örtmeyebileceklerini söyleyen alimler de vardır.

İşin azimet yönü, çarşaf veya çarşaf gibi bir elbise giymek ve peçe takmaktır. Ruhsat yönü, ise fitne olmadığı zamanlarda el ve yüz açık kalacak şekilde geniş bir pardösü, manto giymektir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun